Dünyada 50 milyondan fazla kişiyi etkileyen ve çoğunlukla 12-30 yaş arası insanları hedef alan psikoz, bilindiği gibi bir hastalık değil, şizofreni gibi psikotik hastalıkların bir belirtisidir. Kişinin çevresinde olup bitenleri değerlendirme biçimi, olaylara bakış açısı, diğer insanlarla ilişkisi bu rahatsızlığın etkisi ile tekrar şekillenmektedir. Psikozda kişi gerçek dünya ile kendi bozulmuş olan düşünce dünyasını aynı anda ve uyanıkken yaşamaktadır. Doğru algılama ve yorumlama biçimleri onun için yabancıdır. Kişinin önceden değer verdiği kavramlar anlamsız hale gelirken kendi dünyasında yarattığı değerler, korkular ve düşünceler ön plana çıkmaktadır.
Psikoz Nedir?
Psikoz genellikle gençlik ile genç yetişkinlik çağı arasında gelişen, bireyin gerçeklik ile hayal arasında bağlantı kuramamasına sebep olan ve beynin bilgileri işleme sürecine etki eden bir dizi psikotik bozukluktan biridir. Psikoz vakaları gerçek olmayan şeylere inanırken, aslında var olmayan şeyleri kuruntu yapabilirler. Delüzyonel inançlara sahiptirler ve halüsinasyon görebilirler. Kişiliklerinde değişim oluşur. Bireyin özellikle düşünme ve davranış biçiminde görülen değişiklikler vardır. Psikoz; zihinsel veya fiziksel hastalıklar, madde kullanımı, aşırı stres yaşama, travma sonucu oluşan psikoz sebebiyle meydana gelebilir. Araştırmalara göre çoğunlukla gençlerde görülen bu rahatsızlığın neden özellikle genç yaştaki insanlarda görüldüğü bilinmemektedir.
Atipik Psikoz Belirtileri Nelerdir?
Psikoz hastası bir kişinin davranışlarında, düşüncelerinde ve kişiliğinde değişimler gözlemlenir. Kişi sanrılara ve kuruntulara kapılabilir. Bunun dışında psikoz belirtilerini daha detaylı bir şekilde sıralamak gerekirse:
- Sosyal hayatında daha fazla zorluk yaşamak
- Bir işe odaklanmada yaşanan sorunlar
- Düşünme sisteminde meydana gelen sürekli olumsuz durumlar
- Rahatsız hissetmek ve bu rahatsızlığın sürekli hale gelmesi
- Kişisel bakımına özen göstermemek
- Toplum içerisinde vakit geçirmek istememek yalnızlaşmak
- Bazı durum ve koşullarda duygusuz olma hali
- Olmayan ve farklı şeyler görüp duymak ve hissetmek
- Söylenen şeyleri önemsememek ve aldırış etmemek
- Kişinin kendisini hiçbir konuda yeterli ve istekli görmemesi
- Sağlıklı düşünememek
Psikoz Çeşitleri Nelerdir?
1. Atipik Psikoz
Atipik psikoz, birden çok psikoz türünün belirtilerini taşıyan ve sınıflandırılamayan kişilik bozukluğu olarak tanımlanabilir. Genetik yatkınlık taşıyor olmak, çevresel faktörlerin hastalığın oluşumunda etkisi vardır. Atipik psikozun ilaçla tedavi edilmesi mümkündür fakat hastalığın nüksetme olasılığı yüksektir.
Atipik Psikoz Belirtileri Nelerdir?
- Atipik psikoz teşhisi konulmuş hastaların yarısından fazlasında mistik ve normal olmayan düşünceler (delüzyonlar) görülmektedir. Örneğin bu kişiler, kıyametin her an kopacağına dair kuruntulara kapılırlar.
- Hastalığın ilk evrelerinde davranış bozuklukları ve asosyallik görülür. Hastalar iletişim kurmakta sıkıntı yaşar ve çevreye karşı güvensizlik beslerler. Kendilerini toplumdan soyutlama eğilimdedirler.
- Atipik psikozun fiziksel etkileri de bulunmaktadır. İştahsızlık, ani kilo kayıpları da bu fiziksel belirtiler arasında yer alır.
- Bu psikoz türünde, uyku düzeni dengesiz bir hal alır. Zaten asosyal olan ve kendisini kapatan kişi, tüm gününü yatakta geçirebilir. Bazen de kişi günde 3-4 saat ya da daha az uyur. Dolayısıyla uyku dengesizliklerinin getirisi olarak dikkat eksikliği, unutkanlık problemleri de baş gösterebilmektedir.
- Psikoz hastaları dış dünyayı bir tehdit olarak algılamaktadır. Buna benzer paranoyalar, şizofreni, psikoz gibi psikolojik hastalıklarda sık rastlanan bir durumdur. Sürekli takip edildiğini, izlendiğini, arandığını zanneden kişi zamanla evden çıkamayacak duruma kadar gelebilmektedir.
2. Organik Olmayan Psikoz
Organik olmayan psikozda kişi dünya ile gerçeklik bağını kuramaz. Hayat şartları gibi çevresel etkilerle oluşabilen psikozda çoğu zaman uyuşturucu vb. maddelerin kullanımları sebebiyle organik olmayan psikoz türü meydana gelebilir.
Organik Olmayan Psikoz Belirtileri Nelerdir?
Bu psikoz türünde bulunan belirtiler kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Genel olarak psikoz hastalıklarının belirtileri aynı olmaktadır. Hastalıkta halüsinasyonlar görülür. Çeşitli sesler işitebilirler. Açıklayamadıkları birtakım hisler ve duygular içerisinde olurlar. Zaman zaman bu durumu ifade etmesi onlar için güç olabilir. Psikoz hastaları kendilerinde özel güçlerin varlığına inanır. Konuşma sırasında konudan konuya geçme, ilgisiz konularla bağlantı kurmak gibi belirtiler de rahatsızlığın sık görülen belirtileri arasında yer alır.
3. Akut Psikoz
Akut psikoz, ani başlayan tek seferlik gerçekleşen bir psikoz türüdür. Bazı durumlara göre akut psikoz kronik psikozun erken evresini işaret edebilirken, zaman zaman kişide tekrar eden psikoz ataklarına da sebep olabilir. Akut psikoz, bir vefatın ardından duyulan yas, sona ermiş bir evlilik, işsizlik, kaza geçirme, doğum yapma, sosyal çevreden izole olma sebebiyle kişide gerçekleşebilir.
Akut Psikoz Belirtileri Nelerdir?
Akut psikoz belirtileri, kısa süreli sanrılar yaşama ve bu sanrılar nedeniyle düşünce değişimleri, delüzyonlar sonucu algıda değişikler oluşması, motivasyon düşüklüğü ve asosyallik olarak açıklanabilir.
4. Şizofreni
Psikoz alt tiplerinden şizofreni; kişinin düşüncesini, hareketlerini, duygularını ifade şeklini, gerçeği algılamasını çarpıtan ve kişinin diğerleriyle ilişkilerini bozan ciddi bir beyinsel rahatsızlıktır. Bir kişiye şizofreni teşhisi konması için semptomların en az 6 ay boyunca devam etmesi gerekir.
Şizofreni Belirtileri Nelerdir?
- Delüzyonlar: Gerçeğe dayanmayan, gerçeğe dayalı bilgilerle izah edilse bile kişinin vazgeçmeyi kabul etmediği garip inançlardır. Örneğin kişi başkalarının düşüncelerini duyabildiğini, kendisinin Tanrı veya şeytan olduğunu veya başkalarının kafasına düşünceler yerleştirdiğine inanabilir.
- Halüsinasyonlar: Gerçekte olmayan şeyleri görmek, sesler duymak, garip kokular duymak, ağızda “tuhaf” tat hissi ve bedenine dokunan olmasa da temas hissi gibi “gerçek dışı duyumlar” algılanır. Şizofreni hastalarında en yaygın olanı sesler (işitsel halüsinasyon) duymaktır. Sesler kişinin davranışları hakkında yorumlar yapabilir, kişiyi taciz edebilir veya emirler verebilir.
- Konuşma ya da davranışlarda görülen bozukluklar: Bu semptomlar kişinin net olarak düşünme ve doğru reaksiyon verme becerisinin olmamasını kapsar:
- Kişinin iletişim kurmasını ve konuşmaya katılmasını zorlaştıran anlamsız kelimeler kullanması ve hiçbir anlamı olmayan cümleler kurması
- Çabucak bir düşünceden diğerine geçmek
- Yavaş hareket etmek
- Karar verme yetisinden yoksun olmak
- Aşırı fakat anlamsız şeyler yazmak
- Bazı şeyleri unutmak veya kaybetmek
- Daireler çizerek yürümek gibi tekrarlanan hareketler
- Günlük görüntü, ses ve duygulardan anlam çıkarmada problem yaşama
Negatif belirtiler:
“Negatif” kelimesi şizofreni hastalarındaki belirli normal davranışların eksikliğini yansıtır. Negatif semptomlar şu şekilde sıralanabilir:
- Duygu ve duygu ifadesi eksikliği veya duruma uymayan duygulanım, düşünceler ve ruh hali (örneğin; bir şakaya gülmek yerine ağlamak)
- Aileden, arkadaşlardan ve sosyal aktivitelerden uzaklaşma
- Düşük enerji
- Motivasyon eksikliği
- Yaşamdan zevk almama ve yaşama karşı ilgi eksikliği
- Temizlik alışkanlıklarının kötü olması
- Okulda, işte ve diğer aktivitelerde problemler
- Dengesizlik (çok mutlu veya çok üzgün olmak veya ruh hali oynamaları)
- Katatoni (çok uzun bir süre kişinin aynı pozisyonda hareketsiz kalması
Şizofreni Neden Olur?
Genetik Geçiş
Hastalığın ebeveynden çocuğa geçme olasılığı vardır.
Beyin Kimyası
Psikoz hastalarında beyindeki belirli kimyasallarda bazı dengesizlikler vardır. Ya dopamin adı verilen nörotransmitere karşı hassastırlar ya da çok fazla dopamin üretirler. Dopamin dengesizliği beynin ses, koku, görüntü gibi belirli dürtülere karşı verdiği reaksiyonu etkiler ve bu da halüsinasyonlara ve delüzyonlara yol açabilir.
Beyin Anomalisi
Yeni araştırmalar psikoz hastalarında anormal beyin yapısı ve fonksiyonu saptamıştır. Yine de bu tür bir anormallik tüm şizofreni hastalarında görülmez ve psikoz hastası olmayan kişilerde de bu tür anormallikler görülebilir.
Çevresel Faktörler
Araştırmalar viral enfeksiyon, zayıf sosyal etkileşimler veya yüksek stresli durumlar gibi sosyal faktörlerin kalıtımsal olarak psikoza meyilli insanlarda hastalığı tetikleyebildiğini göstermiştir. Psikoz genellikle buluğ çağı ve gençlik dönemlerinde bedende hormonsal ve fiziksel değişiklikler oluşurken yüzeye çıkar.
5. Sanrısal Bozukluk
Psikoz alt tiplerinden olan ve paranoya olarak da bilinen sanrısal bozukluklar seyrek görülen bir hastalık çeşididir. Sanrılı bozukluk durumlarında hastada iyi organize olmuş genelde tek bir sanrı vardır. Bu sanrının etrafında gerçeğe uygun olmaya bir dizi düşünce bulunur. Örneğin Kıskançlık tipinde, kişi eşinin/partnerinin kendisini bir başkasıyla aldattığını iddia eder ve rasyonel kanıtlarla bu inanışının gerçek olmadığına ikna edilemez. Kendi hezeyanı doğrultusunda kanıtlar toplama çabası içindedir, her bilgiyi bu yönde yorumlar. Tedavi edilmezse kişi partnerine şiddet dahi uygulayabilir.
6. Kısa Psikotik Bozukluk
Kısa Psikotik Bozukluk’un temel özelliği; bir ayı geçmeyen, ancak bir günden de az olmayan sanrı, varsanı, dezorganize konuşma ve davranış gibi psikotik belirtilerin varlığıdır.
7. Şizofreniform Bozukluk
Psikoz alt tiplerinden olan şizofreniform bozukluk semptomları, şizofreninin semptomları ile çok benzer, ancak en az 1 ay en fazla 6 ay sürer. Bu bozukluk düzeldikten sonra önceki işlevsellik düzeylerine geri dönerler.
8. Şizoaffektif Bozukluk
Psikoz alt tiplerinden şizoaffektif bozukluk, psikoz ve duygu durum bozukluğu öğelerinin her ikisini de içerir. Psikotik belirtiler gerçeklikle temasın kaybolması anlamına gelir, halüsinasyonlar (aslında var olmayan şeyler görme ya da sesler duyma) ve delüzyonlar (yanlış, sabit inançlar) içerebilir. Duygu durum bozukluğu belirtileri arasında uyku bozukluklarıyla birlikte çok düşük ya da çok yüksek ruh hali, enerji ve iştah değişimleri, konsantrasyon bozukluğu ve günlük işlerin yerine getirilmesinde yetersiz kalma vardır.
9. Psikoaktif Madde/İlaç Kullanımının Yol Açtığı Psikotik Bozukluk
Bir maddenin (kötüye kullanılabilen bir madde-ilaç) doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı oluşan delüzyon ve halüsinasyonların olmasıdır.
10. Tıbbi Duruma Bağlı Psikotik Bozukluk
Psikoz, belirlenen psikotik semptomların altta yatan tıbbi durum nedeniyle ortaya çıktığı bozukluk tipidir. Bu yüzden mevcut durumdaki bu duruma sebep olan hastalık tedavi edilmelidir.
Psikoz Tedavisi Nedir?
Psikoz tedavisinde uygulanacak bir tedavi kombinasyonu ve ilaç tedavisi desteği ile kişide var olan belirtilerde iyileşme görülebilmektedir.
Psikoz tedavisinde, hastalar aşırı tedirgin, endişeli ya da stresli olduğu için kendilerine ve başkalarına zarar verme eğilimdelerdir. Bu durumda bir doktor ya da tıbbi personel hastayı rahatlatmak ve sakinleştirmek için hızlı etkiye sahip bir enjeksiyon uygulayabilmektedir. Psikoz hastalığının tedavisinde antipsikotik adı verilen psikopatolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan bir ilaç grubundan destek alınır. Bu ilaçlar delüzyonların ve halüsinasyonların azalmasında etkili rol oynarken kişinin daha net ve bilinçli bir şekilde düşünmesine yardımcı olur. Hastalığın belirtilerini kontrol altına alma amacıyla kullanılan antipsikotik ilaçlar uzun süreli kullanılmaz. Fakat şizofreni hastaları ömür boyu bu ilaçları kullanmak zorunda kalabilirler. Psikotik atakları bulunan hastanın atakları tanıması ve kontrol edebilmesi adına bilişsel davranışçı terapi, tedavi sürecinde önemli bir rol oynar. Kişinin gerçeği ve halüsinasyonları ayırt edebilmesinde yardımcı olur. Antipsikotik ilaçlarla bütünüyle tedavi edilemeyen rahatsızlık üzerinde bilişsel davranışçı terapi daha efektif olmaktadır.
Psikoz İlaçları Tedavide İşe Yarar Mı?
Psikotik hastalıkların tedavisinde kullanılan antipsikotik ilaçlar, ne kadar hastalığın belirtilerinin iyileşmesi konusunda etkili olsa da, bilişsel ve rezidüel belirtiler, asosyallik, motivasyon ve kişinin yaşam kalitesinde düşüş gibi belirtiler görülebilmektedir. Bu durumun sebebi, ilaçların yalnızca belirli ölçüde etkisinin olması ya da ilaçların tavsiye edildiği gibi kullanılmamasından kaynaklı oluşabilmektedir. Araştırmalara göre hastaların birçoğu, hastalığın kendileri üzerindeki olumsuz etkilerinin ilaç tedavisi ile azalmasından kaynaklı bütünüyle bir “iyilik hali” oluşmasına bağlayarak, ilaç tedavisini sonlandırmaktadır. Bu durum hastalığın yeniden nüksetmesine ve alevlenmesine sebep olmaktadır. Bu yüzden hastalığın tedavi sürecinin iyi yönetilmesi, ilaç tedavisinin en efektif şekilde yapılması ve aksatılmaması gerekmektedir. Bu noktada bilişsel davranışçı terapi, kişinin hastalığı ve tedavi sürecini nasıl yönetmesi gerektiğini öğrenmesinde oldukça faydalı olmaktadır.