Kurban Bayramı’na sayılı günler kaldı. Kültürümüzün ve geleneklerimizin bir parçası olan bayramların sosyal dokuyu güçlendiren bir değer olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocukların bayramlarda kendilerini özel hissettiklerini ve aidiyet kavramlarının pekiştiğini söyledi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Sev, değer ver ve paylaş şeklinde üç kavram var. Bayram, bu üç kavramın yaşandığı ve hissedildiği bir ortam ve atmosfer sunuyor” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yaklaşan Kurban Bayramı’nın çocuklara değerlerimizin anlatılması ve aktarılması açısından önemli bir fırsat olduğunu söyledi.
Değerler, sosyal öğrenmeyle oluşuyor
İlk çocukluk yılları olarak adlandırılan 0-6 yaş arasının çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuk okula başladıktan sonra, sosyalleşme yoğunlaştıkça bayramlaşma daha da önemli hale geliyor. Kişiliği inşa ederken üç önemli nokta var; düşünce, duygu, davranış. Şimdi buna bir “d” daha eklendi; değerler… Çocuk dünyasında en çok neyi seviyor? Zihin haritasında en önemli konu ne? Hayallerinin olduğu, önem verdiği alanlar var. Bunda da yetiştiği kültürün önemli bir etkisi var. Değerler genetik olarak gelmiyor, sosyal öğrenmeyle oluşuyor. Bireyin kişilik oluşumu binaya benzetilirse %30-40’lık bölümü dış görünüş, % 60-70’lik kısım ise yetiştiği ortamla şekillenen kişiliği. İlk kısmı genetik, aileden geliyor. İkincisi de ailesinin tutumuyla belirleniyor. Buna epigenetik diyoruz. Yaşadığı ortamın genlerdeki değişime etkisi oluyor. Çevresi geni etkiliyor. Bu çevrede bayramlar çok önemli yer tutuyor” dedi.
Çocuklar bayramı neden sever?
Hemen hemen herkesin eski bayramlara özlem duyduğunu hatırlatan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “’Nerede o eski bayramlar’ denir, ‘Geçmiş bayramlar başka’ der. Aslında böyle derken çocukluğumuzun güzel bayramlarını özlüyoruz. Çocuklara özel davranılan, değer verilen günler olduğu için çocuklar çok seviyor bayramı. Çocuklar bu özel günlerde aidiyet hissediyor. Sev, değer ve paylaş şeklinde üç kavram var. Bayram, bu üç kavramın yaşandığı ve hissedildiği bir ortam ve atmosfer sunuyor. Çocuk ailesiyle beraber bayram ziyaretlerine gidiyor. Çekirdek aile, başka ailelerle bağlantılar oluşturuyor” dedi.
Bayram geleneği sosyal dokuyu güçlendiriyor
Batı toplumlarının çekirdek aileye geçmenin sıkıntılarını yaşadığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bayram geleneğinin sosyal dokuyu güçlendiren bir değer olduğu anlaşıldı. Aile araştırmaları var. Mesela kiliseye giden ailelerde boşanma daha az olduğu çıkmış bu araştırmalarda. Bizim kültürümüz ve geleneklerimizde de özellikle bayramlarda yapılan örneğin bayram namazının kılınması gibi ritüeller var. Birçok çocuk Cuma namazına gitmediği halde bayram namazına gider. Kültürel olarak önem verilir. Çocuklar için bu çok önemlidir. Çocuklarımızı bu tattan mahrum bırakmayalım. Çocuklarımızı kendi değerlerimizle yetiştirilmeliyiz. Yerel olmadan evrensel olunmaz. Anne ve babaya saygıyı bilen, bayramlarda büyüklerini arayan çocuk toplum için faydalıdır” dedi.
Bayramlarda birinci ve üçüncü nesil bir araya gelmeli
Alzheimer’in artış nedenlerinden birinin ileri yaşlarda yalnızlık olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bayram ziyaretlerinin önemini de şöyle anlattı:
“Almanya’da bunun bir örneği var. 70 yaşın üzerindeki karı koca evdeki doğalgazı açıp intihar ediyor. Son mektuplarında ‘3,5 aydır kapımızı kapıcıdan başka çalan olmadı’ diyorlar. Anne ve baba çok meşgul, çocuklarıyla oturup konuşamıyor. Dedelerin daha fazla zamanı var. Dedeler anlatmak istiyor, çocuklar da dinlemek istiyor. Dede ve torun arasında girmeyin. Muhakkak bayramda birinci ve üçüncü neslin daha fazla zaman geçirmesine önem verelim. İki tarafın da birbirinden alacakları çok şey var. Güven ortamı için sevgi gerekiyor. Evlerin güven yuvası olması gerekiyor. Bunun için adil paylaşım gerekiyor. Sevme, sevilme ve saygının öğretilmesi ve yaşatılması gerekir.”
Kurban çocuklara nasıl anlatılacak?
6 yaşına kadar çocuklarda soyut düşünce gelişmediğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kimi yerlerde çocuklar kurban kesimini görebiliyor. Böyle durumda soyut kavram gelişmediği için anne ve babanın tepkisine bakar. Bunun doğal ritüel olduğunu görse korku yaşamaz. Anne baba korkar ve baktırmaz ise çocuğun kafası daha fazla karışır. Kurban kavramı çocuğun anlayabileceği şekilde anlatılabilir. ‘Et vücudumuzun ihtiyacı. Biz et yiyebiliyoruz ama et yiyemeyen çok insan var. Bunun için dinimiz ibadet olarak görmüş hayvanlara acı çektirmeden yapılması gerekiyor. Kurban Bayramı, ihtiyacı olanlara yardımın yapıldığı, kurban etinin paylaşıldığı, yoksulların gözetildiği bir bayramdır’ şeklinde açıklama yapılabilir” dedi.
Paylaşmayı öğretmek için bir fırsat
“Dezavantajlı kişileri düşünmeyi çocuklarımızı öğretmemiz gerekiyor” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bayramlar yardımlaşma ve paylaşmayı öğretme açısından bir fırsat olarak değerlendirilmeli. Hatta baba, camiden çıkarken birisine yardım etmek amacıyla para verecekse onu çocuğuna verdirtsin, çocuk da paylaşmayı, vermeyi öğrensin. Bayramlar paylaşım günüdür. İki tane oyuncağın varsa birini paylaş gibi. Paylaşmak çok önemli. Bu duyguları öğretirsek çocukların gelişen ruhunda iyi temeller atmış oluruz. Empati yapabilen, kendisine haksızlık yapmayan, başkasına haksızlık yapmayan vicdan sahibi insanlar yetiştiririz” diye konuştu.