Anevrizma, bir kan damarının duvarındaki zayıflığın neden olduğu genişleme veya şişliktir. Bu durum, genellikle kan damarının belirli bir bölgesinde oluşur ve bu bölge zamanla balon gibi şişebilir. Anevrizmalar, vücuttaki herhangi bir kan damarında ortaya çıkabilse de en sık beyin, aort (ana atardamar) ve periferik arterlerde görülür. Bu durum, genellikle semptom göstermediği için fark edilmesi zordur, ancak anevrizma patlarsa hayati tehlike oluşturabilecek ciddi sonuçlar doğurabilir.
Anevrizmalar, genellikle kan damarlarının duvarında bulunan elastik liflerin zayıflamasıyla oluşur. Bu zayıflama genetik faktörler, yüksek tansiyon, damar sertliği veya enfeksiyon gibi durumlarla ilişkilidir. Bazı kişilerde anevrizma, doğuştan gelen bir damar yapısı problemi nedeniyle ortaya çıkabilirken, diğer durumlarda yaşam tarzı faktörleri ve çevresel etkiler de risk faktörleri arasında yer alır.
Anevrizma türleri ve şiddeti, büyüklüğüne, yerine ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişiklik gösterir. Anevrizmaların erken teşhisi ve tedavisi, olası komplikasyonların önlenmesi açısından son derece önemlidir. Tedavi edilmediği takdirde, anevrizma patlayarak ciddi iç kanamalara veya beyin hasarına yol açabilir. Bu nedenle, anevrizma belirtilerini erken fark etmek ve düzenli sağlık kontrolleri yaptırmak hayati öneme sahiptir.
Anevrizmalar, genellikle görüntüleme yöntemleriyle tespit edilir ve tanı konulduktan sonra hastanın durumuna göre cerrahi veya medikal tedavi yöntemleri uygulanır. Anevrizmanın yeri ve büyüklüğüne bağlı olarak, tedavi planı kişiselleştirilir ve hastanın yaşam kalitesini artırmaya yönelik adımlar atılır.
Anevrizma Türleri Nelerdir?
Anevrizmalar, bulundukları bölgeye ve oluşum şekline göre farklı türlere ayrılır. Bu türler, anevrizmanın etkilediği damar ve bölgeye göre değişiklik gösterir. En yaygın anevrizma türleri:
Beyin Anevrizması (Serebral Anevrizma): Beyin anevrizması, beynin kan damarlarındaki zayıf bir noktada oluşan balonlaşmadır. Bu tür anevrizma, genellikle belirti göstermeden ilerleyebilir ancak patlaması durumunda ciddi sonuçlara yol açabilir. Beyin anevrizmaları sıklıkla "çilek" veya "sakküler" anevrizma olarak adlandırılır ve genellikle dallanan damar bölgelerinde oluşur.
Aort Anevrizması: Aort anevrizmaları, vücuttaki en büyük damar olan aortun bir bölümünde meydana gelen balonlaşmalardır. İki ana alt türü vardır:
- Abdominal Aort Anevrizması (AAA): Aortun karın bölgesindeki kısmında oluşur.
- Torasik Aort Anevrizması (TAA): Aortun göğüs bölgesinde oluşur.
Her iki tür de damar duvarlarının zayıflığı nedeniyle gelişir ve yırtılması hayatı tehdit edebilir.
Periferik Anevrizma: Periferik anevrizmalar, vücutta kol, bacak veya kasık bölgesindeki kan damarlarında meydana gelir. Genellikle karotis arter (boyundaki ana damarlar) veya popliteal arter (diz arkasındaki damarlar) gibi yerlerde oluşur. Bu tür anevrizmalar, bacaklarda ağrı veya dolaşım bozukluğu gibi belirtilere yol açabilir.
Viseral Anevrizma: Viseral anevrizmalar, karaciğer, dalak veya böbrek gibi iç organları besleyen damarlarda oluşur. Nadiren görülür ancak ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Özellikle dalak arterinde meydana gelen anevrizmalar, viseral anevrizmanın en yaygın türüdür.
Dissekan Anevrizma: Dissekan anevrizmalar, damar duvarındaki tabakaların yırtılması sonucu oluşur. Kan, damar duvarı katmanları arasına sızarak damar yapısını bozar. Bu durum, özellikle aort damarında görüldüğünde hayatı tehdit edici olabilir.
Mikotik Anevrizma: Mikotik anevrizmalar, genellikle enfeksiyonlar nedeniyle oluşur. Damar duvarında enfeksiyon nedeniyle zayıflık meydana gelir ve bu durum balonlaşmaya yol açar. Antibiyotik tedavisi ve cerrahi müdahale gerektirebilir.
Travmatik Anevrizma: Travma sonrası damar duvarında meydana gelen zedelenme, travmatik anevrizmaya yol açabilir. Trafik kazaları, spor yaralanmaları veya cerrahi girişimler bu tür anevrizmanın nedenleri arasında yer alır.
Anevrizma türleri, oluşum bölgesine ve etkiledikleri damarlara göre farklı tedavi yaklaşımları gerektirir. Bu nedenle, erken teşhis ve doğru sınıflandırma tedavi başarısı için kritik öneme sahiptir.
Anevrizma Neden Olur?
Anevrizma, damar duvarlarının zayıflaması sonucu gelişir ve çeşitli faktörler bu durumun oluşumuna katkıda bulunabilir. Hem genetik hem de çevresel nedenler, anevrizma riskini artırabilir. Anevrizmanın başlıca nedenleri:
Genetik Faktörler: Bazı bireylerde genetik yatkınlık, damar duvarlarının zayıflamasına neden olabilir. Ailede anevrizma öyküsü bulunması, riskin artmasına yol açar. Ayrıca, damar yapısını etkileyen genetik hastalıklar da anevrizma oluşumunu tetikleyebilir. Örneğin:
- Ehlers-Danlos Sendromu: Bağ dokusunun zayıflamasına neden olur.
- Marfan Sendromu: Damar elastikiyetini azaltır.
- Polikistik Böbrek Hastalığı: Beyin anevrizması riskini artırabilir.
Yüksek Tansiyon (Hipertansiyon): Yüksek tansiyon, damar duvarlarına sürekli baskı yaparak zayıflamalarına neden olabilir. Bu durum, özellikle beyin ve aort damarlarında anevrizma oluşumunu kolaylaştırır.
Damar Sertliği (Ateroskleroz): Ateroskleroz, damar duvarlarında plak birikimi nedeniyle esnekliğin kaybolmasına ve damarların zayıflamasına yol açar. Bu durum, özellikle aort anevrizması riskini artırır.
Travma ve Yaralanmalar: Trafik kazaları, düşmeler veya cerrahi müdahaleler gibi fiziksel travmalar, damar duvarlarında zedelenmelere neden olarak anevrizma oluşumuna zemin hazırlayabilir.
Sigara Kullanımı: Sigara içmek, damar yapısını olumsuz etkileyerek damar duvarlarını zayıflatır. Aynı zamanda, kan basıncını artırarak anevrizma gelişme riskini yükseltir.
Enfeksiyonlar: Bazı enfeksiyonlar, damar duvarında iltihaplanmaya ve zayıflamaya yol açabilir. Özellikle bakteriyel enfeksiyonlar sonucu oluşan mikotik anevrizmalar, bu durumun bir örneğidir.
İleri Yaş: Yaşlanma, damar duvarlarının elastikiyetini kaybetmesine ve daha kırılgan hale gelmesine neden olur. Bu durum, yaşlı bireylerde anevrizma riskini artırır. Özellikle 60 yaş üzeri bireylerde aort anevrizması yaygın olarak görülür.
Cinsiyet: Erkekler, kadınlara kıyasla anevrizma geliştirme riski açısından daha savunmasızdır. Bununla birlikte, kadınlarda oluşan anevrizmalar genellikle daha ciddi komplikasyonlara yol açabilir.
Bağ Dokusu Hastalıkları: Bağ dokusunu etkileyen hastalıklar, damar duvarlarının zayıflamasına neden olabilir. Özellikle Marfan Sendromu ve Ehlers-Danlos Sendromu, anevrizma riskini belirgin şekilde artırır.
Yaşam Tarzı ve Diyet: Sağlıksız bir yaşam tarzı, özellikle yüksek kolesterol seviyeleri ve obezite, damar sağlığını olumsuz etkileyerek anevrizma gelişimine zemin hazırlayabilir. Stres, yetersiz fiziksel aktivite ve dengesiz beslenme de risk faktörlerindendir.
Doğumsal Anomaliler: Bazı bireylerde doğuştan gelen damar anomalileri, belirli bölgelerde anevrizma gelişimine neden olabilir. Bu durum, genellikle erken yaşlarda ortaya çıkar ve ciddi sonuçlar doğurabilir.
Anevrizma nedenleri kişiden kişiye değişiklik gösterebilir ve birçok risk faktörünün bir araya gelmesiyle oluşabilir. Bu yüzden, anevrizmanın erken teşhisi ve nedenlerinin belirlenmesi, tedavi sürecinde kritik bir rol oynar.
Anevrizma Belirtileri Nelerdir?
Anevrizma, bulunduğu bölgeye ve boyutuna bağlı olarak farklı belirtiler gösterebilir. Bazı anevrizmalar belirgin semptomlara neden olmazken, diğerleri ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Anevrizma belirtilerini, bulunduğu bölgeye göre ayırmak mümkündür:
Aort Anevrizması Belirtileri
Aort anevrizması, genellikle belirtiler göstermeden ilerler. Ancak büyüdüğünde veya yırtıldığında şu belirtiler ortaya çıkabilir:
- Göğüs veya Karın Ağrısı: Büyüyen anevrizmanın çevredeki organlara baskı yapması sonucu hissedilir.
- Sırt Ağrısı: Aortun arka kısmındaki genişleme nedeniyle oluşabilir.
- Nefes Darlığı: Göğüs bölgesinde basınç arttığında solunum zorlaşabilir.
- Ses Kısıklığı: Anevrizma, ses tellerini etkileyen sinirleri sıkıştırabilir.
- Nabzın Karında veya Boyunda Hissedilmesi: Aort bölgesindeki genişleme bu hissi yaratabilir.
Periferik Anevrizma Belirtileri
Periferik arterlerde (kol, bacak gibi bölgelerde) oluşan anevrizmalar aşağıdaki belirtilerle kendini gösterebilir:
- Etkilenen Bölgede Şişlik veya Şişme: Anevrizma büyüdükçe dışarıdan fark edilebilir hale gelir.
- Hassasiyet veya Ağrı: Şişen damar, çevredeki dokulara baskı yaptığında ağrı oluşabilir.
- Ciltte Renk Değişikliği: Kan akışının bozulması nedeniyle etkilenen bölge solgun veya mavi renkte olabilir.
- Uyuşma veya Karıncalanma: Sinir sıkışması durumunda his kaybı yaşanabilir.
Anevrizma Kanamasına Bağlı Belirtiler
Anevrizma kanaması (rüptür), genellikle hayati risk taşır ve acil müdahale gerektirir. Rüptür durumunda şu belirtiler görülebilir:
- Ani ve Şiddetli Ağrı: Beyin anevrizması yırtıldığında baş ağrısı, aort anevrizması yırtıldığında göğüs veya karın ağrısı.
- Hızlı Kalp Atışı ve Kan Basıncı Düşüşü: Aort yırtılması durumunda.
- Bilincin Kaybı: Şiddetli kan kaybı veya beyin basıncı artışı nedeniyle.
- Nefes Almada Zorluk: Solunum yollarına baskı sonucu.
Anevrizma çoğu zaman sessiz ilerler, bu nedenle belirtiler genellikle büyüdüğünde veya yırtıldığında fark edilir. Özellikle baş ağrısı, göğüs ağrısı veya ani bilinç kaybı gibi belirtiler, acil tıbbi müdahale gerektirir. Erken teşhis ve tedavi, ciddi komplikasyonları önlemede kritik öneme sahiptir. Eğer bu belirtilerden herhangi biri fark edilirse, bir sağlık uzmanına başvurulmalıdır.
Anevrizma Nasıl Teşhis Edilir?
Anevrizma teşhisi, genellikle şikayetlerin değerlendirilmesi veya rutin kontroller sırasında yapılan testlerle konulur. Bazı anevrizmalar belirti vermediği için genellikle başka nedenlerle yapılan görüntüleme testlerinde tesadüfen tespit edilebilir. Bununla birlikte, semptomların varlığı durumunda teşhis için kullanılan yöntemler oldukça detaylıdır ve hastalığın türüne, yerleşimine ve boyutuna göre değişiklik gösterebilir.
Fiziksel Muayene ve Hastalık Öyküsü
- Hastalık Öyküsü: Doktor, hastanın tıbbi geçmişini, ailesinde anevrizma öyküsünün olup olmadığını ve risk faktörlerini sorgular.
- Fiziksel Muayene: Anevrizmanın bulunduğu bölgeye bağlı olarak nabız kontrolü, karında şişlik veya hassasiyet gibi bulgular değerlendirilebilir.
Görüntüleme Yöntemleri
Anevrizma teşhisinde en önemli adımlardan biri görüntüleme yöntemleridir. Bu testler, anevrizmanın boyutunu, yerini ve yırtılma riskini belirlemek için kullanılır.
- MRI (Manyetik Rezonans Görüntüleme): Beyin ve omurilikteki anevrizmaların yüksek çözünürlükte görüntülenmesini sağlar. Bu yöntem, yumuşak dokuların detaylı incelemesi için oldukça etkilidir.
- BT (Bilgisayarlı Tomografi): Beyin, göğüs veya karındaki anevrizmaların hızlı bir şekilde tespit edilmesini sağlar. Kanama veya yırtılma durumunda da tercih edilir.
- MR Anjiyografi (MRA): Manyetik rezonans teknolojisi ile damar yapılarının detaylı incelenmesini sağlar. Beyin ve aort gibi kritik bölgelerdeki anevrizmaları tespit etmek için kullanılır.
- BT Anjiyografi: Damarların bilgisayarlı tomografi yardımıyla görüntülenmesini sağlar. Anevrizma boyutu ve yerleşimi hakkında bilgi verir.
- Ultrason: Özellikle karın bölgesindeki (abdominal) anevrizmalar için kullanılır. Radyasyon içermemesi nedeniyle rutin takiplerde tercih edilir.
- Transözofageal Ekokardiyografi (TEE): Özellikle torasik aort anevrizmalarının değerlendirilmesinde kullanılan bir yöntemdir. Yemek borusundan yapılan bu test, aortun detaylı incelenmesini sağlar.
Özel Tanı Testleri:
- Spinal Ponksiyon (Lomber Ponksiyon): Beyin anevrizması yırtıldığında oluşan kanamayı belirlemek için beyin omurilik sıvısı analizi yapılabilir. Bu test, subaraknoid kanama varlığını tespit etmek için kullanılır.
- Elektroensefalogram (EEG): Beyin anevrizmasının nörolojik komplikasyonlara yol açıp açmadığını değerlendirmek için uygulanabilir.
Kan Testleri: Kan testleri, anevrizmaların doğrudan teşhisi için kullanılmasa da, yırtılma veya enfeksiyon gibi komplikasyonların belirlenmesinde yardımcı olabilir. Özellikle iltihaplanma veya pıhtılaşma sorunları tespit edilebilir.
Kateter Anjiyografi: Kateter anjiyografi, anevrizmanın detaylı incelenmesi için kullanılan invaziv bir yöntemdir. Bir kateter yardımıyla damarlara kontrast madde enjekte edilerek damar yapıları incelenir. Bu yöntem, özellikle cerrahi planlama öncesinde oldukça faydalıdır.
Anevrizmalar genellikle belirtiler vermeden ilerleyebildiği için erken teşhis hayati önem taşır. Risk faktörleri taşıyan kişilerin düzenli kontroller yaptırması, anevrizmanın erken tespit edilmesini ve uygun tedaviyle komplikasyonların önlenmesini sağlar. Eğer baş ağrısı, göğüs ağrısı veya karında şişlik gibi belirtiler fark edilirse, bir sağlık uzmanına başvurulmalıdır.
Anevrizma Tedavisi Nasıl Yapılır?
Anevrizma tedavisi, anevrizmanın türüne, büyüklüğüne ve yerleşimine göre değişiklik gösterir. Erken teşhis, tedavi sürecini başarıya ulaştırmada kritik öneme sahiptir. Anevrizma tedavisinde kullanılan temel yöntemler:
İlaç Tedavisi: Büyük anevrizmaların patlama riskini azaltmak için ilaç tedavisi uygulanabilir. Bu tedavi genellikle kan basıncını kontrol altına almak ve damar sağlığını iyileştirmek amacıyla kullanılır.
Endovasküler Yöntemler: Endovasküler tedavi, anevrizma bölgesine minimal invaziv bir yöntemle müdahale edilmesini sağlar. Kan damarları içinden yapılan bu işlemde, anevrizmanın içine bir stent veya koil yerleştirilerek kan akışının yönü değiştirilir.
Cerrahi Müdahale: Büyük veya patlamış anevrizmalar için cerrahi müdahale gerekebilir. Bu, genellikle anevrizmanın bulunduğu bölgeye bağlı olarak açık cerrahi işlemlerle yapılır. Aort anevrizmalarında cerrahi onarım sıklıkla tercih edilen yöntemdir.
Takip ve İzleme: Küçük ve belirti göstermeyen anevrizmalar için cerrahi müdahale gerekmeden düzenli aralıklarla izleme yapılabilir. Doktorlar, anevrizmanın büyüklüğünü ve gelişimini takip ederek uygun tedaviye karar verir.
Anevrizma tedavisinde zamanında müdahale, ciddi komplikasyonları önleyebilir. Hangi tedavi yönteminin uygulanacağına, anevrizmanın tipi ve hastanın genel sağlık durumu doğrultusunda karar verilir.
Beyin Anevrizması Nedir?
Beyin anevrizması, beynin içindeki damarların zayıf bir bölgesinin balonlaşarak veya genişleyerek anormal bir yapı oluşturması durumudur. Bu durum, damarın içindeki kan basıncı nedeniyle oluşur ve anevrizma zamanla büyüyerek yırtılma riski taşır. Yırtılan bir beyin anevrizması, subaraknoid kanama adı verilen ciddi bir beyin kanamasına yol açabilir ve hayatı tehdit eden durumlara neden olabilir.
Beyin anevrizmaları genellikle küçük ve belirti göstermeyen bir yapıya sahiptir. Çoğu kişi, anevrizmasını başka bir nedenle yapılan beyin görüntülemeleri sırasında öğrenir. Ancak bazı durumlarda, büyüyen veya yırtılan anevrizmalar, ani ve şiddetli baş ağrısı gibi ciddi belirtilerle kendini gösterebilir.
Beyin Anevrizmasının Temel Özellikleri
- Balonlaşma veya Genişleme: Beyin damarlarının zayıf noktalarında oluşur ve damar duvarı dışa doğru şişer.
- Yerleşim: Genellikle beynin tabanındaki ana damarların dallandığı bölgelerde ortaya çıkar.
- Büyüklük: Boyutları birkaç milimetreden birkaç santimetreye kadar değişebilir.
- Belirti ve Riskler: Küçük anevrizmalar belirti göstermeyebilirken, büyük anevrizmalar bası yaparak baş ağrısı veya görme problemleri gibi semptomlara neden olabilir.
Beyin Anevrizması Türleri
Beyin anevrizmaları, yapısına ve yerine göre farklı kategorilere ayrılabilir:
- Sakküler (Kesecik) Anevrizma: En yaygın türdür. Kesecik şeklinde bir balonlaşma oluşturur ve "berry anevrizması" olarak da adlandırılır.
- Fuziform Anevrizma: Damarın bütün çevresinin genişlemesiyle oluşur ve daha az yaygındır.
- Diseksiyonlu Anevrizma: Damar duvarındaki yırtılmadan kaynaklanır ve kanın damarın dış katmanlarına sızmasına neden olur.
Beyin anevrizmaları, büyüklüklerine ve yerleşimlerine bağlı olarak farklı riskler taşır. Küçük ve stabil olan anevrizmalar genellikle düzenli takip altında izlenir. Ancak yırtılma riski yüksek olan büyük anevrizmalar, ciddi komplikasyonlara yol açabileceğinden genellikle cerrahi veya endovasküler yöntemlerle tedavi edilir.
Erken teşhis ve uygun tedavi, beyin anevrizmalarının kontrol altına alınmasında kritik bir rol oynar. Rutin sağlık kontrolleri sırasında anevrizma tespit edilirse, hastanın genel sağlık durumu ve anevrizmanın özelliklerine göre kişiselleştirilmiş bir tedavi planı yapılır.
Beyin Anevrizmalarının Nedenleri Nelerdir?
Beyin anevrizmaları, beyin damarlarında zayıflık ve genişleme sonucu oluşan baloncuklardır. Bu durum, genellikle damar duvarlarının zayıflamasıyla meydana gelir ve çeşitli faktörler bu süreci tetikleyebilir. Beyin anevrizmasının nedenleri şunlar olabilir:
Genetik Faktörler: Ailede beyin anevrizması öyküsü bulunan kişilerde, anevrizma gelişme riski daha yüksektir. Ailesel yatkınlık, genetik mutasyonlar ve bağ dokusu hastalıkları gibi faktörler, anevrizmanın oluşmasına zemin hazırlayabilir.
Yüksek Kan Basıncı (Hipertansiyon): Yüksek kan basıncı, damar duvarlarına sürekli baskı uygular ve damarların zayıflamasına neden olabilir. Bu durum, özellikle beyin damarlarında anevrizma gelişme riskini artırır.
Sigara Kullanımı: Sigara içmek, damar duvarlarını zayıflatabilir ve kan damarlarının elastikiyetini kaybetmesine yol açabilir. Bu da beyin damarlarında anevrizma oluşumunu tetikleyebilir.
Yaş: Beyin anevrizmaları, genellikle 40 yaş üstü kişilerde daha yaygındır. Yaşla birlikte damarların yapısı değişebilir, bu da anevrizma riskini artırabilir.
Cinsiyet: Kadınlarda beyin anevrizması riski erkeklere göre biraz daha yüksektir, özellikle menopoz sonrası dönemde hormonal değişiklikler damar sağlığını etkileyebilir.
Alkol ve Uyuşturucu Kullanımı: Aşırı alkol tüketimi ve özellikle kokain gibi uyuşturucular, damarları zayıflatabilir ve beyin anevrizmalarına yol açabilir.
Travmalar: Beyin travmaları veya kafa yaralanmaları, damar yapılarının zayıflamasına ve anevrizma gelişmesine neden olabilir.
Diğer Sağlık Sorunları: Bazı sağlık sorunları, beyin anevrizması riskini artırabilir. Bunlar arasında:
- Polikistik böbrek hastalığı,
- Marfan sendromu,
- Ehlers-Danlos sendromu,
- Aort anevrizması gibi bağ dokusu hastalıkları yer alır.
Beyin anevrizmalarının nedenleri genetik ve çevresel faktörlerin birleşimiyle şekillenir. Erken teşhis ve risk faktörlerinin yönetimi, anevrizma gelişimini engellemeye yardımcı olabilir.
Beyin Anevrizması Belirtileri Nelerdir?
Beyin anevrizmaları genellikle belirti vermez, ancak büyüyüp patladığında ciddi ve hayati tehlike oluşturabilecek belirtiler ortaya çıkabilir. Beyin anevrizmasının belirti ve bulguları, anevrizmanın boyutuna, yerine ve patlama durumuna göre değişiklik gösterebilir. Beyin anevrizmasının yaygın belirtileri:
Şiddetli Baş Ağrısı: Beyin anevrizmasının patlamadan önce veya patladıktan sonra en yaygın belirtisi şiddetli baş ağrısıdır. Bu ağrı, ani ve çok yoğun bir şekilde başlayabilir. Bazı hastalar bu ağrıyı "en kötü baş ağrısı" olarak tanımlar.
Bulantı ve Kusma: Beyin anevrizması patladığında, vücutta oluşan baskı ve beyin kanaması bulantı ve kusmaya yol açabilir. Bu durum, baş ağrısına eşlik edebilir ve ani bir şekilde ortaya çıkabilir.
Görme Sorunları: Beyin anevrizması, göz hareketlerini ve görmeyi kontrol eden bölgelere baskı yaparak görme sorunlarına neden olabilir. Çift görme, bulanık görme veya görme kaybı yaşanabilir.
Bilinç Kaybı veya Bayılma: Beyin anevrizması patladığında veya ciddi şekilde büyüdüğünde, beyin fonksiyonları etkilenebilir ve bilinç kaybı, bayılma veya zihinsel bulanıklık meydana gelebilir.
Yüzde veya Vücutta Güçsüzlük: Anevrizma, beyin bölgesine bağlı olarak vücutta veya yüzün bir tarafında güçsüzlük, felç veya uyuşukluk hissine yol açabilir. Genellikle bu durum, anevrizmanın patlaması sonucu beyin kanaması meydana geldiğinde görülür.
Konuşma Bozuklukları: Anevrizma patladığında, beyin bölgelerindeki baskı nedeniyle konuşma güçlüğü (afazi) yaşanabilir. Bu durum, kelimeleri doğru telaffuz edememe veya anlamakta zorlanma şeklinde kendini gösterebilir.
Işığa Hassasiyet (Fotofobi): Işığa karşı aşırı duyarlılık da beyin anevrizmasının belirtilerinden biri olabilir. Bu durum, genellikle baş ağrılarıyla birlikte görülür.
Boyun ve Omuzda Ağrı: Beyin anevrizmasının bazı türleri, boyun bölgesine baskı yaparak boyun ağrısı, omuz ağrısı ve sertliğiyle kendini gösterebilir.
Denge Kaybı ve Koordinasyon Sorunları: Anevrizma, beynin dengeyi ve hareketi kontrol eden bölgelerine etki ederse, koordinasyon kaybı ve baş dönmesi gibi belirtiler yaşanabilir.
Beyin anevrizmasının erken belirtilerini fark etmek, erken müdahale için kritik öneme sahiptir. Eğer yukarıda belirtilen semptomlar görülürse, acil tıbbi yardım alınması önemlidir.