Hastalıkların ortaya çıkış zamanları ve biçimleri, bazen nedenleri ve hangi faktörler eşliğinde ortaya çıktıkları, tanıları ve tedavileri konusunda çelişkili görüşlere yol açabilir. Bu çelişkilerden en önemlisi, ani veya çok kısa süreler içinde ortaya çıkan hastalık belirtilerine bakarak, bu belirtilerin gerçekten ani veya kısa süreler içinde oluştuğunu sanmaktır. Nörolojide inme, epilepsi ve baş ağrısı bu tür hastalıklara örnektir. İnme, epilepsi ve baş ağrısı gibi nörolojik hastalıklar, genellikle ani veya kısa süreli belirtilerle ortaya çıkabilir. Ancak, bu hastalıkların belirtilerinin ortaya çıkışını hazırlayan ve risk faktörlerinin katkıda bulunduğu uzun süreçler vardır. Örneğin, inme ne kadar ani başlangıçlı olursa olsun, kişinin ailesinde inme vakalarının bulunması, daha önce tanısı konulmuş hipertansiyon, diyabet ve yüksek kolesterol gibi faktörler, inmeyi yıllar içinde hazırlayan risk faktörleri arasında yer alır.
Epilepsi ve baş ağrısı için de farklı risk faktörleri eşliğinde benzeri süreçler işler. Kısacası, ani (akut) başlangıç demek, hastalık o saatte ya da o an ortaya çıkmış demek değildir. Aksine, zaman içinde tekrar edebilme potansiyeli bunların gerçekte ani durumlar olmadığını gösterir.
Alzheimer hastalığı için tam tersi bir yanılgının söz konusu olduğu söylenebilir. Bu hastalık yukarıda söz edilen hastalıklar gibi belirli risk faktörleri eşliğinde zaman içinde olgunlaşan bir hastalık olduğu halde hastalığın son evresi olan bunama (demans) evresine varılana dek kimse hastalığın kendisinden ve gelişiminden söz etmez. Oysa bu evre de her türden tedavi imkanının neredeyse sıfırlandığı bir evredir. Oysa geçerli olan, Alzheimer’in bunamayla sonuçlanmadan önce bir hastalık olduğu gerçeğidir. Konuya bu bakış tarzı yani Alzheimer’a da herhangi bir beyin hastalığı gözüyle bakma, onunla mücadelede elimizi zayıflatan ve güçlendiren etkenler olabileceğini bize hatırlatır.
Alzheimer’da Elimizi Zayıflatan Etkenler Nelerdir?
Alzheimer hastalığında elimizi zayıflatan en önemli etken, onunla oldukça geç ve sonunda demansa yol açmış haliyle karşılaşmak ya da tanışmaktır. Diğer bir ifadeyle geç tanıdır. Zira hastalığın geçmiş sürecini temsil eden belki beş belki de on yıl sonunda varılan noktada ortaya çıkan Unutkanlık Bunaması (Amnestik Sendrom) hastalığın son evresi olarak varılan bir aşamadır ve hastada unutkanlığı çok aşan zihinsel yetersizlikler, davranış anormallikleri ve gündelik yaşam aktivitelerinde yetersizlikler ortaya çıkmıştır. Bu aşamada tedavi olarak davranış anormalliklerinden başka bir tedavi şansımız yoktur.
Elimizi zayıflatan diğer bir etken, son otuz yıl içinde hastalık belirtileri üzerinde tedavi edici (durdurucu ya da yavaşlatıcı) etkileri olan yeni ilaçların kullanıma girmemesidir. Geçen bu süre içinde birçok ilaç araştırması yapılmış, bu araştırmalardan birçoğu yan etkiler nedeniyle tamamlanamamış ve geri kalanların da erken evrelerde kısmen etkiye sahip olduğu daha sonra etkiden uzak olduğu anlaşılmıştır.
Hastalık konusunda elimizi zayıflatan bir diğer etken, Erken Başlangıçlı Alzheimer adı verilen, başlangıç yaşları 40’lara inen ve genetik geçişli hastalıktır. Alzheimer hastalığında rol alan dört kromozomdan (1, 14, 19 ve 21) üçü (1, 14,21) erken başlangıçlı hastalıktan sorumludur. Geç başlangıçlı Alzheimer’da rol alan kromozom 19 ise gerçekte damar hastalığı kromozomudur ve rolü sınırlıdır.
Hastalık konusunda elimizi zayıflatan başka etkenlerin varlığından da söz edilebilir. Bu etkenler; eğitim düzeyi düşüklüğü, dar sosyal çevre-yaşam tarzı ve diğer hastalıkların etkisidir. Birçok araştırma eğitim düzeyi azlığının hastalık için risk faktörü olduğunu göstermiştir. İçe dönük ve sosyal ilişkilerden izole yaşam tarzı için aynı şey söylenmektedir. Geçmişinde kronik depresyon tanısı almış olanların hastalık riskinin en az üç misli fazla olduğu belirtilmiştir. Damar hastalıkları risk faktörlerinin varlığının ve özellikle hipertansiyon ve diyabetin hem kendi başlarına damarsal bunamaya hem de Alzheimer’a riski arttırdığı bilinmektedir.
Özetlersek; Alzheimer’da elimizi zayıflatan etkenlerin Geç tanı, tedavi yetersizliği, genetik geçiş, eğitim düzeyi düşüklüğü, dar-kısıtlı yaşam tarzı ve diğer hastalıkların etkisi olduğu söylenebilir. Bu etkenlerden genetik ve tedavi yetersizliği dışında kalanların elimizi güçlendiren etkenler haline dönüşmesi tamamen bizim yaklaşımımıza kalmış etkenlerdir.
Alzheimer’da Elimizi Güçlendiren Etkenler Nelerdir?
Alzheimer’da elimizi güçlendiren etkenlerin başında hastalığın mümkün olduğunda erken tanısı gelmektedir. Hastalığın erken tanısı demans belirtileri ortaya çıkmadan konulan tanıdır. Hastalığın demansa varmadan konulacak erken tanısı, herhangi bir davranış ve gündelik yaşam-mesleki anormallik ortaya çıkmadan, zihinsel olarak da sadece tekrarlama eğilimi gösteren yakın dönem unutkanlığının varlığının gösterilmesiyle konulabilir.
Hafif Bilişsel Bozukluk (HBB) denilen bu evre hiçbir şekilde demans değildir ve demansa evrilip evrilmeyeceği de belli değildir. Yapılan araştırmalarda, bu aşamada yani sadece tekrarlayıcı yakın dönem unutkanlığı aşamasında tanı konulduğunda yapılan düzenli test takiplerinde bu kişilerden % 60’nın Alzheimer’a dönüşme yolunda % 40’ının ise dönüşmeme yolunda gelişme gösterdiği anlaşılmıştır.
Erken tanı alan ve ilaç tavsiye edilenlerde mevcut ilaçların erken tanı aşamasında kullanılmasının yavaşlatıcı etkiye sahip olduğu izlenimi vardır. Bu nedenle, erken tanı grubunda ilaç kullanımı demansa dönüşüm potansiyelini yavaşlatan bir etken olarak kabul edilebilir.
Majör depresyon ve Alzheimer başlangıç belirtileri arasında büyük bir benzerlik vardır. Bu benzerlikler arasında unutkanlık ve dikkat zayıflığı dikkati çekmektedir. Bu bakımdan depresyonun başarılı biçimde tedavisiyle sonraki yıllar içindeki Alzheimer riskinin azaltılması arasında bir bağlantı vardır.
Benzeri biçimde, damar risk faktörleriyle etkin mücadelenin ve bu mücadelenin bir gereği olan Akdeniz Diyeti adı verilen beslenme tarzının uygulanmasının dolaylı yoldan elimizi güçlendiren etkenler arasında yer aldığı söylenebilir.
Özetle, Alzheimer’da elimizi zayıflatan etkenler arasında şu an için etkimizin olmadığı etkenler olduğu gibi ele alabileceğimiz bazı etkenlerin bu yolla elimizi güçlendiren etkenler haline dönüşmesi mümkündür. Bunlar şu şekildedir;
- Erken tanı,
- Koruyucu ilaç uygulaması ve düzenli test takibi,
- Zihin egzersizleri,
- Sosyal yaşam aktiviteleri,
- Depresyon ve beyin damar hastalılarıyla mücadele,
- Akdeniz Diyeti benzeri beslenme tarzıdır.