Çocukluk çağında başlayarak yetişkinlik döneminde devam eden obezitenin en riskli tür olduğuna dikkat çeken uzmanlar, obetizeteye mutlaka müdahale edilmesi gerektiğini vurguluyor. Çocukluk çağında başlayan obeziteye mutlaka müdahale edilmesi gerekir diyen Köse önemli uyarılrda bulunuyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dr. Gizem Köse, obezitenin önlenen kronik bir hastalık olduğunu söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün obezite ve şişmanlığı “sağlık için risk oluşturan anormal veya aşırı yağ depolanması” olarak tanımladığını belirten Dr. Gizem Köse, 22 Mayıs Avrupa Obezite Günü’nde obezitenin önlenmesinin önemine dikkat çekti.
Obeziteyi belirlemek için Dünya Sağlık Örgütü'nün obezite sınıflamasının kullanıldığını ve genellikle Beden Kütle İndeksi’nin (BKİ) esas alındığını belirten Köse, “BKİ, vücut ağırlığının (kg), boy uzunluğunun (m) karesine (BKİ=kg/m2 ) bölünmesiyle elde edilen bir değerdir. BKİ değeri yetişkinlerde 18,5 ile 24,9 değerleri arasında olmalıdır. BKİ boy uzunluğuna göre vücut ağırlığını değerlendiren bir gösterge olup, vücutta yağ dağılımı hakkında bilgi vermez. Bu yüzden yapılan son çalışmalarda bel çevresi daha çok önem kazanmıştır” dedi.
Çocukluk çağında başlayan obeziteye dikkat!
Çocukluk çağından gelen obezite ile başlayan, yetişkinlikte devam eden obezitenin en riskli grup olarak karşımıza çıktığını ifade eden Dr. Gizem Köse, bu nedenle çocukluk çağında başlayan obeziteye mutlaka müdahale edilmesi gerektiğini söyledi.
Dr. Gizem Köse, şunları söyledi: “Yağ hücrelerinin sayısının fazlalaşma süreci çocukluk çağında gerçekleşir ve yetişkinliğe geçişte müdahalede bulunulmadığı takdirde hayatına obez bir birey olarak devam etmek zorunda kalabilir. Bu yüzden obezite çocukluk çağında önlenmesi gereken bir hastalıktır. Çocukluk, büyüme ve gelişmenin hızlı olduğu, yaşam boyu sürebilecek davranışların büyük ölçüde kazanıldığı bir dönemdir. Vücut ağırlığındaki artış yaklaşık 20 yaşına kadar devam eder. Boy uzunluğunda artış ise kızlarda 17 yaştan sonra genellikle durur, erkeklerde yavaş da olsa devam eder. Bu büyüme süreci önemli miktarda enerji ve yeni dokuların yapımı için daha fazla miktarda protein, vitamin ve mineralleri gerektirir. Tüm enerji ve besin ögelerinin yeterli ve dengeli karşılanabilmesi için çocukların tüketmeleri gereken besinlerin kaliteli ve yeterli miktarlarda olması önemlidir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise besinlerin içeriğidir. Ayakta hazır beslenme yeterli enerjiyi sağlarken kalitesizliği ile obeziteye sebep olmaktadır.”
Yeterli ve dengeli beslenme obeziteyi önler
“Obezitenin önlenmesi için atılacak en büyük adım yeterli ve dengeli beslenmenin yaşam biçimi haline getirilmesidir” diyen Dr. Gizem Köse, “Yeterli ve dengeli beslenmenin tanımına baktığımızda; büyüme, gelişme, sağlıklı ve verimli olarak uzun süre yaşamak için gerekli olan besin ögelerinin her birini yeterli miktarda almaktır. Hem çocuklukta hem de yetişkinlikte uygulanacak beslenme programı, günlük en az 5 öğünlük düzenli ve sık aralıklarla uygulanmalıdır. Ana öğünlerde 4 besin grubundan da tüketilmesi gerekir. Et, süt, tahıl ve meyve-sebze grubu olarak ayrılan besin gruplarına baktığımızda bir öğünde her besin grubundan az miktarda tüketim yapılmalıdır. Örneğin; kahvaltıda et grubundan yumurta, süt grubundan peynir, tahıl grubundan tam tahıllı ekmek ve meyve-sebze grubundan domates ile yeşillik olabilir. Her öğünde sebze tüketilmelidir. Meyveler ise ara öğünde tüketilebilir” dedi.
Yapılan çalışmalara bakıldığında her gün düzenli egzersiz / yürüyüş yapılmasının obezite riskini azalttığına dikkat çeken Dr. Gizem Köse, “Günde 30-60 dk yürüyüş yeterlidir. Önemli olan yapacağınız aktivitenin düzenli olarak haftanın 4 günü uygulanmasıdır. Günlük fiziksel aktivitenizi arttırmanız vücut sağlığınız için olumlu geri dönüş sağlayacaktır” dedi.
Bu önerilere kulak verin
Dr. Gizem Köse, obeziteyi önlemek için şu önerilerde bulundu:
“Göz önünde yiyecek bulundurmamak,
Mutfakta fazla zaman harcamamak, en kısa surede işi bitirip uzaklaşmak,
Yüksek enerjili ve yenilmemesi gereken besinleri evde bulundurmamak,
Serviste küçük boy kepçe kullanmak,
Yemek biter bitmez sofradan kalkmak,
Servis yaptıktan sonra servis kabını sofradan kaldırmak,
Lokmalar arasında çatal ve kaşığı elinden bırakmak,
Mümkün olduğunca iyi çiğneyerek yavaş yemek.”