0216 633 0 633 Gönder

Bağımlılık ve Aile

Bağımlılık ve aile, bağımlılık kişiyi etkilediği kadar aynı zamanda aileyi de çok fazla etkilemektedir. Her iki tarafta zamanla birbirini etkiler.
Bağımlılık aynı zamanda bir aile hastalığıdır.  Aile üyelerinin madde sorunu olan üyeye tutum ve davranışları tedavinin seyrini etkilediği gibi, madde bağımlısı olan üyenin de madde ile olan ilişkisi ailenin diğer üyelerini etkiler.  Bu karşılıklı etkileşim sonucunda ailede bir sistem oluşur. Bu sistemin varlığı bağımlılık sorunu olan birey için bir risk faktörü oluşturur. Bağımlılığın tedavisi için tüm aile üyelerinin madde kullanımını tetikleyen tutum ve davranışlarının farkına varması, yeni ve iyileşmenin seyrini kolaylaştıran tutum ve davranışları içeren yeni bir sistem yaratmaları gerekmektedir.  Bunun için aile fertlerinin bağımlılık sorunu olan bireye karşı iletişimlerinde değişim yaratmaları gerekir. Eleştiri, kişiselleştirme ve sen dili tarzındaki iletişim yerine daha yapıcı olan ben dili ve yansıtmalı dinleme yaklaşımlarını benimsemeleri gerekmektedir. Aile üyeleri madde kullanım sorunu yaşayan üyeye tavsiye vermek yerine bu kişiyi dikkatle ve yargılamadan dinlemelidir. Aile üyesinin kullanıcı ile yaşadığı sorunları anlatmasına fırsat tanınmalıdır. Bununla birlikte kesin ve net yeni kurallar konulmalıdır. Ailede ipleri tutan taraf kullanıcı olmamalıdır. Aile üyelerinin tedavi merkezli, madde kullanımının önüne geçecek bir program uygulamaya başlamaları gerekmektedir.
Yeni sistemin kendisi için güven ve destek verici olduğunu gören madde kullanımı rahatsızlığı olan birey, duygusal sorunlarının çözümünde madde yerine ailesini bir pozitif kaynak olarak görmeye başlayacaktır.

Aile /Evlilik/ Çift Terapileri

Evlilik sorunları, insan yaşamındaki problemlerin en rahatsız edici olanlarından biridir. Her evlilikte bazı problemler yaşanır ancak kimi zaman problemler çözümsüz hale gelerek çiftlerin derin bir hayal kırıklığı yaşamasına ve evliliğin devamını zorlaştırmaya başlar. Oysa bu olumsuz gidişi durdurmak mümkündür. Çiftler bunu bazen kendi çabalarıyla, problem çözme becerileri geliştirerek başarabilseler de çoğu zaman profesyonel bir yardım gerekmekte ve evlilik terapisine ihtiyaç doğmaktadır. Aile ve çift terapisi, sorunları tespit edip, çiftler, çocuklar ve diğer aile bireyleri arasındaki etkileşimi ve iletişim biçimlerini düzelterek çatışmaları sonlandırmayı, evlilik içi barışı sağlamayı amaçlar.

Hangi noktada aile terapisine başvurmak gerekir?

Pek çok çift evliliği boyunca zaman zaman yardıma ihtiyaç duyabilir. Evlilik terapisi almak için mutlaka sıkıntılı bir evlilik içinde olmak da gerekmez. Ülkemizde henüz pek alışılmış olmasa da evlilikleri sağlam olan bir çok çift ilişkilerini daha da geliştirmek ya da çıkabilecek sorunları önlemek amacıyla evlilik danışmanlığı almakta ya da ilişki geliştirme programlarına katılmaktadır.
 
Çatışmalı, sorunlu evlilikler çoğu insanın evlilik yaşamındaki iniş çıkışlardan farklı bir durum arz eder. Bu evliliklerde ilişkideki hayal kırıklığı öyle bir gelip bir gitmez, ara sıra hissedilen bir duygu değil süreğendir ve kişiler evliliklerinden ya da evli olmayan çiftler ilişkilerinden derin bir tatminsizlik duyarlar. Bu tür evliliklerde ve ilişkilerde, sık ve giderek şiddeti artan kavgalar yaşanır. Kavgalar çözüme götürmez, sadece tükenmişlik hissi yaratır. Ama sorunlu evliliklerdeki ilişki her zaman kavgalı değildir. Bazı evliliklerde kavga yoktur ancak ilişki kaliteli değildir, eşler birbirlerinden tamamen kopukturlar; birbirleri için bir şeyler yapmayı ve iletişimi tamamen keserler, bu durumda evlilik yaşamında işler daha da kötüye gitmeye başlar.
 
Çözüme kavuşmayan sık tartışmalar, olumlu duyguların kaybı, arkadaşlık, seks ve canlılığın azalması evliliğin sorunlu olduğunun işaretleridir. Önemsememe, içe çekilme, şiddet ve bağlantının tümüyle kopuk olması söz konusuysa eğer evliliğin büyük bir problem içinde olduğunu ve boşanma riskinin yüksek olduğunu söylemek mümkündür. Evlilik çatışmasından söz etmek için resmi olarak evli olmak şart değildir. Uzun dönemli ciddi ilişkilerde de bu tür problemlerde evlilik/çift terapisine ihtiyaç duyulabilir.

Evlilikte terapi gerektiren ne tür problemler yaşanır?

İletişim sorunu olan çiftlerde ilişkinin erken romantik dönemlerinde bir süre ilişki iyi gidebilir. Fakat çiftler evlilikteki uzun vadeli görevlere hazır değilse bir süre sonra problemler yaşanmaya başlar. Çiftlerle ilgili çalışmalar, evlilik uyumsuzluğu ve ayrılık riskinin, evliliğin erken dönemlerinde daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, çift çocuk sahibi olduktan ve çocukların ergenliğe geçiş dönemleri veya evden ayrılmalarından sonra da çatışmalar artmaktadır. Evlilikte problemler genellikle iletişim sorunları, alkol ve madde kullanım problemleri, çiftlerde bireysel olarak mevcut psikiyatrik sorunlar, problem çözme becerilerinin yetersizliği, aile içi şiddet, evlilik dışı ilişkiler, çocuk yetiştirmeye yönelik çiftlerin farklı bakış açıları, kültürel farklılıklar ve cinsellik gibi konularda ortaya çıkmaktadır. 

Bazen evlilik problemleri direkt olarak bireysel psikiyatrik problemlerin sonucudur. Alkol-madde bağımlılığı, kişilik bozuklukları, depresyon, kaygı bozuklukları, şizofreni, duygulanım bozuklukları gibi bazı sorunlara bağlı olarak aile dengeleri bozulabilir. Bu durumlarda psikiyatrik sorunlara sahip aile bireyinin tedavisi önceliklidir.
Cinsel sorunların tedavilerinde de evlilik terapisi gerekmektedir. Çünkü cinsellik ve evliliğin diğer bölümleri birbiri ile ilişkilidir. Bazen evlilikteki sorunlar cinsel yaşamı etkilerken, bazen de cinsel sorunlar evliliğin bütününü etkiler. Araştırmalar cinsel işlev bozuklukları ve evlilik sorunlarının her zaman olmasa da çoğunlukla bir arada görüldüğünü ortaya koyuyor. Cinsellikte iki insan arasında bir ilişki yaşanır, sadece bu ilişkide duygular günlük iletişimden farklı olarak yalnızca sözlü olarak değil bedenle de ifade edilir, dolayısıyla bu alandaki bir sorunun da iletişim olmadan çözülmesi düşünülemez. Eşlerin cinsel sorunu evliliğin diğer alanlarından bağımsız bir problem olsa bile, sorunu çözerken aralarında uyum ve işbirliğinin olması gerekir ve bu iletişim de evlilik terapisi ile sağlanır.
 
Çocuklara ait sorunların tedavisinde de evlilik terapilerinden faydalanmak gerekebiliyor. Eşler arasındaki huzursuzluk ve gerginlikler çocukları doğrudan etkiler. Bu nedenle çocuklardaki psikolojik veya psikiyatrik bir problemi tedavi edebilmek için anne-babanın evliliğindeki sorunların ortadan kaldırılması gerekmektedir. Araştırmalar anne-baba arasındaki çatışmaya maruz kalan çocuklarda davranış problemleri ve duygusal sorunların daha fazla olduğunu gösteriyor. Ailede yaşanan uyum ve uyumsuzluklar çocukların sadece iç yaşantısına değil onların sosyal ilişkilerine de etki eder. Çocuklar iletişim kurma ve problem çözmede anne-babayı örnek alırlar. Bu nedenle çocukları sağlıklı kılmak için evliliği sağlıklı kılmak gerekmektedir. Çocuğun problemi anne-babanın evlilik ilişkisinden bağımsız gelişen bir sorun olsa bile tedavi sürecinde ebeveynin birlikte hareket etmesi gereklidir ve bu da iyi bir ilişki ve işbirliğini gerektirir, bu noktada evlilik terapisi fayda sağlar.

Sorunlu evliliğin sonuçları

Stresli bir evlilik taraflar üzerinde oldukça olumsuz etkiler bırakır. Acı, elem duygusu, endişe, öfke, şiddet eğilimi ve depresyon gibi problemlere yol açar. Eğer devam ederse fiziksel sağlığa da olumsuz etkisinin olduğunu gösteren araştırmalar vardır. Yoğun çatışmalı evliliklerde büyüyen çocukların, diğer çocuklardan daha fazla probleme sahip oldukları görülmüştür.

Evlilik terapisi nedir?

Evlilik problemleri için etkili tedavi yöntemleri vardır. İlişkileri üzerinde çalışmaya karar verip yeterli çaba gösterildiği takdirde çiftler evliliklerini yeniden tatminkar hale getirebilir.
 
Evlilik; kendini anlamak, eşini anlamak, tartışmayı bilmek, problem çözmek ve farklılıkları kabul edebilmek gibi bazı beceriler gerektirir. Bazen yetiştiğimiz ailedeki etkili olmayan, olumsuz davranış kalıpları ilişkiye taşınabilir, kimi zaman da yaşamın normal güçlükleri mutlu bir evlilik sürdürmeyi zorlaştırabilir.
 
Evlilik terapisinde yapılan bir anlamda iletişim kurmayı, birbirini suçlamanın ötesine geçip ailede yaşanan sorunlardaki kendi rollerini keşfetmeyi, problem çözümüne odaklanmayı, olumlu davranış kalıplarını geliştirmeyi, karşısındakinin kişilik özelliklerini anlama ve uzlaştırılabilecek farklılıkları uzlaştırabilmeyi, uzlaştırılamayacak yanlarını ise kabul edebilmeyi öğrenmelerini sağlamaktır.
 
Eşler arasında süregelen sorun alanları, tartışmaların yoğunlaştığı belli başlı konular olabilir. Evlilik terapisinde amaç; eşlerin bu konuları konuşabilir hale gelmesi ve çözüm bulmalarına yardımcı olmaktır. Terapi süreci zor sorunlarla mücadele ederken bile eşlerin ilerleme rotası içinde olmalarını sağlar ve ilişkinin çıkmaza girmesini engeller.
 
İyi ama eşim terapiye gelmek istemiyor!

Evlilik terapisine başlamak kolay değildir. Evlilik gibi oldukça özel bir yaşamın sorunlarını, tanımadığı bir kişiyle paylaşmak çoğu insan için zordur ve problemlerin bir terapistin önünde tartışılması düşüncesi hoşa gitmeyebilir. Çiftler kendi başlarına sorun çözmeye çalışıp da başarısız oldukları ve konuşmalar çoğunlukla çözüm getirmeyen kavgalara dönüştüğü için terapi sürecinde de bunun yaşanmasından korkulur. Terapinin evlilik sorunlarını çözmeye yardımcı olamayacağını düşünüyor olabilirler. Nasıl bir şeyle karşılaşılacağının tedirginliği kişiyi terapiye gelmekten alıkoyabilir.
 
Evlilik terapisi; “ilişkimizde sorun var, düzeltmek için ne yapabiliriz” şekilde eşlerin ortak kararı ile başladığında daha kolay ilerler. Çünkü böyle bir başlangıçta sorunun önemli bir kısmı zaten aşılmış demektir. Problemin ne olduğu ve çözümü bilinmese bile, her iki taraf da sıkıntı yaşandığının farkındadır ve değişme istekleri vardır. Ortak karar alıp gelebilmiş olmak çiftin arasında belli düzeyde iletişim sağlandığını gösterir. Ne yazık ki böyle bir başlangıç her zaman mümkün olamıyor.
 
Bazı insanlara, toplumsal koşullanmalar veya kişilik yapıları nedeniyle sorunları için yardım istemek güç gelir. Bazen de ilişkideki çatışmanın sonucu olarak eşlerden biri terapiye gelmeyi reddeder. Çoğu zaman yapılan hata; danışmanlık alma önerisini kavga esnasında veya problemin yoğun olarak yaşandığı bir anda, daha olumsuz duygular henüz yatışmamışken gündeme getirmektir. Yanlış zamanda yapılan öneri terapiye başlamayı geciktirir ya da tümüyle engeller. Kavga sırasında eşlerden biri ‘’terapiste gidelim’’ dediğinde çoğunlukla karşı taraf bunu bir eleştiri veya “hasta kişi”, “sorun sende” suçlaması olarak algılayıp savunmaya geçer ve görüşmeyi reddeder.
 
Eşiniz terapiye gitme önerisini kabul etmiyorsa nedenini anlamaya çalışıp bu teklifi biraz zaman geçtikten sonra tekrarlamak iyi olur. Konuşmayı daha uygun bir ortamda sakinken yapmak, suçlayıcı ve eleştirici ifadeler kullanmamaya dikkat etmek, konuşmaya başlarken sorunu sadece karşımızdakinde görmediğimizi, çatışmada kendi rolünün de olduğunu ve değişmede kendimize düşen sorumluluğu almaya hazır olduğumuzu açıklayarak eşi rahatlatacak ve işbirliğine çekecek tarzda konuşmak terapiye katılımı arttıracaktır.
 
Eğer tüm çabalarınıza ve teşviklerinize rağmen eşiniz terapiye gitmeyi reddediyorsa kendi başınıza bir şeyler yapmaya başlayabilirsiniz. Tabi ki tek başına problemli bir evliliği düzeltmek zordur ama en azından bir evlilik veya aile terapistiyle konuşarak ilişkide yaşanan sorunlarda kendi rolünüzü görebilir, çatışmayı çözümlemede ve ilişkiyi geliştirmede sizin neler yapabileceğiniz, eşinize nasıl yaklaşacağınız konusunda bilgilenebilir ve belki onu terapiye ikna konusunu terapistin desteği ve yönlendirmeleriyle başarabilirsiniz. Bazen eşlerden biri danışmanlık almaya başlayıp da kendinde yaptığı değişimlerle ilişkide bir gelişme sağladığında, bu defa eşi evliliklerinde yaşanan bu gelişmeyi görüp psikoterapi sürecine güven duymaya başlayabilmekte ve sonradan sürece katılmayı kabul edebilmektedir. 
 

NPİSTANBUL  Beyin Hastanesi’nde aile ve çift terapileri nasıl yapılıyor?

NP Grup bünyesindeki kliniklerimizde uygulanan evlilik terapilerinde çiftlerin terapiye başvurma nedenleri ne olursa olsun, öncelikle evlilikleri tüm yönleriyle değerlendirilir. Değerlendirme sürecinde eşlerle birlikte ve ayrı görüşmeler yapılarak her iki taraftan da sorunu ve sorunun tarihçesini kendi gördüğü açıdan tanımlaması istenir. Her birinin çözüm konusundaki öneri ve düşünceleri alınır ve terapiden beklentileri belirlenir. Bu süreçte, eşlerin kişilik özelliklerinin ve varsa mevcut psikiyatrik hastalıklarının evliliğe yansımasını anlamak için çiftlerin her birine psikometrik testler ve evlilikteki sorunların türünü ve şiddetini belirlemeye yarayan bazı ölçekler uygulanır. Birleşik seanslarda eşlerin birbiriyle iletişim tarzı ve aralarında nasıl bir etkileşim olduğu gözlenir. 
Çift terapisinin birçok türleri vardır. Bilişsel davranışçı, psikanalitik, yapısal, yaşantısal, pragmatik eksperiental, varoluşçu ve diğer ekollerden terapiler, terapistin yönelimine göre uygulanır.
 
Terapi sürecinde ilişkide değişimi sağlamak amacıyla terapist tarafından bir seanstan diğerine gelene kadar uygulanacak bazı ev ödevleri verilebilir. Bu ödevlerin uygulanmasının birkaç faydası vardır. Bir yandan eşler yaşadıkları sorunların denetlenebileceğini görmüş olurlar. Diğer bir faydası da çözümlerin ve asıl kalıcı değişimlerin kendileri dışından gelmediğini, terapi/terapist tarafından uygulanan yöntemlerle ilgili değil de aslında kendi davranışlarında yaptıkları değişikliklerle olacağını görmeleri ve yaşamlarında güven duygusunun artması açısından önemlidir. 
 
Terapinin süresi yaşanan problemin türüne, yoğunluğuna ve kişilerin değişim hızına göre değişebilir. Görüşme sayısı gelişmelere göre belirlenir. Görüşme aralıkları; seanslarda ele alan konuların yaşama geçmesine fırsat tanıyacak kadar uzun ama eski olumsuz alışkanlıkların sürmesine izin vermeyecek kadar kısa zaman diliminde olması dikkate alınarak düzenlenir. Başlangıçta genel olarak haftada bir olarak başlanan seanslar, ilerleme sağlandıkça değişimin kişilerin kendi gayretleri ile de sürdüğünden emin olmak için aralıklar açılarak ve sonlara doğru seyreltilerek terapi sonlandırılır.

Aile Bilgilendirme Toplantıları

Hastanemizde haftada bir gün ücretsiz aile eğitimleri düzenlenmektedir. 

Eğitimlerin amacı
Bağımlılık, sadece kişinin kendisini değil tüm aileyi etkileyen bir hastalıktır. Bu sebeple bağımlılık hastalığını tanımak yakınlarınıza daha doğru yöntemlerle destek olmanızı sağlayacaktır. Yakınlarınızın iyileşme sürecinde neler yapabileceğinizle ilgili bilgilerin paylaşıldığı bu programda diğer bağımlı yakınlarıyla birlikte ortak sorunlar üzerinden çözüm arayışları bulunacaktır. 

Eğitimin İçeriği 

  1. Bağımlılık Nedir?
    “Bağımlılık nedir? Nasıl bir hastalıktır? Bağımlılıkta iyileşme nasıl olur?” gibi konularım konuşulduğu bir oturumdur.
  2. Maddeler ve Etkileri 
    Bağımlılık yapıcı maddeler ve etkileri hakkında bilgilendirme içeren bir oturumdur.
  3. Aileye Etkisi 
    “Aileler bu hastalığı nasıl yaşamaktadır. Aileleri nasıl etkilemektedir? Neler yapılabilir?” gibi konularım konuşulduğu bir oturumdur.
  4. Değişim Adımları 
    “Bağımlılık tedavisinde aileler nasıl davranmalı? Uygun yöntemler nelerdir?” gibi konularım konuşulduğu bir oturumdur.
  5. İletişim 
    “Bağımlı yakınlarınızla nasıl sağlıklı iletişim kurabilirsiniz? Uygun iletişim yöntemleri nelerdir? ”gibi konularım konuşulduğu bir oturumdur. 
  6. Sık Sorulan Sorular 
    İyileşme sürecinde sizi zorlayan durumlarla ilgili uygun yöntemlerin tartışıldığı bir oturumdur.  

Eğitimin Süresi ve Katılım Şekli: 

Aile Eğitimi Programı, alkol veya madde kullanıcılarının eş, ebeveyn ve yetişkin çocuklarına yöneliktir. 
Aile Eğitimi kapalı bir grup çalışması değildir. Eğitim programı, toplam 6 oturumdan oluşmakta ve haftada bir olmak üzere aralıksız devam etmektedir. Aileler istedikleri oturumdan girebilir ve tüm oturumları bu şekilde tamamlayabilirler. Oturumların yapısı buna göre düzenlenmiştir. Ancak son oturumun önceki iki oturumda edinilen bilgileri pekiştirmek amacıyla düzenlenmesi sebebiyle ailelerin son 3 oturumu düzenli takip etmesi önerilir. 

 
H. Nesrin DİLBAZ
Psikiyatri Uzmanı
Prof.Dr. H. Nesrin DİLBAZ
Yayınlama Tarihi:
08 Ağustos 2018
Güncelleme Tarihi:
01 Haziran 2021