Young Ebeveynlik Ölçeği

 

Şemaların bağlanma figürleriyle erken dönem yaşantılar sonucunda geliştiği varsayılmaktadır. Bu kuramsal çerçeveden hareketle, Young ve arkadaşları (1991; 2003) erken dönem uyumsuz şemaların değerlendirilmesine yönelik değerlendirme araçları geliştirmişlerdir.

Aktarılan kavramsallaştırmalar temelinde, Young (1994) tarafından geliştirilen, Young Ebeveynlik Ölçeği (YEBÖ) erken dönem uyumsuz şemaların temelini oluşturan çeşitli ebeveynlik biçimlerini değerlendirmektedir. Özgün formda yer alan maddeler; Duygusal Yoksunluk, Terk Edilme/İstikrarsızlık, Güvensizlik/Suistimal Edilme, Hastalıklar ve Tehditler Karşısında Dayanıksızlık, Bağımlılık/Yetersizlik, Kusurluluk/Utanç, Başarısızlık, Yüksek Standartlar/ Aşırı Eleştiricilik, Kendini Feda, Hak Görme/Büyüklük, Yetersiz Özdenetim, İç İçe Geçme/Gelişmemiş Benlik, Karamsarlık, Duyguları Bastırma, Cezalandırılma, Onay Arayıcılık ve Boyun Eğicilik ve Sosyal İzolasyon/ Yabancılaşma şemalarıyla ilişkilidir.

Young Ebeveynlik Ölçeği (YEBÖ). YEBÖ, 72 maddeden oluşmakta ve anne-babanın erken dönem uyumsuz şemaların temelini oluşturduğu düşünülen çeşitli davranışlarını içermektedir. Yönergede, katılımcıdan anne- babasını tarif eden davranışları, hem anne hem de babasını çocukluğu sırasında en iyi tanımlayan şekliyle 1 (tamamıyla yanlış) ile 6 (ona tamamı ile uyuyor) arasında derecelendirmesi istenmektedir. Duygusal Yoksunluk şemasını temsil eden ilk beş maddeden alınan düşük puanlar şemanın oluşumuna yönelik ebeveynlik biçimlerini temsil ettiklerinden bu 5 madde ters olarak puanlanmaktadır. Yüksek puanlanan maddeler ebeveynin erken dönem uyumsuz şema oluşumuna yönelik olumsuz ebeveynlik tutumlarına işaret etmektedir. Ölçeğin özgün formu, 17 erken dönem uyumsuz şemanın temelini oluşturduğu düşünülen ebeveynlik biçimlerine karşılık gelen 17 alt boyuttan oluşmaktadır. Bu boyutlar duygusal gereksinimlerinin diğerleri tarafından karşılanmayacağı beklentisine ilişkin Duygusal Yoksunluk (“bana karşı sıcaktı ve fi ziksel olarak şefkatliydi”, bu madde ters puanlanmaktadır); önemli diğerleriyle olan yakın ilişkilerinin kalıcı olmayacağı inancına ilişkin Terk Edilme/İstikrarsızlık (“uzun süreler boyunca beni terk etti veya yalnız bıraktı”); diğerlerinin fırsatını bulduklarında kişisel çıkarları için kendilerini kullanacağı, inciteceği, yalan söyleyeceği, kandıracağı, küçük düşüreceği ya da manipüle edeceği beklentisine ilişkin Güvensizlik/Suistimal Edilme (“beni dövdü, duygusal veya cinsel olarak taciz etti”); her an baş edemeyeceği felaketler olacağına yönelik aşırı bir korku yaşamaya ilişkin Hastalıklar ve Tehditler Karşısında Dayanıksızlık (“beni aşırı korurdu”); başkalarının yardımı olmadan günlük sorumluluklarını yerine getiremeyeceğine ya da diğerlerine bağımlı olduğu inancına ilişkin Bağımlılık/Yetersizlik (“işleri kendi başıma yapmama fırsat vermeden çoğu işimi o yaptı”); kendini kusurlu, kötü, değersiz, aşağı hissetmeye ve sevilemez olduğuna inanmaya ilişkin Kusurluluk/ Utanç (“bana kendimi sevilmeye layık olmayan veya dışlanmış biri gibi hissettirdi”); yaşamın çeşitli alanlarında diğerlerinden daha yetersiz olduğuna ve kaçınılmaz olarak başarısız olacağı inancına ilişkin Başarısızlık (“hayatta başarısız olacağıma inandı”); çeşitli olumsuz duygulardan ve onaylanmamaktan kaçınabilmek için çeşitli ulaşılması oldukça güç standartları içselleştirmeye ve bu standartlar sebebiyle eleştirel olmaya ilişkin Yüksek Standartlar/Aşırı Eleştiricilik (“pek çok alanda mükemmeliyetçiydi; ona göre her şey olması gerektiği gibi olmalıydı”); kendi ihtiyaçlarını arka plana atmak pahasına diğerlerinin gereksinimlerini karşılamaya çalışmaya ilişkin Kendini Feda (“hep mutsuzdu; destek ve anlayış için hep bana dayandı”); diğer insanlardan üstün olduğu, bu yüzden çeşitli ayrıcalıkları ve özel hakları olduğu inancına ilişkin Hak Görme/Büyüklük (“diğer insanlara karşı sorumluluklarımın olduğunu bana öğretmedi”); dürtülerini ve duygularını kontrol edememeye ilişkin Yetersiz Özdenetim (“bana çok az kural koydu veya sorumluluk verdi”); önemli diğer kişilerle bireyselleşmeyi engelleyecek derecede iç içe olmaya ve kendine ait bir kimlik duygusunun olmamasına ilişkin İç İçe Geçme/Gelişmemiş Benlik (“onun çok güçlü bir insan olmasından dolayı büyürken kendi yönümü belirleyemiyordum”); yaşamın olumsuz tarafl arına odaklanmaya ve hayatın çeşitli alanlarında işlerin kötü gideceği beklentisine ilişkin Karamsarlık (“kötümser bir bakışı açısı vardı, hep en kötüsünü beklerdi”); içten gelen duygu ve davranışların bastırılmasına ilişkin Duyguları Bastırma (“kapalı birisiydi; duygularını çok nadir açardı”); hata yapan kişilerin hatalarından dolayı sert bir biçimde cezalandırılması gerektiği inancına ilişkin Cezalandırılma (“yanlış yaptığımda bana aptal veya salak gibi kelimelerle hitap ettiği olurdu”); benlik saygısını sürdürebilmek adına diğerlerinin onayını kazanmaya çalışmaya ilişkin Onay Arayıcılık (“başarılı olduğum zaman beni daha çok sever veya bana daha çok özen gösterirdi”) ve terk edilmekten, diğerlerinin öfkesinden ya da zarar görmekten kaçınabilmek için kontrolün başkalarına bırakılmasına ilişkin Boyun 20 Türk Psikoloji Yazıları Eğicilik (“benim fi krim veya isteklerim önemsizmiş gibi davrandı”) şemalarıyla ilişkilidir.

Sizi Arayalım


Google Play Download_on_the_App_Store_Badge_TR_blk_100217