Sabiha Gökçen Havalimanında meydana gelen uçak kazası, havayolu ile seyahat etmeyi planlayan uçuş korkusuna sahip birçok kişinin tedirgin olmasına yol açtı. Uzmanlar havayolu yolcuğunun karayolu yolcuğundan 266 kat daha az riskli olduğunu, uçaklarla ilgili olumsuz haberlerin ve kaza üzerine kurgulanmış filmlerin korkuyu önemli oranda tetiklediğini söylüyor.
Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Psikoloji Anabilim Dalı Başkanı Psikiyatrist Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda yaşanan uçak kazasından yola çıkarak yolcu psikolojisi hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Yolcuların yüzde 10’u yoğun korku yaşıyor
Sözlerine uçuş korkularını tetikleyen etkenlerden bahsederek başlayan Sayar, “Mark Twain’in ünlü bir sözü vardır: ‘Birçok insan, yaşamlarını hiç olmamış trajedilerden acı çekerek tüketirler.’ Uçuş korkusu birçok insan için böyle bir durum olmakla birlikte gerçek bir tehlike karşısındaki orantılı ve akılcı korunma tutumudur. Korku bazı durumlarda kişinin uzaklaşmasını sağlayarak koruyucu işlev gösterir. Fakat korkunun düzeyi artarsa kişi paniğe kapılır ve tepkileri engellenir. Ticari havayolları istatistiklerine göre uçağa binen her 4 yolcudan 1’i (yüzde 24) uçuş korkusu belirtilerini az veya çok, yüzde 10’u ise yoğun uçuş korkusu gösteriyor. Bu korku pek çok kişinin yaşamını etkilemekte ve ulaşımda havayolunun kullanımını engelleyerek kişiyi ve kimi zaman çevresini zor durumda bırakabiliyor. Medyadaki uçak düşmesi, uçak arızaları ve hava korsanlığı gibi uçuşla ilgili haberlerin çoğu kişilerdeki uçuş korkusunu pekiştiriyor. Ayrıca birçok filmde uçak kazaları ve kaçırılmaları korku teması olarak kullanılıyor. Buna karşın uçak yolculuğunun güvenirliğine ve konforuna değinen yazı ve haberlere neredeyse hiç rastlamıyoruz. Olumsuz mesajların bu denli yoğun olması da kişilerin uçuş korkusunu tetikliyor ve pekiştiriyor” dedi.
Karayoluna göre 266 kat az riskli
Sayar, havayolu yolculuklarının diğer yolculuk şekillerine göre daha az riskli olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Uçuş korkusunu yenmenin ilk aşaması havacılık hakkında bilgi sahibi olmaktır. Bir uçak güvensizse dünyanın her yerinde uçuştan men edilir. Bu sektörde güvenlik söz konusu olduğunda masraftan kaçınılmaz, uçuşla ilgili her olay defalarca kontrol edilir. Bugün bindiğimiz ticari uçakların hepsi yedek sisteme sahip, yani bir sistem çalışmazsa onun görevini üstlenecek başka bir sistem devreye giriyor. Bu çifte güvenliğe uçuş personeli de dahildir. Arabamızın her yola çıkışından önce birçok teknisyen tarafından gözden geçirilmediği, yedek bir şoförle araç kullanmadığımız ve her yıl uçak kazalarında hayatını kaybedenlerden defalarca kat fazlasının karayolu kazalarında öldüğü düşünülürse uçaklar oldukça güvenilirdir. Rakamla ifade etmek gerekirse karayolu trafiğindeki kaza olasılığı, hava yoluna göre 266 kat, sigaranın ölüm riski ise uçuştan kaynaklı ölümlere oranla 4 bin kat fazladır. 1 yılda havayoluyla seyahat eden insan sayısı 3 milyarken, uçak kazalarında ölen insan sayısı ise 1 yılda arı sokmasından ölenlerden azdır.”
Fobi korkaklıkla karıştırılıyor
Korku ve fobi kavramlarının toplumda birbiriyle karıştırıldığına işaret eden Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, “Tüm bu bilgilere sahip olmasına rağmen kişinin korkusu aşırı, anlamsız ve sürekli ise, bu durumla karşılaşma ihtimali olduğunda dahi yoğun sıkıntı yaşıyorsa, bu durum kişinin günlük hayatını, işlevlerini engelliyorsa bu durumda korkuya "fobi" adını veririz. Benzer biçimde kişi uçaktan aşırı korkuyor, binemiyor, binmesi gerektiğinde ya kaçınıyor ya da çok sıkıntı ile uçak yolculuğuna katlanabiliyorsa o kişide uçak fobisi vardır. Fobi bir korkaklık durumu değildir. Uçak fobisi olan pek çok kişi de günlük yaşamlarında cesur, atik, başarılı kişilerdir. Ancak uçuş fobisi bir hastalıktır, tedavisi mümkündür. Uçuş korkusu yaşayan kişinin sık uçuş yapması, gevşeme ve solunum egzersizlerini öğrenmesi ve uygulaması korkusunu yenmesine yardımcı olacaktır” dedi.
Kısa sürede uçuş korkusu tedavisi mümkün
Sayar uçuş korkusu tedavilerine değinerek sözlerini şöyle sonlandırdı: “Tedavide öncelikle kişinin başka fobilerinin, depresyon, stresle ilgili bozukluklar, madde kullanımı gibi ruhsal sorunlarının bulunup bulunmadığı değerlendiriliyor. Sorunun sebebine, şiddetine ve doğasına göre ilaç tedavileri ya da psikoterapiler uygulanabiliyor. Psikoterapilerde hastanın uçuşla ilgili olumsuz algı ve yanlış düşüncelerinin değiştirilmesi, pozitif koşullanma, sistematik duyarsızlaştırma, gevşeme tekniklerinin öğretilmesi ve üstüne gitme ile fobinin yenilmesi mümkün. Uygun tedavi ile kısa sürede yüzde 70 ile 90 oranında başarı elde ediliyor. Günümüzde büyük havayolu şirketleri, kısa süreli ve etkisi oldukça yüksek uçuş korkusu terapileri uyguluyor.”