İnsan sosyal bir varlıktır. Sosyal iletişimin, yani kişilerarası iletişimin esasını bireylerin bağlanma stilleri ve bebeklik - erken çocukluk dönemindeki yaşantıları büyük oranda etkiler. Bağlanma erken yıllardaki duygusal ve sosyal gelişimin yaşamsal bir komponentidir. Birincil bakımveren ve bebek arasında özellikle yaşamın ikinci 6 ayında gelişen ve bebekte güven duygusunu yerleştiren güçlü bir bağdır. Anne-bebek bağlanması sosyal ilişkilerin başlangıç noktasını oluşturur ve gelecekteki ilişkiler için anahtar rolü oynar. Bu nedenle bebeklerdeki bağlanma özellikleri ve bu özellikleri etkileyen faktörler birçok araştırmacının dikkatini çekmiştir. Bunlardan en çok bilinenleri “bağlanma” kavramını 1958’de ilk kez kullanan Bowlby ve bağlanma şekillerini tanımlayan Ainsworth’tur.
Bowlby’nin bağlanma teorisine göre bebekler bağlanma ilişkisi geliştirmeye biyolojik bir yatkınlıkla dünyaya gelir. Seçmiş olduğu az sayıda bakım verenden güven, bakım, destek ve koruma bekler. Bağlanma davranışı, stres altında olduğu zamanlarda “yakınlık arayışı” sonucu başlar. Seçici (Odaklı) bağlanma ise 7.aydan sonra oluşur. Seçici bağlanmanın oluştuğu bu dönemde bebekte bakımverenden ayrılmaya tepki (kaygı belirtileri) ve yabancı kaygısı başlar. Bağlanma teorisine göre bağlanma davranışı biyolojik olarak başka sistemler ile paralel gelişir. Bunlardan en önemlisi “keşif sistemi”dir. Bağlanma ve keşif sistemleri arasında bir denge oluşur. Bakım veren güvenli bir liman sunar, bebek keşif yapar, araştırır, stres anında bakım verene geri döner.
Dönemsel olarak ele alındığında,
0-2 ay: Bebeğin doğası gereği meme arama, başı döndürme, emme, yutma, yakalama, anneye yönelme, beslenme saatlerini sezinleme ve hazırlanma şeklindeki davranışları “bağlanma öncülleri”dir.
2-6 ay: Bebek bakıcısına yönelmeye başlar. Sosyal tepkileri artar. Bakıcısına gülümsemeye, uzun süreli göz teması kurmaya ve sesler çıkartmaya başlar. Bu dönem “bağlanmanın oluşma aşaması”dır. Bebek henüz bağlanma figürünü seçmemiştir ancak ebeveynlerini tanır ve onlara tepki verir.
7.ayla birlikte bebekler bağlanacakları kişiyi seçer ve çok geniş olan sosyal çevresini sınırlandırmaya başlar. Bu dönem yabancı kaygısının başladığı dönemdir. 7-24.aylarda bağlanma netleşir. Artık bebek ilgisini, tüm ihtiyaçlarını karşılayan kişiye yöneltir. Bu kişiye “birincil bakımveren” denir. Bebek ve birincil bakımveren arasındaki ilişki, bebeğin diğer insanlarla olan ilişkisinden farklıdır.
Eğer bebeğin bakımından birinci derecede sorumlu olan kişi, bebeğin tepkilerine ve isteklerine karşı duyarlı ise; onun ifade etmek istediklerini anlamaya çalışıyor; bebeğini dinlemeyi biliyorsa; ona sözel, duygusal ve fiziksel olarak yeterli ve uygun uyaranlar veriyorsa; bebek ve bakımveren arasında sağlıklı bir bağlanma gelişir. Sağlıklı bağlanma geliştirebilen bebeklerde temel güven duygusu oluşur. Bakımvereninin her zaman yanında olacağı ve stres durumunda onu yatıştıracağını, olumlu deneyimler ile öğrenmişlerdir. Bu bebekler birincil bağlanma nesnesi yanında olmadığı koşullarda da çevreyi araştırabilir, yakınlığı koruyabilir, bakıcısını “güvence üssü” olarak kullanabilir. Ebeveynin gidişine tepki gösterir. Protesto davranışı ebeveynin geri dönüşü ile yerini rahatlama ve araştırıcı davranışlara bırakır.