Turner Sendromu Nedir?

Turner Sendromu Nedir?

İçerik Özeti
Turner sendromu, kadınlarda bir X kromozomunun eksikliği veya yapısal bozukluğu sonucu ortaya çıkan genetik bir durumdur. Kısa boy, ergenlikte gecikme, kısırlık, kalp ve böbrek anomalileri gibi belirtilerle seyredebilir. Tanı genellikle kromozom analiziyle konur ve bazen gebelik döneminde yapılan genetik testlerle saptanabilir. Turner sendromunun kesin bir tedavisi yoktur, ancak büyüme hormonu ve östrojen tedavileriyle fiziksel gelişim desteklenebilir. Düzenli kardiyolojik, endokrinolojik ve psikolojik takip, yaşam kalitesini artırmada büyük önem taşır. Erken tanı ve multidisipliner yaklaşımla Turner sendromlu bireyler eğitim, sosyal yaşam ve meslek alanlarında başarılı bir yaşam sürdürebilirler.

Turner sendromu, yalnızca kadınlarda görülen ve doğuştan gelen bir cinsiyet kromozomu anomalisidir. Bireyin iki cinsiyet kromozomundan birinin (X kromozomunun) tamamen ya da kısmen eksik olmasıyla ortaya çıkar. Normalde kadınlarda iki X kromozomu bulunurken, Turner sendromlu bireylerde bu kromozomlardan biri eksiktir (genellikle 45,X). Bu durum, doğrudan genetik yapıdaki farklılıklar nedeniyle ortaya çıkar ve doğum öncesinde ya da doğumdan sonra çeşitli yöntemlerle tespit edilebilir. Turner sendromu rastlantısal olarak oluşur ve çoğu durumda kalıtsal değildir.

İçindekiler

Turner sendromu tanısı genellikle kromozom analiziyle konur. Farklı bireylerde farklı klinik tablolarla seyredebilir ve bu nedenle bazı kişiler erken yaşta, bazıları ise ergenlik ya da yetişkinlik döneminde tanı alabilir. Erken tanı, uygun tıbbi destekle bireyin yaşam kalitesini artırmak açısından büyük önem taşır. Turner sendromlu bireyler, yaşamları boyunca çok yönlü tıbbi takip ve destek gerektirse de, eğitim, sosyal yaşam ve mesleki alanda başarılıbireyler olarak hayatlarını sürdürebilirler.

Turner Sendromu Neden Olur?

Turner sendromu, genetik bir kromozom anomalisi sonucu ortaya çıkar. Normalde kadın bireylerde iki adet X cinsiyet kromozomu bulunur (XX), ancak Turner sendromunda bu kromozomlardan biri tamamen eksik olabilir (monozomi 45,X) ya da yapısal olarak hasarlıdır ya da mozaik yapıdadır (örneğin 45,X/46,XX). Bu genetik farklılık, döllenme sırasında ya da erken embriyonik gelişim evresinde meydana gelen hücre bölünmesi hataları nedeniyle oluşur.

Bu kromozomal eksiklik, rastlantısal bir şekilde ortaya çıkar; yani genellikle kalıtsal değildir ve anne ya da babanın genetik yapısından kaynaklanmaz. Turner sendromunun neden olduğu genetik farklılıklar, vücuttaki birçok organ ve sistemin gelişimini etkileyebilir. Ancak kesin olarak hangi hücre bölünmesi hatasının, hangi klinik tabloya yol açacağı önceden tahmin edilemez. Bu nedenle Turner sendromu, tek bir neden-sonuç ilişkisiyle açıklanamayacak kadar karmaşık bir genetik durumdur.

Turner Sendromu Belirtileri Nelerdir?

Turner sendromunun belirtileri kişiden kişiye büyük farklılık gösterebilir; bazı bireylerde belirgin fiziksel bulgularla tanı konulurken, bazılarında bu belirtiler hafif olabilir ve tanı ancak ergenlik ya da yetişkinlikte konur. Belirtiler doğumdan itibaren fark edilebileceği gibi, gelişimsel süreçte de ortaya çıkabilir.

En yaygın görülen belirtiler şunlardır:

Kısa boy: Çocukluk döneminde büyüme hızında yavaşlık görülür ve ergenlikte boy uzaması sınırlı kalır.

Ergenlikte gecikme veya yokluk: Yumurtalık yetmezliği nedeniyle östrojen üretimi düşer; bu da meme gelişimi, adet görme gibi ergenlik belirtilerinin gecikmesine veya hiç başlamamasına neden olabilir.

Kısırlık: Yumurtalıklar yeterince gelişmediği için doğal yollarla gebelik genellikle mümkün değildir.

Boyunda deri kalınlaşması (web neck): Ense kısmında geniş, perdeli bir deri yapısı görülebilir.

Kalp ve damar sistemi anomalileri: Özellikle aort darlığı gibi doğumsal kalp hastalıkları sık görülür.

Tiroid hastalıkları: Hashimoto tiroiditi gibi otoimmün tiroid hastalıkları daha sık görülür.

Öğrenme güçlükleri: Zeka düzeyi genellikle normaldir, ancak özellikle matematik, yön bulma ve görsel-mekânsal becerilerde zorluk yaşanabilir.

El ve ayaklarda şişlik: Özellikle bebeklik döneminde, ellerde ve ayak bileklerinde ödem görülebilir.

Turner sendromunun seyri bireysel farklılıklar gösterebilir. Bu nedenle, tanı konduktan sonra kişiye özel bir takip ve tedavi planı oluşturulması önemlidir.

Turner Sendromu Türleri Nelerdir?

Turner sendromu tek tip bir genetik bozukluk gibi görünse de, aslında farklı genetik varyantlarla karşımıza çıkabilen bir sendromdur. Bu farklılıklar, bireyin klinik tablosunu ve tedavi sürecini etkileyebilir. Turner sendromunun türleri, temelde X kromozomundaki eksiklik veya anormalliğin yapısına göre sınıflandırılır. Aşağıda Turner sendromunun başlıca türleri detaylı şekilde açıklanmıştır:

1. Klasik Turner Sendromu (45,X Monozomi)

Bu tür, Turner sendromunun en yaygın ve en belirgin formudur. Hücrelerde sadece bir adet X kromozomu bulunur ve diğer X kromozomu tamamen yoktur. Bu durumda bireyin kromozom dizilimi 45,X şeklindedir. Yaklaşık olarak Turner sendromlu bireylerin %45-50’sinde bu form görülür.

Klasik Turner sendromunda belirtiler genellikle daha belirgindir. Kısa boy, yumurtalık disfonksiyonu, kalp ve böbrek anormallikleri gibi pek çok sistemik bulgu eşlik edebilir. Bu bireylerde genetik eksiklik tüm hücrelerde olduğu için, sendromun klinik etkileri daha yaygın ve net olarak gözlemlenir.

2. Mozaik Turner Sendromu (45,X/46,XX veya 45,X/46,XY vb.)

Mozaik Turner sendromunda bireyin vücudundaki bazı hücrelerde 45,X (eksik X kromozomu), bazı hücrelerde ise normal (46,XX) ya da başka bir anormal kromozom dizilimi bulunur. Bu formda, bireyde hem normal hem de anormal hücreler birlikte bulunur. Bu durum, döllenmeden sonra embriyonun erken evresinde hücre bölünmesinde bir hata meydana gelmesiyle oluşur.

Mozaik form, Turner sendromlu bireylerin yaklaşık %30-40’ında görülür. Klinik belirtiler genellikle klasik forma göre daha hafif seyreder. Örneğin, bazı bireylerde adet görme ya da meme gelişimi gibi ergenlik belirtileri kısmen gerçekleşebilir. Doğurganlık ihtimali nadiren de olsa mevcut olabilir. Ancak bu bireyler, Y kromozomu taşıyan hücrelere sahipse (örneğin 45,X/46,XY), ileride gonadoblastom adı verilen tümör riski nedeniyle özel izlem altında tutulmalıdır.

3. Yapısal X Kromozomu Anomalileri (Delesyon, İzokromozom, Halka Kromozom)

Bu türde X kromozomu tamamen kaybolmamış, ancak yapısal bozulmalar içermektedir. Aşağıdaki alt gruplar bu başlık altında incelenir:

a. İzokromozom Xq (46,X,i(Xq))

Bu türde X kromozomunun kısa kolu kaybolmuş, uzun kolu ise iki kez kopyalanmıştır. Yani bireyde iki uzun kol (Xq) bulunurken, kısa kol (Xp) eksiktir. Bu durum bazı genlerin çift doz, bazı genlerin ise eksik olmasına neden olur. İzokromozom taşıyan bireylerde yumurtalık yetmezliği ve ergenlikte gecikme gibi belirtiler sık görülür.

b. Halka Kromozom X (Ring Chromosome X)

X kromozomu uçlarından koparak halka şeklini almıştır. Kromozomun hangi bölgelerinin eksik olduğuna bağlı olarak farklı belirtiler ortaya çıkabilir. Bu türde de mozaik tabloya rastlanabilir.

c. Parsiyel delesyonlar (kısmi kayıplar)

X kromozomunun belirli bölgeleri kaybolmuş olabilir. Özellikle Xp11.2 bölgesinin kaybı, kısa boyla ilişkilidir. Bu tiplerde klinik belirtiler, hangi genetik bilginin kaybolduğuna göre değişir.

4. Y Kromozomu İçeren Turner Sendromu (45,X/46,XY veya Y materyali taşıyan diğer varyantlar)

Bazı Turner sendromlu bireylerde mozaik yapı içinde Y kromozomuna ait genetik materyal tespit edilebilir. Bu bireylerde dış görünüm kadınsıdır, ancak Y kromozomu taşıyan hücreler gonad (yumurtalık) tümörü olan gonadoblastom gelişme riskini artırır. Bu nedenle bu tür bireylerde koruyucu amaçla gonadların cerrahi olarak çıkarılması önerilir.

Turner sendromunun türü, bireyin karşılaşabileceği sağlık sorunlarını, tedavi seçeneklerini ve doğurganlık potansiyelini etkileyebilir. Bu nedenle tanı konulduktan sonra karyotip analizi gibi genetik testlerle bireyin hangi Turner varyantına sahip olduğunun belirlenmesi büyük önem taşır. Türüne göre uygun büyüme hormonu, östrojen tedavisi, kalp ve böbrek kontrolleri gibi destekleyici tedavi planları oluşturulur.

Sonuç olarak, Turner sendromu tek bir kalıba sığmayan, farklı genetik varyasyonlarla karşımıza çıkan kompleks bir sendromdur. Bu varyasyonlar bireyin fiziksel gelişiminden üreme sağlığına, psikososyal durumundan yaşam kalitesine kadar birçok alanı etkileyebilir. Bu nedenle bireysel farklılıkları gözeten, çok yönlü bir izlem ve tedavi süreci gerektirir.

Turner Sendromu Gebelikte Tanı Konulabilir mi?

Turner sendromu gebelik sırasında tanı konulabilen genetik bir hastalıktır. Günümüzde gelişen tıbbi teknolojiler sayesinde, anne karnındaki bebeğin kromozom

yapısı detaylı şekilde incelenebildiği için Turner sendromu prenatal (doğum öncesi) dönemde tespit edilebilmektedir. Tanı süreci hem invaziv (girişimsel) hem de non-invaziv (girişimsel olmayan) testlerle gerçekleştirilebilir. Aile öyküsü olmasa bile, rutin gebelik taramaları sırasında riskli bulgular saptandığında Turner sendromundan şüphelenilebilir ve tanıya yönelik ileri testler yapılabilir.

Non-invaziv Prenatal Test (NIPT) ile Tarama

Gebeliğin yaklaşık 10. haftasından itibaren uygulanabilen non-invaziv prenatal test (NIPT), anne kanında dolaşan fetal DNA parçacıklarını inceleyerek bebekte olası kromozom bozukluklarını tarar. NIPT, başta Down sendromu (Trizomi 21) olmak üzere cinsiyet kromozomlarındaki anomalileri de belirleyebilir. Bu kapsamda 45,X yani Turner sendromu riski de belirli bir doğruluk oranıyla tespit edilebilir.

Ancak NIPT bir tarama testidir; yani kesin tanı koymaz. Test sonucunda Turner sendromu riski yüksek çıkarsa, kesin tanı koymak için invaziv tanı yöntemlerine başvurulması gerekir.

İnvaziv Prenatal Tanı Yöntemleri

Turner sendromunun kesin tanısı, bebeğe ait hücrelerin genetik yapısının doğrudan incelendiği girişimsel testlerle konur. Bu testler şunlardır:

1. Koryon Villus Biyopsisi (CVS):

Gebeliğin 11–14. haftaları arasında yapılabilir. Plasentadan alınan küçük bir doku örneği ile bebeğin kromozom analizi yapılır. Turner sendromu gibi kromozom bozukluklarının tanısında yüksek doğruluk sağlar.

2. Amniyosentez:

Genellikle 15–20. gebelik haftaları arasında uygulanır. Amniyon sıvısından alınan örnekle bebeğin hücreleri incelenir. Turner sendromu tanısında altın standart yöntemlerden biridir.

3. Kordosentez (Perkütan Göbek Kordonu Kan Alımı):

haftadan sonra nadiren başvurulan bir yöntemdir. Bebeğin göbek kordonundan kan örneği alınarak genetik analiz yapılır. Turner sendromunun geç dönemde tanısı veya daha ayrıntılı inceleme gereken durumlarda kullanılabilir.

Ultrason Bulguları ile Şüphelenme

Gebelik takibinde yapılan ultrasonografi, bazı fiziksel anomalilerin fark edilmesini sağlayabilir. Turner sendromlu fetüslerde şu ultrason bulguları tanı açısından şüphe uyandırabilir:

  • Artmış ense kalınlığı (ense saydamlığı)
  • Lenfatik sıvı birikimi (higroma kolli)
  • Kalp anormallikleri (özellikle sol kalp gelişiminde bozukluklar)
  • Böbrek yapısal bozuklukları
  • Fetal büyüme geriliği
  • Yetersiz amniyon sıvısı (oligohidramniyos)
  • Bu tür bulgular görüldüğünde genetik danışmanlık önerilir ve tanıyı doğrulamak için girişimsel testlere yönlendirme yapılır.

Turner sendromunun gebelikte tanısının konulması, aileye önemli kararlar alma sürecinde zaman ve bilgi kazandırır. Erken tanı ile aile, doğacak bebeğin sağlık durumu, ihtiyaçları, tedavi ve takip planları hakkında bilgilendirilir. Aynı zamanda doğumun yapılacağı merkezin belirlenmesi, doğum sonrası bakımın organize edilmesi ve gerekli tıbbi desteklerin planlanması açısından da bu bilgi hayati önem taşır.

Bununla birlikte, bazı aileler tanı sonrasında gebeliği devam ettirme ya da sonlandırma konusunda etik ve duygusal açıdan zorlayıcı kararlarla karşı karşıya kalabilir. Bu nedenle tanı sonrası süreçte aileye genetik danışmanlık, psikolojik destek ve multidisipliner tıbbi yönlendirme sunulması büyük önem taşır.

Turner sendromu gebelikte tanı konulabilen genetik bir hastalıktır. Hem tarama hem de tanı testleri ile gebeliğin erken dönemlerinde saptanabilir. Non-invaziv prenatal testlerle başlayan tarama süreci, gerekirse CVS veya amniyosentez gibi kesin tanı yöntemleriyle desteklenir. Erken tanı sayesinde aileye, doğacak çocuk için en iyi sağlık koşullarının sağlanması, tıbbi planlamaların yapılması ve bilinçli kararlar alınması açısından önemli bir avantaj sunulur.

Turner Sendromlu Kişilerde Görülen Hastalıklar Nelerdir?

Turner sendromu yalnızca bir kromozom eksikliği değil, aynı zamanda çok sayıda organ ve sistem üzerinde etkili olabilen bir durumdur. Bu nedenle Turner sendromlu bireylerde yaşam boyunca çeşitli sağlık sorunları görülebilir. Hastalıkların tipi ve şiddeti kişiden kişiye değişse de, düzenli sağlık kontrolleri ile erken tanı ve tedavi mümkün olabilir. Aşağıda Turner sendromlu bireylerde sık karşılaşılan hastalıklar sistematik olarak açıklanmıştır:

1. Kardiyovasküler Hastalıklar

Turner sendromlu bireylerin yaklaşık %30-50’sinde kalp ve damar sistemiyle ilgili anomalilere rastlanır. En sık görülenler şunlardır:

Biküspid aort kapağı (normalde üç yaprakçıklı olan aort kapağının iki yaprakçıklı olması)

Aort diseksiyonu riski (aort damarında yırtılma) – özellikle hipertansiyon varsa daha ciddi hale gelebilir.

Hipertansiyon (yüksek tansiyon) – erken yaşlarda bile görülebilir ve yaşam boyu takip gerektirir.

Bu kalp rahatsızlıkları ciddi sonuçlar doğurabileceği için erken tanı ve düzenli kardiyolojik kontroller çok önemlidir.

2. Endokrinolojik Sorunlar

Turner sendromu doğrudan hormonal sistem üzerinde etkilidir:

Yumurtalık yetmezliği (gonadal disgenezi): Kadınlık hormonlarının üretimi azalır; bu durum ergenlik gelişimini ve doğurganlığı etkiler.

Büyüme hormonu eksikliği: Kısa boyun temel nedenlerinden biridir ve tedavi edilebilir.

Hipotiroidi: Özellikle Hashimoto tiroiditi gibi otoimmün tiroid hastalıkları yaygındır. Bu durum halsizlik, kilo alma ve ruh hali değişiklikleri gibi belirtilerle kendini gösterebilir.

İnsülin direnci ve tip 2 diyabet: Özellikle erişkinlikte metabolik sendrom riski artar.

3. Böbrek Hastalıkları

Turner sendromlu bireylerin yaklaşık %30’unda böbrek yapısal bozuklukları bulunur. En sık görülen durumlar:

  • Atnalı böbrek (iki böbreğin alt uçlarının birleşik olması)
  • Tek taraflı böbrek yokluğu
  • İdrar yollarında darlık ya da reflü

Bu durumlar böbrek fonksiyonlarını etkileyebilir ve enfeksiyonlara yatkınlık oluşturabilir. Rutin böbrek ultrasonu ile erken tanı mümkündür.

4. İşitme Sorunları

Turner sendromlu bireylerde hem iletim tipi hem de sensörinöral işitme kaybı görülebilir:

  • Orta kulak enfeksiyonlarına yatkınlık çocukluk döneminde yaygındır.
  • İleri yaşlarda işitme kaybı, özellikle iç kulakla ilgili (sensörinöral) nedenlerle ortaya çıkabilir.
  • Düzenli odyolojik değerlendirme önemlidir.

5. Göz Problemleri

Gözle ilgili bazı yapısal ve fonksiyonel bozukluklar görülebilir:

  • Göz kapağı düşüklüğü (ptozis),
  • Strabismus (şaşılık),
  • Astigmatizma ve miyopi gibi kırma kusurları,
  • Renk körlüğü nadir de olsa bildirilen bulgulardandır.

6. Kas-İskelet Sistemi Problemleri

  • Skolyoz (omurga eğriliği)
  • Kemik erimesi (osteoporoz): Östrojen eksikliği nedeniyle erken yaşta kemik yoğunluğu azalabilir.
  • Kısa boyun ve düşük saç çizgisi gibi iskeletsel özellikler belirgin olabilir.

7. Sindirim Sistemi ve Karaciğer Problemleri

Bazı Turner sendromlu bireylerde safra kesesi taşları ve karaciğer enzim yüksekliği gibi sorunlara rastlanabilir. Karaciğer hastalıkları genellikle hafif seyretse de, düzenli takip önerilir.

8. Psikolojik ve Nörolojik Sorunlar

  • Dikkat eksikliği ve öğrenme güçlüğü (özellikle matematiksel becerilerde)
  • Sosyal iletişimde zorluklar – duygusal zeka genellikle iyidir ancak bazı bireylerde sosyal beceri eksikliği görülebilir.
  • Anksiyete ve depresyon gibi duygudurum bozukluklarına yatkınlık

9. Otoimmün Hastalıklar

Turner sendromlu bireylerde bağışıklık sistemiyle ilgili hastalıklara yatkınlık artabilir:

Haşimato tiroiditi, çölyak hastalığı, inflamatuvar bağırsak hastalıkları (nadir).

Turner sendromu, sadece genetik bir farklılık değil, çok yönlü tıbbi izlem gerektiren bir durumdur. Kardiyolojik, endokrinolojik, nefrolojik, psikolojik ve diğer birçok alanda sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle Turner sendromlu bireylerin yaşam boyu multidisipliner bir yaklaşımla izlenmeleri; erken tanı, düzenli takip ve zamanında tedavi ile sağlıklı bir yaşam sürmeleri mümkündür.

Turner Sendromu (TS) Nasıl Teşhis Edilir?

Turner sendromu (TS), genetik bir hastalık olduğu için teşhis süreci genellikle fiziksel bulgulara dayanarak başlar, ancak kesin tanı yalnızca genetik testlerle konur. Tanı doğumdan önce (prenatal), doğumda ya da yaşamın ilerleyen dönemlerinde konabilir. Tanı ya fiziksel belirtilerle şüphelenilerek ya da rutin taramalarda kromozom anomalisi tespit edilerek başlatılır. Teşhis süreci birkaç aşamada ilerler:

1. Fiziksel Muayene ve Klinik Bulgular

Yeni doğan bebekte ya da çocukluk/ergenlik dönemindeki bireyde bazı belirgin özellikler varsa Turner sendromundan şüphelenilir. Özellikle şu durumlar doktorları genetik değerlendirmeye yönlendirir:

  • · Doğumda el ve ayaklarda şişlik
  • · Kısa boy (büyüme eğrisinin altında kalma)
  • · Ergenlikte meme gelişimi veya adet görme gecikmesi
  • · Boyun derisinde kalınlık (web neck), düşük saç çizgisi
  • · Kalp veya böbrek anomalileri

Bu belirtiler tespit edildiğinde, genetik testler istenerek tanı doğrulanır.

2. Karyotip Analizi (Kromozom Analizi) – Kesin Tanı

Turner sendromunun teşhisinde altın standart yöntem karyotip analizidir. Bu test, kan veya amniyon sıvısı gibi hücre örneklerinden elde edilen kromozomların mikroskop altında incelenmesiyle yapılır.

45,X: En klasik ve yaygın formdur (monozomi X).

Mozaik formlar (örneğin 45,X/46,XX): Bireyin bazı hücrelerinde eksik X kromozomu, bazılarında normal yapı bulunur.

Yapısal bozukluklar: X kromozomunda delesyon, halka kromozom veya izokromozom gibi anomaliler karyotip ile tespit edilebilir.

Bu test Turner sendromunun türünü belirleyerek bireye özel takip ve tedavi planı oluşturulmasına yardımcı olur.

3. Prenatal (Doğum Öncesi) Tanı

Turner sendromu gebelik sırasında da tespit edilebilir. Bu, özellikle ultrason bulgularında anomali görüldüğünde ya da ileri yaş gebeliklerde önerilir.

Non-invaziv Prenatal Test (NIPT): Anne kanından fetal DNA analiz edilerek risk değerlendirmesi yapılır.

Amniyosentez ve Koryon Villus Biyopsisi (CVS): Gebeliğin belirli haftalarında uygulanarak bebeğin kromozom yapısı doğrudan analiz edilir.

4. Yardımcı Testler ve Tarama Araçları

Karyotip analiziyle tanı konduktan sonra, Turner sendromuna eşlik edebilecek sistemik sorunların değerlendirilmesi için şu testler yapılabilir:

Ekokardiyografi: Kalp yapısal anomalilerini değerlendirmek için

Renal ultrasonografi: Böbrek anomalilerini tespit etmek için

Hormon testleri: Östrojen, FSH, LH gibi hormon düzeylerine bakılarak yumurtalık fonksiyonu değerlendirilir

Tiroid fonksiyon testleri: Tiroid bezinin sağlığı açısından önemlidir

İşitme ve görme testleri: Göz ve kulakla ilgili sorunlar erken dönemde saptanabilir

Turner sendromu genetik temelli bir hastalık olduğundan tanı süreci klinik gözlemlerle başlasa da, karyotip analizi gibi genetik testlerle kesinleştirilir. Erken tanı, bireyin fiziksel, hormonal ve psikolojik sağlığının izlenmesi ve uygun müdahalelerle desteklenmesi açısından kritik öneme sahiptir. Bu nedenle Turner sendromu şüphesi taşıyan her birey mutlaka genetik uzmanlık alanında değerlendirilmelidir.

Turner Sendromu Nasıl Tedavi Edilir?

Turner sendromu, kromozom eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkan genetik bir durumdur ve bu nedenle tamamen iyileştirilebilen bir hastalık değildir. Ancak erken tanı ve doğru tedaviyle Turner sendromlu bireylerin yaşam kalitesi önemli ölçüde artırılabilir. Tedavi yaklaşımı kişiye özel planlanır ve genellikle büyüme, ergenlik, doğurganlık, kalp-damar sağlığı, hormon dengesi ve psikososyal destek gibi birçok alanı kapsar. İşte Turner sendromunun tedavisinde kullanılan temel yaklaşımlar:

1. Büyüme Hormonu Tedavisi

Turner sendromlu bireylerin büyük çoğunluğunda büyüme geriliği (kısa boy) görülür. Bu nedenle çocukluk döneminde büyüme hormonu tedavisi uygulanır.

Genellikle 4–6 yaş arasında, büyüme eğrisinde yavaşlama fark edildiğinde başlanır. Günlük olarak cilt altına enjekte edilen rekombinant insan büyüme hormonu (rGH) ile yapılır.

Amaç: Boy uzamasını teşvik ederek bireyin erişkin boyunun normale yaklaşmasını sağlamak. Büyüme hormonu tedavisinin başarı oranı yüksektir, ancak düzenli takip ve doz ayarlamaları gerektirir.

2. Östrojen ve Progesteron Replasman Tedavisi (Hormon Tedavisi)

Turner sendromlu bireylerde yumurtalıkların normal gelişmemesi sonucu östrojen üretimi düşüktür. Bu da ergenlik gelişimini ve adet döngüsünü engeller.

Yaklaşık 11–13 yaşlarında, doğal ergenlik sürecinin başlaması gereken dönemde başlanmaktadır. Düşük dozda östrojenle başlanır, zamanla doz artırılır ve ardından progesteron tedavisi eklenir.

Meme gelişimi, rahim büyümesi ve adet görmenin sağlanması; aynı zamanda kemik sağlığının korunması amaçlanır. Bu hormon tedavisi genellikle menopoz yaşına kadar devam eder.

3. Doğurganlık ve Yardımcı Üreme Yöntemleri

Turner sendromunda yumurtalık yetmezliği nedeniyle doğal yolla gebelik çok nadirdir. Ancak çocuk sahibi olmak isteyen bireyler için farklı seçenekler mevcuttur:

Yumurta donasyonu: Başka bir kadından alınan yumurta ile tüp bebek tedavisi

Taşıyıcı annelik: Kalp hastalığı veya başka sağlık sorunları olan bireylerde önerilebilir

Embriyo dondurma: Mozaik Turner sendromu olan ve az da olsa yumurtalık rezervi olan bireylerde erken yaşta uygulanabilir

Gebelik planlayan Turner sendromlu bireylerde kalp ve damar sağlığı mutlaka ayrıntılı olarak değerlendirilmelidir. Aort anevrizması riski nedeniyle yüksek riskli gebelik grubundadırlar.

4. Kalp ve Damar Hastalıklarının Takibi

Turner sendromlu bireylerde doğuştan gelen kalp anomalileri ve hipertansiyon yaygındır. Bu nedenle:

Ekokardiyografi ve MRG gibi görüntüleme yöntemleriyle kalbin düzenli takibi yapılmalıdır. Kan basıncı düzenli ölçülmelidir. Hipertansiyon gelişimi erken yaşta olabilir. Aort anevrizması riski taşıyan bireylerde cerrahi müdahale gerekebilir.

5. Tiroid ve Metabolizma Yönetimi

Turner sendromlu bireylerde özellikle otoimmün tiroid hastalıkları (Hashimoto tiroiditi) sık görülür. Tiroid fonksiyon testleri düzenli yapılmalıdır. Hipotiroidi varsa levotiroksin ile tedavi edilir. İnsülin direnci, tip 2 diyabet ve kolesterol yüksekliği açısından metabolik sendrom riski taşırlar. Bu nedenle sağlıklı beslenme, egzersiz ve kilo kontrolü önemlidir.

6. Psikolojik ve Akademik Destek

Zeka düzeyi genellikle normal olsa da, bazı bireylerde öğrenme güçlüğü (özellikle matematik ve görsel-mekânsal becerilerde) olabilir. Ayrıca sosyal kaygı, özgüven eksikliği ve depresyon riski de artabilir.

Öğrenme desteği: Eğitim hayatında özel eğitim ve danışmanlık gerekebilir.

Psikolojik destek: Bireysel terapi, aile desteği ve gerekirse psikiyatri desteği faydalıdır.

7. Diğer Tıbbi Takipler

İşitme testleri: Orta ve iç kulak sorunları için periyodik odyolojik değerlendirme

Görme kontrolleri: Gözlük ihtiyacı ya da şaşılık gibi durumların takibi

Böbrek ultrasonu: Yapısal anomali varlığını değerlendirmek için

Kemik yoğunluğu ölçümü: Osteoporoz riski için özellikle ergenlik sonrasında yapılmalıdır.

Turner sendromunun tedavisi multidisipliner bir yaklaşımla yürütülmelidir. Endokrinoloji, kardiyoloji, nefroloji, jinekoloji, psikiyatri, genetik ve çocuk gelişimi gibi birçok alan birlikte çalışmalıdır. Erken tanı ve düzenli takip ile Turner sendromlu bireyler sağlıklı, üretken ve mutlu bir yaşam sürebilir. Tedavi süreci uzun soluklu olsa da, bilinçli ve planlı bir yaklaşımla yaşam kalitesi yüksek bireyler yetiştirilebilir.

OluşturanNP İstanbul Hastanesi Yayın Kurulu
Güncellenme Tarihi
Oluşturulma Tarihi
Paylaş
Sizi Arayalım
Phone