MS (Multiple Skleroz) Nedir?
MS (Multiple Skleroz) nedir, Bağışıklık ya da bedenimizin savunma sisteminin sinir sistemini (beyin, omurilik) zedelemesi ve onu yabancı kabul ederek saldırması ile ortaya çıkan bir hastalıktır.
Normalde sinir sitemimiz, bağışıklık sisteminden uzakta, adeta saklı bir ortamdadır. Ancak, sebebini tam olarak anlayamadığımız nedenlerle, baştan ve kontrolden çıkan bağışıklık sistemimiz, kendi sinir sistemine saldırmakta ve hasarlar oluşturmaktadır. Hasarların yerleşimine göre şikâyet ve bulgular da değişken olmaktadır. MS bağışıklık sistemi hastalığı olduğundan, MS tanılı kişilerde, diğer bağışıklık sistemi hastalıkları da sık izlenebilir.
Tablo. MS ile birlikteliği sık olan diğer hastalıklar
- Tiroit/guatr
- SLE
- M. Gravis
- D. Mellitus/Şeker hastalığı
- Ankilozan spondilit
- Enflematuar barsak hastalığı
- Skleroderma
- Behçet hastalığı
MS Belirtileri Nelerdir?
1. Hastalığın en sık başlangıç belirtisi duyusal-hisle ilgili şikâyetlerdir. Genellikle, elimi ayağımı hissetmiyorum değil de uyuşma-karıncalanma-keçelenme tarzında olur. Duyusal belirtiler, anlık izlenen belirtiler olarak hastaların %50-70’inde ortaya çıkar.
Duyusal belirtiler:
- Uyuşma
- Karıncalanma
- İğnelenme
- His azalması
- Gerilme
- Uyuşturulmuşluk hissi
- Kum üzerinde yürüme hissi
- Kaşınma
- Yanma
- Elektriklenme
- Yüze ani vuran elektrik çarpması
- Boyundan sırta ve ayaklara ani elektrik çarpması şeklinde olabilir.
2. Duyusal şikâyetlerin ardından en sık, güç (motor) kayıpları ile kendini gösterir. Kuvvet ya da güç sorunları ile ilgili belirtiler, başlangıçta hastaların %32-40’ında görülmesine karşın, yıllar içerisinde %60 hasta değişik ağırlıklarda güç kayıplarına maruz kalır. Bu doğrudan bir uzuvda kuvvet kaybı şeklinde olabileceği gibi, “ağırlaşma”, “sertleşme”, “direnç gösterme” veya “ağrı” şeklinde de olabilir. Bu tür belirtiler sıklıkla bacaklarda başlar.
3. Üçüncü sırada ise, görme kayıpları ya da bozuklukları ile (optik nörit = görme siniri iltihabı) kendini ortaya koyar. Bu hastaların %15-20’ünde başlangıç belirtisidir. Genelde tek taraflı görmede zayıflama şeklinde başlar. Bulanık görmeye, ışık rahatsızlığı ve göz hareketleri ile olan göz ağrısı eşlik eder. Bu duruma renk görme kaybı da sıklıkla eklenir. Siyah-beyaz görme oluşabilir. Görme sinirinin etkilenmesi, göz küresinin hemen arkasındaki görme siniri başlangıcı iltihabı şeklinde (papillitis) olabileceği gibi, sinirin gözden çıktıktan sonra daha uzak kısımlarını da etkileyebilir (retrobulber nöritis). Bu etkilenmelere rağmen körlük nadirdir.
Görme siniri, tek başına başlangıçta görülen bir belirti olabileceği gibi geç dönemlerde MS tanısı olan kişiler de etkilenebilir. İlk olarak görme siniri etkilendiğinde ya da hastalık belirtisini ilk görme siniri etkilenmesi ile gösterdiğinde, bazı durumlarda MS gelişimi riski yükselir. Bu riskler; 20-40 yaş arası ve kadınlarda ortaya çıkması, omur ilik sıvısında oligoklonal bant denen testin pozitif sonuç vermesi, tekrarlayıcı olması ve eMaR görüntülemede beyinde plakların izlenmesidir ve MS gelişim riskini %36 artırmaktadır. Buna karşın, normal beyin MR ve oligoklonal bant testinin negatif çıkması durumunda ise bu risk %6’nın altındadır.
Özellikle genç bir kişide akla MS getirebilecek belirtiler şöyle sıralanabilir:
- Tek taraflı görme kaybı
- Tam olmayan omurilik zedelenmesi
- Yüz bölgesinde ani ve şiddetli elektrik çarpması hissi / ağrısı
- Nedeni belirsiz aşırı yorgunluk
- Sıcağa duyarlı, sıcakta artan nörolojik şikayetler
MS Atağı Nedir?
MS ortaya çıkış şikâyetlerinin ayrı zamanlarda, önceden tahmin edilemeyen şekilde ortaya çıkmasına atak denir. Klinik bulgulardan bir ya da bir kaçının en az 24 saat süreyle ortaya çıkması ve bunların arasında en az 1 ay süreyle devam etmesidir. Saat, gün, hafta ve aylarca ataklar sürebilir. Genellikle ardından düzelme dönemi ortaya çıkar. Hastaya ve hastalığın tipine göre ataklar değişmekle birlikte, atakların ne zaman ve ne sıklıkla ortaya çıkacağı önceden kesinlikle tahmin edilemez.
Geçici/Ani Belirtiler
Genelde atak olarak adlandırılmayan, kısa süreli, ani ortaya çıkan ve kaybolan, benzer şekillerde tekrarlayan belirtilerdir. 30 saniye ile 2 dakika arasında sürerler.
- Yüze vuran ani ağrı
- Kaslarda ani kasılmalar
- Ani konuşma bozukluğu
- Ani kaşınma atağı
- Tek yüzde kasılma
- Kas tonusunun azalması
- Ani ifade ve konuşma bozukluğu
- El-ayakta ani kasılmalar
MS Ataklarını Ne Tetikler?
1) Viral enfeksiyonlar
2) Hem fiziksel hem de psikolojik stres MS’de kötüleşmelere neden olabilir. Ancak, yüksek stres altında MS atakları azalabilir. Körfez savaşı sırasında, sürekli SCUD füzesi tehlikesi altında olan İsrail’de alevlenme ve ataklar, bu dönemde belirgin azalmıştır.
3) Cerrahi ya da anestezi
4) Beden ısısı artışı. Doğrudan atak yapmasa da geçici (yalancı) kötüleşmeler yapabilir. Sıcak banyo esnasında bedendeki uyuşma-karıncalanma ve güçsüzlükler ya da görme bulanıklığında artma olabilir.
5) Trafik kazaları: Atak yaptığını gösteren kanıtlar çok güçlü değildir.
6) Gebelik esnasında atak sayısı azalmasına karşın, doğum sonrasında atak riski, hormonsal değişimler, stres, yeni doğan bakımının yorucu olması nedeni ile artabilir. Ancak gebelikle ilişkili ataklar olsa bile, bunlar uzun vadeli olumsuz birikim yaratmazlar. Bazı verilere göre, gebelik olumlu ilerlemeye dahi neden olabilir.
MS Başlangıç Yaşı Kaçtır?
Pek çok çalışmada MS’in başlangıç yaşı 29-32’dir. Kadınlarda, en sık ortaya çıktığı yaş erkeklere göre 5 yıl daha erkendir. Birincil ilerleyen tipte ise başlangıç yaşı 35-39 yaş ile biraz daha ileridir. Hastaların %5’inde ise başlangıç yaşı 8 yaşın altında ve 70 yaş üzerindedir.
MS – Enfeksiyon İlişkisi Nedir?
Bir çok virüs enfeksiyonunun MS’e neden olduğu öne sürülmesine karşın, doğrudan bir enfeksiyon ardından ortaya çıkar diye bir kesinlik yoktur. Uzun yıllardır bu tartışma var ve devam da edecek görünmektedir. Enfeksiyon taramalar, otopsi sonuçlar ve diğer araştırmalar birbiri ile çelişkisi sonuçlar vermektedir. Virüslerin bağışıklık sistemini baştan çıkarıp, yanlış hedefe saldırıya neden oldukları kabul edilir. Virüsler içerisinde, kuduz, uçuk virüsü olan herpes simpleks, Epstein Barr virüsü sayılabilir. Son zamanlarda, insan herpes virüs-6, Epstein Barr virüsü ve Chlamidya pnömonia MS’e neden olabilecek olası tetikleyiciler olarak ilgi çeker olmuştur. Ancak, MS ile ilgili mikrop enfeksiyonu etkisi konusunda son söz henüz söylenmemiştir.
MS Genetik Geçişli Bir Hastalık Mıdır?
Tek yumurta ikizlerinde belirgin olarak yüksek oranda MS ortaya çıkması genetik etkinin en açık kanıtıdır. Tek (aynı) yumurta ikizlerinin 100’ünün 24 eş ikizde MS ortaya çıkarken, farklı yumurtalardan doğan ikizlerin ise %2,4’ünde MS tespit edilmiştir. Bu şu anlama gelir, tek yumurta ikizlerinde MS, 10 kat daha yüksek sıklıkta ortaya çıkar. Hiçbir yakınması olmayan ikiz kardeşlerde yapılan beyin görüntülemelerinde (eMaR) ya da diğer inceleme yöntemlerinde, MS’de ortaya çıkabilecek bozukluklar tespit edilebilir. Genel olarak bakıldığında, MS hastalarının birinci derece akrabalarının birinde MS tespit edilmesi ya da ortaya çıkma olasılığı %20’dir. Ancak, MS sadece genetik bir hastalık değildir. Genetik etki ve çevresel nedenlerin etkileşimi ile ortaya çıkar.
MS Tanısı Nasıl Konur?
Tanı, birçok hastalıkta olduğu gibi nörolojik öykü, muayene bulguları ve tetkikler sonucunda konulur. Kesin tanı için geçmişte değişik tanısal ölçütler geliştirilmiştir ve bu ölçütler kısmen zaman içerisinde elde edilen yeni bilgiler ile değiştirilmektedir. Yeni tanı ölçütleri 2005 yılında tekrar düzenlenmiştir. Bu ölçütlere göre kesin MS, muhtemel MS tanısı konur ya da tanı dışlanır. Ortak fikir belirti ve bulguların zaman ve alan açısından yayılımını esas alır. Hastalığın başlangıç aşamalarında tanı ölçütlerini karşılamayan hastalar kafa karıştırıcı olmuştur. Bazı durumlarda klinik belirtileri olan bir atak olur ama eMaR görüntülemede yaygın plaklar tespit edilir. Bu durum doğrudan MS adını almasa da klinik izole hastalık tablosu olarak adlandırılır.
Genellikle sık yapılan bir yanlış, eMaR görüntülemede bazen rastlantısal tespit edilen parlak alanların gereğinden fazla MS’e eşdeğer kabul edilmesidir. Klinik belirtilerin de MS ile uyumlu olması gerekir. Bu görüntüler sık baş ağrısı yaşayanlarda (migrende), ileri yaşlarda, damar cidarını etkileyen bazı hastalıklarda (Sjögren sendromu, sarkoidoz, sistemik lupus eritromatozus, poliarteritis nodoza, Behçet hastalığı) sıklıkla izlenir.
MS tanısı konduktan sonra KIRMIZI BAYRAK ya da IŞIK durumu varsa tanıyı tekrar gözden geçirmek gerekir. Bu durumda MS dışında diğer hastalıklar da araştırılmalıdır: 1. ailede nörolojik hastalık varsa, 2. beyinde değil de sınırlı olarak omurilik alt kısımlarında plak görüntüsü varsa, 3. eşlik eden devamlı sırt ağrısı varsa, 4. sadece belli bölge ile ilişkili bulgular varsa, 5.hastalığın 60 yaş üzerinde ya da 15 yaş altında başlaması ve 6. ilerleyici hastalık olması. Bunlar varsa MS tanısı kabul edilmeden diğer hastalıklar da aranmalıdır.
MS’in Nedeni Nedir?
Bugünkü bilgilerimize göre MS’a kesin neden olabilecek bir sebep ortaya konulamamıştır. Yapılan değişik araştırmalarda, hastalığa neden olabilecek çok çeşitli nedenler (daha önce geçirilmiş virüs enfeksiyonları, çevreden kaynaklanan bazı zehirli maddeler, beslenme alışkanlıkları, coğrafi faktörler, vücudun savunma sisteminde bozukluk…) ileriye sürülmüşse de hiç birisi kesin neden olarak ortaya konulamamıştır. Bugün kabul edilen, hastalığa temelde genetik/ailevi bir eğilimin olduğu, çevre koşullarının ve diğer nedenlerin bu genetik üzerine eklenmesi ile hastalığın kendini gösterdiği şeklindedir.
MS Nasıl Tedavi Edilir?
MS hastalığı; atak tedavisi, koruyucu tedaviler, sorunlara özgü tedaviler ve tamamlayıcı tedavi olarak özetlenebilir.
Atak tedavisi; ilaç tedavisidir.
Koruyucu tedavi; Belli tipte MS tanısı almış hastaların, ataklarının sıklığını, şiddetini ya da atak olduğunda bıraktığı hasarları/sekelleri/izleri azaltmak için kullanılan tedavilerdir.
Sorunlara özgü tedaviler; MS hastalığının başlangıcında ya da seyrinde değişik, herhangi bir hastalık olmadan da görülebilecek ya da MS'in doğrudan sonucu olan sorunlara yönelik tedaviler vardır. Bunlar arasında, depresyon, yorgunluk, unutkanlık, uykusuzluk, kas sertleşmesi, idrar sorunları, cinsel problemlerle ve diğer ortaya çıkan her sorunun kendine ait tedavisini içerir.
Tamamlayıcı tedaviler; Bu tedavi diyet, bitkisel tedaviler, günlük yaşam düzeninde değişiklikler, egzersizler (yoga, gevşeme egzersizleri) olarak belirtilebilir.