Akran zorbalığı, avantajlı bir kişinin veya grubun, kendilerine oranla dezavantajlı bir bireye veya gruba sistematik bir şekilde baskı uygulaması olarak tanımlanabilir. Kişinin sahip olduğu bu avantaj fiziksel olarak güçlü olması veya sosyoekonomik düzeyinin daha iyi olması gibi geniş bir çerçevede düşünülebilir. Dezavantajlı grup içerisinde olan çocukların; fiziksel olarak daha güçsüz, sosyoekonomik düzeyinin daha altta olduğu görülmektedir. Ayrıca çocuklarda; konuşma bozukluklarının olması veya başka bir rahatsızlık olması da çocuğun dezavantajlı kategori içerisinde yer almasına neden olabilir.
Çocuklar Neden Zorbalık Yapar?
Ortalama 4-6 yaş arasındaki çocukların aktif olarak birbirleriyle anlamlı şekilde oyun oynamaya başlamalarıyla birlikte çocuklarda zorbalık davranışına başladıkları görülmektedir.Okul öncesi döneme denk gelen bu süreçler içerisindeki çocukların nasıl iletişim kuracaklarını bilmedikleri, akranlarına istediklerini kabul edilebilir yoldan söylemeyi beceremedikleri için sözel, duygusal ve fiziksel zorbalık yoluna başvururlar.
Zorbalık yapan çocuklar davranışları üzerinden kendilerini daha güçlü hissetmektedirler. Bu güçlü olma duygusu üzerinden aldıkları haz fazla oldukça ve yaşları ilerledikçe bu davranışlar kalıplaşmaya başlar ve çocuğun iletişim kurma becerilerinin temelini oluşturur. İlerleyen yıllarda ise bu davranış kalıpları yerleşmiş olur.
Akran Zorbalığı Belirtileri Nelerdir?
Zorbalık yapan çocuk diğerini kimi zaman fiziksel kimi zaman duygusal yönden “zayıf” görür, tahakküm etmeyi, baskı kurmayı ya da acı çektirmeyi amaçlar. Zorba tutumlar ve akran zorbalığı belirtileri şu şekilde sıralanabilir:- Küçümseyici söylemler
- Dalga geçmeler
- Arkadan yapılan dedikodular
- Eşyalarına el koyma
- Kendisine yiyecek aldırma
- Ödevini yaptırma veya dışlama
- Görmezden gelme
Eğer mağdur tepki göstermez ve kimseye bu durumdan bahsetmezse zorbalığa maruz kalmaya devam edebilir. Bu durum başka çocukların da mağdura zorbalık yapma ihtimalini arttırabilir. Bu şekilde sürekli hale gelebileceği ve mağdurun ruhsal durumunu bozabileceği için zorbalığın önlenmesi oldukça önemlidir.
Yapılan çalışmalar her 3 çocuktan 1 inin hayatlarının bir döneminde bu tür zorbalığa maruz kaldığını, çocukların yüzde 10 ila 14 civarının ise 6 ayı aşan kronik akran zorbalığına maruz kaldığını işaret ediyor.
Zorbalık Türleri Nelerdir?
Akran zorbalığı kendi içerisinde üçe ayrılır. Zorbalık türleri şu şekilde sıralanabilir:Sözel Zorba Davranışlar: Kişiye lakap takılması, alay edilmesi, küfür edilmesi ve gurur kırıcı sözel ifadeler olarak açıklanabilir.
Duygusal Zorba Davranışlar: Arkadaş grubu içinde dışlamak, görmezden gelmek, yardım etmemek, ortak grup aktivitelerinde görev veya sorumluluk vermek şeklinde tanımlanabilir.
Fiziksel zorba davranışlar: Fiziksel güç kullanarak yapılan davranışlardır. Bu davranışlar; yanından geçerken omuz atmak, iteklemek, tekme veya yumruk atmak gibi fiziksel eylemleri içeren davranışlardır.
Zorbalığın Çocuklar Üzerindeki Etkisi Nelerdir?
Akran zorbalığı davranışına maruz kalan çocukların okul başarısında keskin düşüşler görülebilir. Mağdur çocuk dikkatini derslerine değil, hedef olmaktan nasıl kaçacağı üzerine yöneltir. Çevresindeki diğer arkadaşlarına oranla; daha içine kapanık, daha huzursuz ve daha stresli olduğu görülmektedir.Tüm bu durumlar; çocuğun okula gitmek istememesine, okuldan kaçmasına veya okul fobisi geliştirmesine sebep olabilmektedir. Aile çocuğunda Akran zorbalığı davranışlarını gözlemliyorsa mutlaka bir uzmandan destek almalıdır.
Akran Zorbalığı Nasıl Tedavi Edilmelidir?
Akran zorbalığının okul içinde halledilmeye çalışılması yanlıştır. Mesele mutlaka çocukların ebeveynleri ile paylaşılmalıdır. Okullardaki rehberlik servisleri çocukların ruhsallığının takibinde önemli yer tutmaktadır.Rehberlik servisinde çalışanların öğrenci ve öğretmenlerle iletişim halinde olması, çocukları tanıması ve olası değişiklikleri takip etmesi koruyucu olacaktır. Rehberlik servisinde çalışanların zorbalık konusu dahil donanımlı ve eğitimli olması gerekmektedir.
Okuldaki yetkililerin zorbalığı gördükleri durumlarda mağdurun kendisinin baş etmesinin beklenmemesi, müdahale etmeleri ve suçlayıcı bir tutumdan uzak kalarak meseleyi tüm yönleriyle anlamaya çalışmaları önemlidir.
Çocukları Akran Zorbalığından Nasıl Koruruz?
Çocuğu zorbalıktan korumak, onunla iletişimi iyi tutmakla başlar. Çocukları akran zorbalığından koruyabilmenin en önemli yollarında bir tanesi çocuklarla iletişimin iyi olması gerekmektedir.Mağdur çocuk suçlanacağını ya da arkadaşları tarafından dışlanacağını düşünerek, olayı öğretmenlerine ya da ebeveynlerine aktarmak istemeyebilir. Bununla beraber zorbalık yapan çocuk ise olayı farklı aktarabilir. Çocukları akran zorbalığından korumak için dikkat edilmesi gerekenlerden bazı hususlar bulunmaktadır.
Zorbalığı meşru görme, mağdur hak etmiştir gibi düşünme, olayın tekrarlanmayacağını düşünme, gülüp geçmek gibi davranışlar olmamalıdır.
Yaşıtlarına zorbalık yapan da maruz kalan çocuğun da psikiyatrik açıdan değerlendirilmesi gerekebilir. Çünkü akran zorbalığına maruz kalan mağdur çocuğun altta yatan özgüven eksikliği, kaygı bozukluğu, depresyon olup olmadığının değerlendirilmesi önemlidir. Hem bu rahatsızlıklara sahip çocukların zorbalığa maruz kalma ihtimali yüksek, hem de maruz kalındığında bu rahatsızlıkların oluşma ihtimali yüksektir.
Yapılan araştırmalar zorbalığa maruz kalan çocukta baş ağrısı ve karın ağrısı gibi fiziksel belirtilerde, intihar düşüncelerinde artış oluştuğunu göstermektedir. Zorbalık yapan çocukta ise davranış bozukluğu, dürtü kontrol bozukluğu gibi tedavi edilmesi gerekli bir durumun olup olmadığını belirlemek önemlidir.
Aileler ve Toplum Ne Yapmalıdır?
Zorbalık sadece yapan ve yapılanı ilgilendirmez. Bu durum aileleri ve hatta tüm toplumu ilgilendirir. Çünkü sözel ya da fiziksel şiddet eylemi maruz kalınma ile artar.Çocuk, evde ebeveynlerinin birbirine bağırdığını, hakaret ettiğini, hatta vurduğunu ya da dövdüğünü görüyor olabilir. Ya da çocuk, ebeveynleri tarafından dövülüyor ya da örneğin ufak hatalarda kolayca eleştiriliyor, başarısızlıklarında küçümseyici aşağılayıcı söylemlere maruz kalıyorsa kendisinin de zayıf gördüğü bir çocuk karşısında incitici söylemlere, şiddete başvurması ya da başkaları tarafından benzer tutumlara maruz kalması ihtimali vardır. Toplumsal şiddet de gerek aile içi gerek çocuklar arası şiddeti arttırmaktadır.
Stres, zorlu yaşam koşulları, kişilerin tedavi edilmemiş altta yatan depresyon, kaygı bozukluğu, öfke kontrol zayıflığı, özgüven eksikliği gibi etkenler bireylerin şiddete başvurmasını kolaylaştırmaktadır.
Öfke kontrolü tüm toplumda ele alınması gereken bir durumdur. Çocuklar, sokakta insanların birbirine bağırdığını, kurallara uyulmadığını gördükçe zorbalığa meyil etme riskleri artabilir. Toplumun ve toplumun bir örneği olan ailenin zorba tutumları yüceltici söylem ve davranışlardan kaçınması, mağdurların hak ettiğini düşünmemeleri çocuklar için koruyucu olacaktır. Farklılıklara tolerans ve empati ise zorbalığı azaltan etkenler arasındadır
Akran zorbalığına maruz kalan çocuklar mutlaka uzman bir psikiyatristten destek almalıdır.