Piyango Bileti haz duygusu aldırıyor!

Piyango Bileti haz duygusu aldırıyor!

Aşağıdaki başlıklara tıklayarak, Piyango Bileti haz duygusu aldırıyor! alanındaki ilgili içeriklere kolayca ulaşabilirsiniz.

İçerik Özeti

Yeni yıl piyangosu öncesinde artan piyango satışları, uzmanları şans oyunları bağımlılığı konusunda uyarıyor. Doç. Dr. Gül Eryılmaz'ın belirttiği gibi, beyindeki risk analizi mekanizmasının devre dışı kalması, bireylerin sadece kazanmaya odaklanmasına ve kayıpları görmezden gelmesine yol açıyor. Fazla özgüven, ihtiyaçların karşılanması ve tekrar tekrar kazanma umudu bağımlılığı besliyor. Kazanma deneyimleri, kişinin kendisini "şanslı" olarak görmesine ve bu inancı pekiştirmesine neden oluyor. Ancak, bu algı yanıltıcı olabilir ve uzun süreli bağımlılığa dönüşebilir. Çalışmalar, "şanslı" olarak algılanan kişilerin daha az kaygılı ve yeniliğe daha açık olduğunu gösterirken, bir vaka örneği de, sürekli piyango oynayan bir ailenin, "şanslı" olarak gördükleri çocuklarının zamanla kumar bağımlısı olduğunu ortaya koyuyor. Şansın psikolojik, biyolojik, sosyal ve ekonomik boyutları bulunurken, dünya genelinde bu boyutların biyolojik ve psikolojik yönleri daha fazla ele alınıyor.

Yeni yıl yaklaşırken piyango bayilerinin önlerinde uzun kuyruklar oluşmaya başladı. Ödülün 80 milyon TL olması beklentileri ve ilgiyi artırdı. Uzmanlar, bilet alanların kazanma ihtimalinin çok düşük olduğunu bilmelerine rağmen haz duygusu ile hareket ederek bilet aldıklarını söylüyor. 

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç.Dr. Gül Eryılmaz, yeni yıl öncesi şans oyunları bağımlılığına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Fazla özgüven ve ihtiyaçlar bağımlılığa itiyor

Bağımlılık geliştikten sonra beyindeki risk analizi yapan bölgenin devre dışı kaldığını belirten Doç. Dr. Gül Eryılmaz, “Beyin bu durumda sadece kazanacağına inanır ve telafi etme isteği ile duygusal oynama gerçekleşir. Beynin düşün ve yap şebekesi bu süreçte yeteri kadar aktif olamıyor. Dopamin seviyesinin artması ile kontrolden çıkan şans oyunları bağımlısı bireyler, zarar gördüklerini bilmelerine rağmen oynamaya devam ediyorlar. Bu da bağımlı olduklarını gösteren faktörlerden biri. Kendilerine dair inançlarını ve ihtiyaçlarını ise en temel faktörler olarak değerlendirebiliriz. Birey eğer şanslı ya da zeki olduğuna inanıyorsa, ‘Kesin bilirim veya iyi hesap yaptım kazanmamam mümkün değil’ diyorsa temel ihtiyaçlarını da düşünerek oyun oynamaya devam etmesi kaçınılmaz oluyor. Üstelik kazandıkları zamanlar da oluyorsa kehanet yaratmaya başlıyorlar” dedi.

Şanslılar daha az kaygı duyuyor

Beyinde ödül ve ceza merkezi olduğunu ve bu merkezin aynı zamanda bağımlılık merkezi olarak da adlandırıldığını söyleyen Eryılmaz sözlerine şöyle devam etti: “Bu merkez insanlara haz veriyor ve beyin bu haz üzerinden giderken bağımlılığa yol açıyor. Büyük ödül kazananların birkaç sene içinde her şeyini kaybettiklerini görüyoruz. Riskler değerlendirilemeyecek duruma geliyor. Şanslı olduklarını düşünenler ile düşünmeyenler arasında yapılan bir deney var. Şanslı olan ile şansız insanlar laboratuvarda toplanmış ve bir analizler yapılmış. Şanslı olanların ortak özellikleri ortaya çıkarılmış. Bu insanların daha az kaygılı oldukları, yeniliğe daha açık oldukları ve daha güvenli olduklarıyla ilgili önemli bulgular var.”

Şanslı dedikleri çocukları sonunda bağımlı oldu 

Tanıdığı ve danışanı olan bir ailede meydana gelen vakadan da bahseden Doç. Dr. Gül Eryılmaz, “Bu aile uzun yıllar her ay Milli Piyango’dan bilet alıyor ancak herhangi bir ikramiye kazanamıyor. Üç kızdan sonra bir çocukları daha oluyor ve babaya o gün ikramiye çıkıyor. Üzerine erkek çocuk da olunca aile bireyleri bize şans getirdi diye çocuğa atıfta bulunuyor. Daha sonra baba oynadığı tüm biletleri şanslı olduğunu düşündüğü oğluna çektirmeye başlıyor. Bazen kazanıyor bazen kaybediyor. Şanslı olmakla ilgili çocuğun beyninde bir yükleme oluşuyor ancak aslında gerçek böyle değil. Kazanmadıklarını görmezden gelip kazandıklarını ön plana çıkarıyorlar ve bu durum uzun yıllar devam ediyor. Zamanla gencin oynadığı şans oyunlar artıyor ve kendisi kumar bağımlısı olarak bize başvuruyor” dedi. 

Şansın üç farklı boyutu var

Şansı genel itibariyle beklenmedik şekilde ortaya çıkan bir sürpriz olarak nitelendirdiklerini söyleyen Doç. Dr. Gül Eryılmaz, “Şansın pek çok boyutu var. Psikolojik, biyolojik ve sosyal hatta ekonomik boyutlu olarak da değerlendirilebilir. Dünya en çok biyolojik ve psikolojik boyutu üzerinde duruyor” dedi.

Paylaş
OluşturanNP İstanbul Hastanesi Yayın Kurulu
Güncellenme Tarihi15 Ocak 2025
Oluşturulma Tarihi02 Ocak 2020
Sizi Arayalım
Phone