İç Hastalıkları (Dahiliye)

Psikiyatrik ve Nörolojik hastalıklar beyin hastalığı olmakla birlikte, beyin vücudun diğer tüm sistemleri ile etkileşim halinde çalışır. Metabolik hastalıklar, dolaşım sistemi hastalıkları ve endokrin sistem hastalıkları beyin çalışması üzerine etki ederler. Bu nedenle nöroloji-psikiyatri-psikoloji birlikteliği ile çalışmaya başlayan hastanemiz, kuruluş günlerinden itibaren İç Hastalıkları uzmanlık alanında da hizmet veriyor.

Bu sayede en üst düzey hizmet standartlarında hizmet veren dünyadaki benzerlerimiz gibi hastalarımızın tedavi öncesinde ve tedavi sürecinde kapsamlı değerlendirmesi yapılmaktadır.

Beyin çalışmasını etkilemek yoluyla psikiyatrik tablonun oluşumuna katkıda bulunan patolojilerin ayrıştırılmasının yanı sıra, tedavi seçimini ve tedavi gidişini etkileyebilecek sistemik patolojilerin erken tespiti ve tedavisi İç Hastalıkları uzmanlık alanının sorumluluğunda sürdürülmüştür.

Hastanemizde yatırılarak tedavi edilen tüm hastalar hem hastalık oluşumunda ve hem de tedavi seçiminde önemli olan Metabolik Sendrom, Böbrek ve Karaciğer Hastalıkları, Elektrolit Denge Bozuklukları, Hormonal Hastalıklar (Tiroid bozuklukları vb), Vitamin Eksiklikleri (Vitamin D, Vitamin B12, Folik asit vb), Hematolojik Bozukluklar, Dolaşım Sistemi Hastalıkları, Enfeksiyon Hastalıkları açısından taramadan geçirilir.

Sistemik Hastalıkların Psikiyatrik ve Nörolojik Hastalıklar ile İlişkisi

1- Metabolik Sendrom: Basitçe kan şekerinde, kan lipidlerinde, kan basıncında dikkat çekici ve şikayet yaratıcı olmayan değişimler şeklinde tanımlanabilir. Karın yağlanmasında artış ile ortaya çıkan ve ailesel yatkınlığın da eşlik ettiği bir bozukluktur. Bazı psikiyatrik hastalıkların (Bipolar bozukluk vb) oluşum mekanizmasında rol oynadığını ifade eden yayınlar mevcuttur.

Dünya Sağlık Örgütü’nün öncelikli riskli hastalıklar sınıfında olan Diabetes Mellitus Tip2 başlangıcı olarak da ifade edilebilir. Metabolik Sendrom, psikiyatrik hastalıklar dışında da kalp damar hastalıkları riskini arttırması nedeniyle önemli bir sağlık sorunudur.

Psikiyatrik tedavilerin seyri esnasında da yatkınlığı olan bireylerde kilo alış ile birlikte ortaya çıkabilmesi, tedavi sürecinde bu açıdan gözlemi zorunlu kılmaktadır.

2- Böbrek Hastalıkları: Son safhaya varıncaya dek belirgin şikayet yaratmayan sessiz seyirli böbrek hastalıkları hem psikiyatrik olduğu düşünülen belirtilerden sorumlu olabilir, hem de Kişiye Özel Tedavi seçiminde önem arz eder. Sessiz böbrek yetmezliği olan bir hastanın tedavisinde kullanılması planlanan ilaç eğer böbrek yoluyla vücuttan atılıyorsa dozunu azaltmak veya karaciğer yoluyla atılımı sağlanan başka bir ilaç seçmek gerekir.

Böbreği etkileyen bazı bağ dokusu hastalıklarının beyin tutulumu da kimi durumda böbrek hastalığının tespiti yoluyla teşhis edilebilir.

3- Karaciğer Hastalıkları: Böbrek hastalıklarında olduğu gibi karaciğer hastalıklarında da bir çok durumda şikayet olmaz. Hastalık ileri safhaya varıncaya dek fark edilmeyebilir. Ama Kişiye Özel Tedavi seçiminde bu durumun tespiti de gereklidir. Karaciğer hastalığı varlığında bu yolla atılan ilacın dozunun azaltılması veya böbrek yoluyla atılan alternatifinin seçimi yoluna gidilir.

Alkol ve madde bağımlılığı gibi durumlarda da karaciğerde oluşmuş tahribatın boyutu tedavi sürecindeki davranış tarzı açısından hem hasta hem de doktor açısından önemlidir.

4- Elektrolit Denge Bozuklukları: Dolaşımdaki sodyum, potasyum, kalsiyum ve magnezyum gibi elementlerin konsantrasyonu, hem EKT uygulamalarında ortaya çıkabilecek komplikasyonlar, hem de hastanın tedavisi sırasında gelişebilecek beklenmedik olumsuzlukların öngörülebilmesi için ölçülmelidir.

Kalsiyum ve potasyum düşüklük ve yükseklikleri hücrelerin uyarılabilirliğini etkilediği için hem kalp ritm bozuklukları, hem epileptik nöbet gibi beyin hastalıkları için düzeyinin tespit edilmesi gereken parametrelerdir. Psikiyatride özellikle EKT esnasında bu düzeylerin normale getirilmiş olması hem tedavi etkinliği hem de tedavi yan etki sıklığı açısından önemlidir.

Ayrıca özellikle yaşlı hasta popülasyonu kan sodyumunda küçük değişikliklerden olumsuz etkilenebilmekte, azalmasına rağmen günlük hayatın idamesi için yeterli olabilen beyin fonksiyonları hızlı bozulma gösterebilmektedir.

5- Hormonal Hastalıkları: Özellikle tiroid hormonları tüm vücut hücrelerinin olduğu gibi beyin hücrelerinin de düzgün çalışması için normal düzeyde olmalıdır. Tiroid hormonlarının fazlalığı mani benzeri psikiyatrik hastalıkları alevlendirebileceği gibi, azlığı da depresyon gibi hastalıkların ağırlaşmasına sebebiyet verir.

Böbrek üstü bezi hastalıkları da bazı psikiyatrik hastalıkların ortaya çıkışını kolaylaştırabilir veya taklit edebilir (Panik atak benzeri tablo).

Dahiliye Check up’ı için tıklayınız.

Sizi Arayalım