Gardner, Çoklu Zekâ Kuramı ile zekâ konusunda tümüyle yeni bir düşünce biçimi ortaya koymuştur. Genel olarak öğrenme gücü, hızı ve genel yetenek olarak ele alınan zekâya, Gardner tarafından farklı bir bakış açısı getirilmiştir. Gardner, zekânın biyolojik yapı ve kültürle ilişkisinin önemini de vurgulayarak, zekânın bireysel ayrılıkları oluşturan önemli bir özellik olduğunu öne sürer.
1983'te, her birinin birbirinden az ya da çok bağımsız bir biçimde işleyen yedi farklı zekâ alanı öneren Gardner 1995'te yedi zekâ türüne bir de doğa zekâsını eklemiştir. Böylece, Gardner'ın 1983'te ortaya koyduğu "Çoklu Zekâ Kuramı" zekânın toplumlar ve eğitim üzerinde yıllardır sürüp giden etkisini, yani yalnızca dil ve matematik zekâsını hesaba katan klasik zekâ testi ve zekâ tanımlamasını geride bırakmıştır.
Gardner'ın kuramı, beyin hasarlarının incelenmesi sonucunda ortaya atılmış bir kuramdır. Gardner, beyni hasar gören kişilerin bir konuda işlev bozukluğu gösterdiklerini, diğer alanlarda normal işlevlerin devam ettiğini kanıt göstermektedir.
Nörobiyolojik araştırmalar öğrenmenin hücreler arasında sinaptik değişimlerin bir sonucu olduğunu gösteriyor. Kültürler farklı zekâ türlerine verdikleri değerle zekâ gelişiminde önemli bir rol oynamaktadır. Fazla değer verilen zekâ türleri diğerlerinden daha çok ve hızlı gelişmektedir. Çünkü kabul gören ve değer verilen davranışlar güdülenmeyi artırmakta ve bireyi bu davranışları zenginleştirmeye yöneltmektedir.
- Sözel/Dilbilimsel Zekâ: Dil zekâsı sözcükleri hem sözlü hem de yazılı olarak etkili biçimde kullanma becerisidir. Aynı zamanda düşüncelerini başkalarının anlayabileceği şekilde ifade etme yeteneğidir. Dil ile ilgili zekâ, etkin bir konuşma yapmayı, anlamları bellekte biriktirmeyi ve olayları bellekte biriktirmeyi de sağlar. Yazarlar, şairler, gazeteciler, hatipler, sunucular, avukatlar üstün dil zekâsına sahip insanlardır. Bu zekâya sahip olanlar konuşarak, işiterek ve kelimeleri görerek en iyi öğrenirler.
- Mantıksal/Matematiksel Zekâ: Mantıksal düşünme, sayıları etkili kullanma, problemlere bilimsel çözümler üretme ve kavramlar arasındaki ilişkileri ayırt etme, sınıflama, genelleme yapma, matematiksel formülle ifade etme, hesaplama, hipotez test etme, benzetmeler yapma gibi davranışları gösterme yeteneğidir. Neden-sonuç ilişkisini kurabilme, bir şeyin çalışma ilkelerini ortaya koyabilme ve numaralarla oynama yeteneğini de ifade eder. Mantıksal düşünme bu zekâya sahip olanların en önemli özelliklerindendir. Matematikçiler, fen bilimciler, muhasebeciler, mühendisler ve bilgisayar programcıları güçlü bir mantıksal/matematiksel zekâya sahiptirler. Mantıksal/matematiksel zekâ potansiyeline sahip olanlar kategorilere ya da sınıflara ayırarak, genelleme yaparak, hesaplayarak, mantık yürüterek ve soyut ilişkiler üzerinde çalışarak en iyi öğrenirler.
- Görsel/Uzamsal Zekâ: Üç boyutlu bir nesnenin şekil ve görüntüsünü hayal edebilme ya da bir başka deyişle, dünyayı doğru algılama ve algılama üzerine gördüklerini yansıtabilme yeteneğidir. Denizde rotasını tayin eden kaptan, pilotlar, heykeltıraşlar, ressamlar ve mimarlar görsel/uzamsal zekâya sahiptir. Üç boyutlu düşünme bu zekâ türünün en önemli özelliğidir. Bu zekâ türüne sahip olan insanlar varlıkları ya da olguları görselleştirerek ya da renklerle ve resimlerle çalışarak en iyi öğrenirler.
- Müzikal/Ritmik Zekâ: Duyguların aktarımında müziği algılama ve sunmada müziği bir araç olarak kullanma yeteneği, yani ritme, melodiye, tona karşı duyarlı olma yeteneğidir. Bu zekâya sahip olan insanlar bir şarkının ritmini kolayca yakalayabilirler ve yeni öğrendikleri bir dilin söyleyiş özelliklerini yakalama ve kullanmada çok yeteneklidirler. Besteciler, orkestra şefleri, müzisyenler, enstrüman üreticilerinin bu zekâları güçlüdür. Bu zekâ türüne sahip olan bireyler en iyi ritim, melodi ve müzikle öğrenirler.
- Bedensel/Duyu-devinimsel (Kinestetik) Zekâ: Düşünceleri ve duyguları ifade ederken, problem çözerken ve değerli ürün meydana getirirken, bedeni ya da bedensel kasları kullanma yeteneğidir. Bu zekânın, nesneleri becerili bir biçimde tutma ve bedensel hareketleri kontrol etmede etkili bir rolü vardır. Bu zekâya sahip olanlar zihin ve beden bağlantısını çok başarılı bir şekilde kurabilirler. Balerinler, sporcular, heykeltıraşlar, mimarlar, pandomim sanatçıları, operatörler, teknisyenler, aktörler, el işleri ile ilgilenenler bu zekâya örnek gösterilebilirler. Bu tür zekâya sahip olan bireyler yaparak-yaşayarak, dokunarak ve hareket ederek en iyi öğrenirler.
- Sosyal/Bireylerarası Zekâ: Diğer insanları anlama ve etkili bir şekilde etkileyebilme yeteneğidir. Aynı zamanda insanlarla ilişki kurma, diğer bireylerin ruh hallerini, duygularını, motivasyonlarını ve niyetlerini anlama ve yorumlama yeteneğine sahip olmadır. Öğretmenler, aktörler, sosyologlar, politikacılar, turizmciler bu yeteneğini iyi kullanan insanlardır. Başkalarını anlayabilme ve insan ilişkilerinde akıllıca davranabilme sosyal zekâsı üstün olan insanların en önemli özelliklerindendir.
- Özedönük/Bireysel Zekâ: Bireyin kendisini, güçlü ve zayıf yönlerini, ruh halini, istek ve niyetlerini anlama ve bu doğrultuda yaşamını planlama ve yönlendirme becerisine sahip olmasıdır. Bu zekâsı gelişmiş bireyler kendi duygularıyla nasıl baş edebileceğini bilme, kişisel problemlerini çözme, kendi hedeflerini belirleme, disiplinli olma, kendine güvenme gibi özellikleri gelişmiş kişilerdir. Kendilerinin zayıf ve güçlü yönlerini iyi tanıdıkları için başkalarının yardımına ne zaman ihtiyaçları olduğunu da bilirler. Din adamları, psikologlar, filozoflar özedönük zekâları güçlü olan bireylere örnek verilebilir.
- Doğa Zekâsı: Gardner'ın 1995'te ortaya attığı sekizinci zekâ türüdür. Bu zekâya sahip olanlar doğal kaynaklara ve sağlıklı bir çevreye ilgi duyarlar, flora ve fauna'yı (bitki örtüsü ve hayvan yaşamı) tanırlar ve bu yeteneklerini üretken biçimde kullanabilirler. Doğa zekâsı; doğal dünyanın bulutlar, taş oluşumlar vb özelliklerine duyarlı olduğu kadar bitkiler, hayvanlar gibi diğer yaşayan canlılar arasında da ayırım yapabilme yeteneğini içerir. Gardner doğa zekâsına sahip bireyleri bir bölgedeki bitki ve hayvan yapısını tanıyabilen, doğal dünyada önemli farklılıklar ortaya koyabilen ve yeteneğini, örneğin, avcılık, çiftçilik, biyoloji gibi alanlarda üretici bir biçimde kullanabilen bireyler olarak tanımlar.
Çoklu Zekâ Envanteri, Gardner'ın Çoklu Zekâ Kuramı üzerinde yaptığı çalışmasından uyarlanmış ve sekizinci zekâ çeşidi olan 'doğa zekâsı'nı da kapsaması için Harms tarafından yeniden geliştirilmiştir.
Sekiz zekâ türü için 80 madde olarak düzenlenen envanterde her zekâ türü için toplam on madde bulunmaktadır. Yanıtlayıcı her maddeye 1 ile 5 arasında değer verebilmektedir. Dolayısıyla bir yanıtlayıcının her zekâ alanı için alabileceği en yüksek toplam puan 50'dir.
Çoklu Zekâ Envanteri'nde yer alan ifadeler için "bana çok uyuyor (5)", "bana uyuyor (4)", "bana orta derecede uyuyor (3)", "bana biraz uyuyor (2)" ve "bana çok az uyuyor (1)" dereceleri kullanılmıştır.
Referanslar:
ORAL,B.; Eğitim ve Bilim/Education and Science, Cilt/Vol. 26, Sayı/No. 122, Ekim/October, 2001: 19-31.
The Multiple Intelligences Inventory 2000: