Sanatın İyileştirici Gücü

Sanatın İyileştirici Gücü

Günümüzde medyanın insanları tüketime ve sahip ol’maya özendirdiği, güç peşinde koşmanın neredeyse tek değer olarak sunulduğu bir devirde yaşıyoruz. İstesek de istemesek de sürekli bir yerlere bir şeylere yetişmeye çalışıyoruz. Bu hızlı tempo içinde, durup bir çiçeği koklamaya bile vaktimiz yokmuş gibi davranıyoruz. Bir kuşun ötüşünü ne zamandır dinlemiyoruz?  Çevremizden gelen yoğun dış uyaranlar nedeniyle kendi iç sesimizi dinlemeyi unuttuk.

Herhangi bir sanat dalıyla aktif olarak uğraşıp üretim yapmak bizi günlük yaşamın stresinden uzaklaştırırken kendi iç sesimizi dinlememiz içinde bir fırsat yaratır. İlgi alanımız müzik, resim, fotoğraf, seramik, maket yapımı, bahçe işleri, yazmak... ne olursa olsun dış dünyadan uzaklaşıp kendimiz için bir şeyler yapmamızı, günün yorgunluğunu, gerginliğini gidermemiz için mola vermemizi ve deşarj olmamızı sağlar.

       Yemek yapmayı, dikiş dikmeyi, çeşitli el işlerini de bir sanata dönüştürebiliriz. Tüm uğraşılar bizim kendimizi daha iyi tanımamızı sağlar. Ne yaparsak yapalım dikkatimizi yoğunlaştırdığımızda, yaptığımız işe odaklandığımızda  başka bir şey düşünmeyiz. Bu bize çocukluğumuzdaki gibi an’ı yaşamayı, geçmişin “keşke”lerle dolu pişmanlıklarını ve gelecek kaygısını düşünmediğimiz o an’ın tadını çıkartmayı hatırlatır. İşte bu noktada sanatın iyileştirici gücü ortaya çıkar. İç dünyamızı rahatlıkla ortaya koyabildiğimiz, kendimizi açıkca ifade edebildiğimiz bir alandır sanat.

       Hoş karşılanmayacağını düşünerek sözel olarak ifade etmekten çekindiğimiz öfke, korku, acı gibi duygularımızı yargılanma, ayıplanma endişesi olmadan yaptığımız ürünlere yansıtırız ki bu da rahatlamamızı, huzurlu bir iç dünya oluşturmamızı sağlar. Bazen de kendimizi ifade etmekte kelimeler yetersiz kalabilir, sanat bize o an ki duygu ve düşüncelerimizi ses, ritm, hareket, renk, form, desen vb. olarak ifade etme imkanı verir.

Sanatımız duygu ve düşüncelerimizin dışa vurumudur ve sanat yoluyla negatif duygularımızı  zararsız bir biçimde ifade edebiliriz. İçimizdeki sıkıntıları, gerginliği yansıttığımız resimlere coşkumuzu, sevincimizi yansıttığımızı da zamanın akışı içinde fark ederiz. Her birey doğuştan yaratıcı potansiyele sahiptir, bu yapıcı ve yaratıcı enerjinin ortaya çıkmasına izin verirsek kendimizi bile şaşırtacak güzel, heyecan verici sonuçlar elde ederiz.

       Sanat aynı zamanda estetik bir ürün yaratmanın keyfini, beğeni toplamanın, takdir edilmenin gururunu da yaşatır bize, kendimize olan güvenimizi arttırır. Yetişkinlikten bir süre uzaklaşıp içimizdeki çocuğu ortaya çıkarttığımız an’lardır sanatla uğraştığımız an’lar. Ortaya çıkarttığımız ürünlerin  mükemmel olması değil, onu yaratma sürecinde zihnimizi, duygularımızı, beden ve ruhumuzu bütünleştirerek, sanatın iyileştirici gücünden yararlanmamızdır önemli olan.

       Duygu ve düşüncelerimizi serbest bırakırsak, iç sesimizi daha fazla duyduğumuzu, endişe ve kaygılardan arınıp rahatladığımızı, gevşediğimizi fark ederiz. Yaptığımız işe yoğunlaştığımızda zamanın nasıl akıp gittiğini anlamayız, bu bizim günlük yaşamın dışına çıkıp kendimizle baş başa kaldığımız an’lardandır. Patlama noktasına gelmeden deşarj olmak sanatın getirdiği bir kazanımdır. Bu nedenle bana göre ne “sanat sanat içindir” ne de “sanat toplum içindir”. Sanat öncelikle insan içindir.

Sizi Arayalım


Google Play Download_on_the_App_Store_Badge_TR_blk_100217