Koronavirüs Psikolojisi

Koronavirüs Psikolojisi

Aşağıdaki başlıklara tıklayarak, Koronavirüs Psikolojisi alanındaki ilgili içeriklere kolayca ulaşabilirsiniz.

Korona Virüsü ile Birlikte Takıntılarım Çok Arttı, Ne Yapmalıyım?

Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın Covit 19 virüsüyle ilgili danışanlarımızdan gelen bu soruya şu şekilde yanıt verdi:  “Öncelikli olarak Korona virüse dair kaygı, endişe normal. Bunu kabul etmeliyiz. Bir miktar endişe bir miktar kaygı olabilir. Kişinin hayatta kalması için gerekli olan kaygı ve endişedir aslında. Bundan sonrasında şuna dikkat etmemiz gerekiyor. Bu kaygı ve endişe bizim hayatımızı ciddi anlamda etkisi altına alıyor mu yani kaygı ve endişeden dolayı günlük yaptığımız aktivitelerimizi belli kontroller dâhilinde yapamıyor muyuz? Uykularımız bozuldu mu? İştahımız değişti mi? Sürekli olarak bu fikir aklımızda dönüp duruyor mu? Buna dikkat etmek çok önemli. Eğer bu durumdaysak Korona virüs ya da bu enfeksiyon hastalığı bizi ciddi anlamda etkiliyor demektir. Bu noktada ne yapmak lazım? Bu bilgileri, haberleri mutlaka güvenilir kaynaklardan almak lazım. Sürekli whatsapp guruplarından konuşmak, sürekli olarak arkadaşlarımızla bu konu hakkında sohbet etmek, iletişim halinde kalmak bizim anksiyetemizi tetikleyecek, tedirginliğimizi de artıracak bir durumdur aslında. Güvenli kaynakları takip ettikten sonra, haberleri bir kenara bırakmak o anda işimiz neyse ona odaklanmak çok daha doğru ve iyi olacaktır. Bu noktada tabi ki doktorların, Sağlık Bakanlığının bahsettiği önlemlerin tek tek madde madde farkında olmak ve bilinçli olmak da çok önemli olacaktır. Yine de kaygımızla baş edemiyorsak ve bu sizi ciddi anlamda etkiliyorsa, uykularımız bozulduysa, iştahımız bozulduysa, hiçbir işlevimizi yerine getiremiyorsak mutlaka bir sağlık merkezinden ve bir psikiyatrist, bir psikologdan destek almamız gerekmektedir. “

Korona Korkusundan Kendimi Nasıl Sakinleştireceğimi Bilmiyorum.

Uzman Klinik Psikolog Ahmet YILMAZ, Covit 19 virüsüyle ilgili danışanlarımızdan gelen bu soruya şu şekilde yanıt verdi: “Son dönemlerde çok yoğun bir şekilde kaygı, endişe sahibi olabilirsiniz. Ancak burada bilim insanlarının bize önermiş olduğu, Sağlık Bakanlığının önermiş olduğu uygulamaları yerine getirmek, tedbirleri almak, maksimum derecede kuralları uygulamak bizim için önceliklidir. Bundan sonraki süreçte yapacağımız şeyler; çocuklarımıza, ailemize bu tedbirleri uygulamayı teşvik etmek ve kendimizi mümkün olduğunca kalabalık yerlerden sakınmaktır. Bunları yapmanıza rağmen hala kaygı ve endişeli hissediyorsanız, buna rağmen hala eğer içinizde bir sıkıntı varsa bu biraz sizin kişisel kaygınız ile ilgili olabilir. Bazı insanlarda bu tür olaylarda felaketleştirme dediğimiz ya da en kötüsünü düşünme dediğimiz bir düşünme yapısı olabiliyor ve kişiler bu şekilde olaylarla karşılaştıklarında ya da buna benzer kaygı durumları ile karşılaştıklarında zihinlerinde bunu en felaket şekilde kurgulamaya başlıyorlar ve bu senaryoya göre yoğun bir kaygı, endişe hissediyorlar. Bu şekilde kaygılı davranmak aslında evdeki diğer bireyleri de etkilemeye başlıyor. Çocuklarımız, diğer sevdiklerimiz de bizim o kaygımızla olumsuz yönde etkilenmeye başlıyor. Yapacağımız şey; bunun bir salgın olduğunu kabul etmek. Ruhsal sağlığımızı korumak için; Dünya Sağlık Örgütünün açıkladığı gibi virüsün herkese bulaşmadığı, bulaştığı zaman da yakalanan kişilerin ölüm oranlarının düşük olduğunu, tedavi edilebilen hasta sayısının yüksek olduğunu düşünmek ve buna göre hareket etmek.”

Hapşıran Herkesten Korona Şüphesi Duymalı Mıyım?

Uzman Klinik Psikolog Ömer BAYAR, Covit 19 virüsüyle ilgili danışanlarımızdan gelen bu soruya şu şekilde yanıt verdi: “İnsanlar son zamanlarda nerdeyse çevrelerindeki herkesten şüphelenmeye başladıklarını özellikle hapşıran, öksüren birini gördüklerinde bundan hemen kaygılandıklarını söylüyorlar. Aslında korkunun kaynağı kendilerine her an birisinden sanki Korona virüsü bulaşacakmış gibi hissetmeleri. Özellikle şunu vurgulamak gerekir. Hayatta bizi kaygılandıran birçok durum var. Günlük hayatımızda kaygılanabildiğimiz endişe duyduğumuz birçok şey yaşıyoruz ve aslında kaygının bu noktada da işlevi büyük. Kaygı bizi hayata hazırlar ve tedbir almamıza yardımcı olur. Bu noktada kaygılanmak kötü bir şey değil aslında. İyi bir şey. Ancak bazı zamanlarda kaygıyı özellikle kontrol edemediğimizde ve yaşadığımız olayları zihnimizde bir felaket senaryosuna çevirdiğimizde kaygı bir paniğe dönüşmeye başlıyor ve hayattaki her şey bize ciddi anlamda bir panik etkisi yaratmaya başlıyor. Korona virüste aslında gündemimize biraz hızlıca girdi ve hayatlarda bir panik etkisi yaratmaya başladı. Şimdi bizi kaygılandıran şeyler neler? Tabi ki hayatımızda yaşadığımız riskler. Maddi riskler, manevi riskler, günlük hayatta karşılaşabileceğimiz sorunlara birçok örnek verilebilir, bizi kaygılandırıyor. Ancak şunu unutmamamız lazım: Hayatın doğasında zaten riskler her zaman var. Yani şu an içerisinde bulunduğumuz bu bina depremle beraber, birden çökebilir ve altında kalabiliriz. Bu bir risk. Ya da bugün yolda giderken bir araba kazasına karışabiliriz. Bir çatışma altında bir kavga arasında kendimizi bulabiliriz. Geceleyin evimize bir hırsız girebilir. Bunlar her gün aldığımız riskler. Ama biz ne yapıyoruz? Bu riskleri makul seviyede kabul ederek hayatı yaşamaya devam ediyoruz. Örneğin ya bugün bana araba çarpar diye kendimizi eve hapsetmiyoruz. Çünkü o halde o noktada hayatı yaşayamıyoruz. Şimdi Korona virüse de biraz bu gözle bakmak lazım. Virüs ülkemizde de var. Farklı vaka sayıları günden güne medyada yansıtılıyor. Bize de bulaşabilir mi? Bulaşabilir. Kimden bulaşacağını, ne zaman, nasıl bulaşacağını çok kestiremeyebiliriz. Bu riskin farkındayız ve bu riski kabul ederek yaşıyoruz. Tabi ki uzmanların bize önerdiği tedbirleri, önlemleri alıyoruz. Bunları alalım. İşte insanlarla olan mesafemize dikkat edelim. Kalabalık ortamlara girmeyelim. El hijyenimize, kişisel hijyenimize dikkat edelim. Ancak unutmayalım ki  riskin varlığını hiçbir zaman sıfıra indiremeyiz. Bunun farkında olarak tabi ki tedbirleri alarak hayatımızı da engellemesine izin vermeyerek, yaşamamız lazım. Öteki noktada aslında korumaya çalıştığımız hayatımızı, kendimiz zarara uğratmış ve riske atmış oluyoruz. O yüzden benim size önerim; tabi ki kaygılanın ama bu kaygı ile tedbir alın. Ancak bu kaygının sizin hayatınızı engellemesine izin vermeyin. Bunun bir panik noktasına ulaşmasına izin vermeyin. Herkese sağlıklı ve virüssüz bir hayat diliyorum. “

Ailecek Evde Kalanlar Bu Dönemi Nasıl Geçirmeli?

Üsküdar Üniversite NP Etiler Tıp Merkezi’nde Uzman Klinik Psikolog Serkan Elçi, Covit 19 virüsüyle ilgili danışanlarımızdan gelen bu soruya şu şekilde yanıt verdi: “Bugün Korona virüsü ardından sıkça sorulan sorulardan biri olan ‘çoluk çocuk evdeyiz, sürekli birbirimizle kavga ediyoruz, bu konuda ne yapabilirsiniz?” sorusuna biraz yanıt vermek isterim sizlere. Özellikle belirsizliklerin fazla olduğu dönemlerde, artı insanların hayatındaki rutinlerin bozulduğu zamanlarda, kişiler panik yaşayabilirler. Fakat bu panik, inanın virüsten çok daha hızlı yayılan bir duygudur. Dolasıyla paniğin yerine aslında kaygıyı yaşıyor olmak, kaygıyı ailelerimiz ile paylaşıyor olmak bu panik duygusunu oldukça azaltacaktır. Bu süreç içerisinde kaygılanmak oldukça normal ve oldukça doğaldır. Fakat birbirimizle bu kaygıyı paylaşmadığımız zamanlarda aile içerisinde ciddi problemler yaşayabildiğimizi görüyoruz. Bu süreç içerisinde en önemli noktalardan bir tanesi tabi insanlarda rutinlerinin bozulmasıdır. Diğer taraftan da hayatın nasıl ilerleyeceğini, ne yolda gideceğini bilememek belirsizliklerin  olması da ciddi bir problem haline gelmektedir. Aile içerisinde birbirlerine çok fazla vakit ayıramamaktan, yoğun iş temposundan  şikâyet eden kişiler bu dönemi çocuklarıyla, eşleriyle vakit geçirmek için de bir fırsat olarak görebilirler. Bazen krizler insanın hayatında olumlu bir fırsat olarak dönüşüm yaratabilir. Örneğin aile ile birlikte yapılabilecek aktivitelere vakit ayırabilir. Mesela aile içerisinde  kutu oyunları oynanabilir. Ya da izleyebilecekleri, keyif alabilecekleri uzun süre erteledikleri ,diziler varsa bunları izleyebilirler. Ya da işte daha çok televizyonda sürekli olarak bu konuya maruz kalmaktansa güvenilir kaynaklardan sadece bilgi alıp ardından da aileleri ile birlikte vakit geçiriyor olmaları çok çok önemlidir. Söylediğim gibi panikten ziyade kaygıyı yaşıyor olmak ve bu kaygıyı birlikte paylaşıyor olmak, tartışmaların azalmasına yardımcı olacaktır. “

Böyle Zorlu Bir Süreçte Psikolojimi Nasıl Sağlam Tutabilirim?

Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, Covit 19 virüsüyle ilgili danışanlarımızdan gelen bu soruya şu şekilde yanıt verdi: “Bu konuda aslında yapacağımız şeyler aslında çok basit ve kısa kısa. Bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak. Zaten bu virüsle de savaşmanın en önemli noktası bu. Stres, kaygı korku gibi olumsuz duygular  bağışıklık sistemimizi zayıf düşürür. O zaman biz bunları da kontrol altına alırsak bir oranda vücudumuzu bu virüsle savaşması için yardım etmiş olacağız. Peki, biz stresimizi, kaygımızı, korkumuzu nasıl kontrol altına almalıyız? Herkes son dönemde haberlere çok fazla zaman ayırıyor. Bu konuyla ilgili sosyal medyayı takip ediyor. Ama bunların hepsi aslında bir bakıma kaygımızı artıran şeyler.  Sizlere tavsiyem şu: Kendinizi güvenebileceğiniz birkaç kaynak seçin ve sadece onlardan gelen bilgileri doğru kabul edin ve onlardan gelen bilgileri okuyun. Onun dışında sosyal medyada bilgi kirliliği mevcut. Bu da stresimizi ve kaygımız artıran şeyler.  Kendinizi bu tür haberlere maruz bırakmadığınız gibi aslında görüntülere de maruz bırakmamanız lazım. Çünkü görüntüler de kişiyi travmatize eden unsurlar olabiliyor. Bu birinci faktör. Diğeri; rutinimize devam etmemiz lazım. Rutinimiz ne olursa olsun bırakmamaya çalışın. Tabi ki önlemlerinizi alın. Maskeyi takın. Ellerinizi yıkamaya özen gösterin. Çeşitli sterilizasyon malzemeleri kullanalım. Önlemimizi alalım. Ancak hayatımıza rutin bir şekilde devam edelim. Bu da bizim psikolojik sağlıklılığımızı artıran bir şey olacaktır ve bir oranda aslında bu süreç geçene kadar sosyal faaliyetleri azaltıp evde daha bireysel yapabileceğiniz etkinlikler size iyi gelecek. Aslında ilginizin olduğu ve bir türlü yapmaya vakit bulamadığınız uğraşılara vakit ayırabilirsiniz. Bu 3 maddeyi uyguladığınızda aslında kendinizi daha iyi hissettiğinizi göreceksiniz. Çok fazla kendinizi olumsuz travmatize edecek malzemeye maruz bırakmayın, ruh sağlığınızı koruyun.”

Paylaş
OluşturanNP İstanbul Hastanesi Yayın Kurulu
Güncellenme Tarihi03 Haziran 2024
Oluşturulma Tarihi30 Mart 2020
Sizi Arayalım
Phone