Opiyat bağımlılığı, vücudun mekanizmasını olumsuz yönde etkileyen maddelerin kullanılması, bu yüzden kişinin zarar gördüğü hâlde bu maddelerin kullanımını bırakmamasıdır. Bağımlı kişi, madde kullanımına ara verdiği zaman yoksunluk semptomları meydana gelir. Zaman geçtikçe madde kullanım süresini ve dozunu artırır. Bu kullanım sonucu ciddi problemler oluşmaktadır. Dünyada kimyasal olarak çok çeşitli 20’nin üzerinde opioid klinik kullanım için uygun haldedir.
Opiyat Nedir?
Haşhaştan elde edilen bir ilaç grubudur. Bu zamanla kişide bağımlılığa neden olan bir ilaç konumuna gelmektedir. Opiyat bağımlılığı tedavi edilebilen bir bağımlılıktır. Dünyada kimyasal olarak birbirinden farklı 20’den fazla Opiyat klinik kullanım halindedir. Gelişmiş ülkelerde, kötüye kullanıma ve bağımlılığa en sık eşlik eden madde Opiyattır.
Eroin dışındaki Opiyatlara bağımlılık en sık olarak; tıbbi tedavi esnasında bağımlı olan kişilerde, bu tip ilaçlara kolaylıkla ulaşabilen sağlık profesyonellerinde ve kullandığı ilaçları tıbbi sağlayıcılardan ve tedavi programlarından elde eden kimselerde görülür.
Günümüzde kullanıma başlanması, kullanmanın sürdürülmesi ve maddeden uzak kalma süreçleri sonrasında tekrarlanması açısından çoklu faktörlerin etkileşime girdiği biyo-psikososyal bozukluk olarak görülmektedir.
DSM-IV-TR’e göre, kokaini %2’si son 1 yıl içinde, %0.8’i son bir ay içinde ve %2’si tüm yaşamı boyunca kötüye kullanan veya opiyat bağımlılığı olan ABD’de nüfusun %10’u kokaini bir kez olsun denemiştir.
En yüksek kullanım hızının 18-25 (%1.3) ve 26-34 (%1.2) yaş grubunda olduğu saptanmıştır.
Toplumun kullanıma ilişkin riskler konusunda bilinçlenmesi kokainin etkisi konusunda ki yoğun karşıt kampanyalar sonucu son yıllarda kokain kullanımında bir düşüş söz konusudur. ABD’de opiyat bağımlılığı 1990’lı yıllarda bir canlanma yaşamıştır. 1990 ile 1995 yılları arasında eroinin kötüye kullanımı nedeniyle acil servis başvurularında iki kat artış olmuştur.
1990’lı yılların sonlarında yaşları 18-25 arasında olan kişilerde opiyat bağımlılığında bir artış ve farmasötik kaynakların oksikodon (OxyContin) kullanımında kısa bir artış görülmüştür. Sigara gibi içme ve burundan çekme gibi enjeksiyon dışı kullanma yöntemlerinin popülerliği artmıştır.
2000 yılında yapılan ulusal bir değerlendirmenin sonuçları (Tedavi Epizot Veri Grubu) eroin kullanımı nedeniyle tedaviye başvuran 243,723 kullanıcı ve diğer opiyat bağımlılığı nedeniyle tedaviye başvuran 25,723 kullanıcı olduğunu göstermiştir.
Opiyat bağımlılığı günümüzde kullanıma başlanması, kullanmanın sürdürülmesi ve maddeden uzak kalma süreçleri sonrasında tekrarlanması açısından çoklu faktörlerin etkileşime girdiği biyo-psikososyal bir bozukluk olarak görülmektedir.
Bu faktörler; farmakolojik, sosyal, çevresel, kişilik, psikopatoloji, genetik ve ailevi faktörlerdir.
Opiyat Bağımlılığı Belirtileri Nelerdir?
Opiyat kullanımına bağlı bazı yoksunluk belirtileri mevcuttur. Bu sendromları şu şekilde sıralayabiliriz;
- Opiyat bir ilaç için aşırı istek
- Burun akıntısı veya hapşırma
- Göz sulanması
- Kas ağrısı veya krampları
- Karın ağrısı
- Bulantı veya kusma
- İshal
- Göz bebeklerinin büyümesi
Opiyat Bağımlılığı Nasıl Tedavi Edilir?
Danışanın psikiyatri polikliniğinde değerlendirilmesi sonrası, bu tanıyı netleştirmek için nöropsikiyatrik ve psikolojik testleri yapılmaktadır.
Bu tanının netleşmesi sonrasında kişi psikososyal açıdan değerlendirilerek aile görüşmesi yapılır. Yapılan değerlendirmeler sonrasında ayaktan tedavi planına karar verilirse programa alınır.
Madde kullanımı ve ilişkili problemleri ortaya sermek konusunda kararsız ve gönülsüz olabilen opiyat bağımlılığı olan hastalara klinisyenin yaklaşımı çok önemlidir.
Tedavi alan hastaların tedaviyi kaybetme korkusu nedeniyle muhtemel bağımlılığını anlatması zor olabilir. Etkili Bir Opiyat bağımlılığı tedavisini şu şekilde şunları sıralayabiliriz;
- Opiyat bağımlılığı tanısını ortaya koymak
- Tedavi için uygunluğu belirlemek
- Başlangıç tedavi önerilerini ve planını yapmak
- Psikososyal tedavi için planlamayı yapmak
- Önerilen tedaviler için kontraendikasyon olmadığından emin olmak
- Diğer medikal komorbiditeleri ve durumları ortaya koymak
- Diğer yardımcı olacak bölümlere danışmak
- Tam bir hikâye
- Fizik muayene
- Mental durum muayenesi
- İlgili laboratuar testleri
- Formal psikiyatrik değerlendirme
Yukarıda belirtilen özelliklerin yanı sıra, opiyat bağımlılığı tedavi metotlarını şu şekilde sıralayabiliriz;
Aşırı doz alımına bağlı zehirlenmenin tedavisi: Opiyatlara bağlı zehirlenme durumu psikiyatrik acillerin en önemli olanlarından birisidir. Opiyat bağımlılığı olan hastaların en belirgin bulgusu göz bebeklerinin daralmasıdır. Aşırı doz opiyat merkezi sinir sistemindeki solunum merkezini baskılar ve buna bağlı ölüme neden olabilir.
Bu bağımlılığın tedavisinin başarısı naloxone gibi antagonist ilaçların ne kadar hızlı başlamasına bağlıdır. Bunun yanı sıra opiyat bağımlılığı olan hastanın hava yolunun ve damar yolunun açık tutulması, damar içi gerekli sıvı takviyesinin yapılması ve ileri düzey kalp sağlığı desteğinin sağlanması gerekir. Tedavi yoğun bakım ünitesinin de olduğu tam teşekküllü bir hastanede yapılmalıdır.
Opiyatların vücuttan tamamen atılmasına dek hastanın tansiyon, nabız, ateş ve solunum gibi yaşamsal bulguları çok yakından takip edilmelidir.
İlaç tedavisi: Opiyat bağımlılığında ilaç tedavisinin çok önemli yeri vardır. Bu amaçla naltrekson, metadın, bupronefrin gibi ilaçlar kullanılmaktadır.
Psikoterapi: Diğer bağımlılık yapan maddelerin tedavisinde olduğu gibi opiyat bağımlılığında da en önemli tedavi yaklaşımlarından birisi bilişsel davranışçı terapi ve özellikle de nüks önleme terapisidir. Grup terapileri, çift ve aile terapileri de tedavi programının birer parçasıdır. Bilişsel işlevlerinde bozukluk olan hastaların bilişsel rehabilitasyonuna yönelik terapilerin de yapılmasında yarar vardır.