Meme kanseri, kadınlarda meydana gelen kanser türleri arasında ilk sıradadır. Her yaş gurubunda olan kadınları etkiler ve oldukça önemli bir hastalıktır. Dünya kanser istatistiklerine göre 2020 yılı itibari ile yaklaşık 2.3,5 milyon kadın meme kanseri şüphesi ile hastaneye başvurmuştur. Bu vakalardan teşhis konulan her 9 kanserden 1 tanesinin meme kanserine yakalandığı söylenebilir.
Toplumun sağlığı açısından oldukça önemli olan bu kanser çeşidi ile savaşma kapsamında erken teşhis oldukça etkilidir. Rahatsızlığın ilk safhalarında anlaşılması için ilk olarak bu rahatsızlığı tam olarak bilmek, sürekli görülen semptom ve bulgular ile ilgili fikir sahibi olmak, uygun zamanda mamografi çekimi ile rahatsızlığı teşhis etmek gerekir.
Meme Kanseri Nedir?
Bu kanser türü, meme yapısında bulunan hücre grubunun kontrol edilemeyen şekilde artması ve bu artmanın ardından kanserli olan hücre dokularının meydana gelmesi olarak açıklanabilir. Göğüs kanallarında ya süt bezlerinde meydana gelen bu kontrol edilemeyen artmanın sonunda göğüste kitle ve benzer dokular oluşur. Ardından hızla artan kanser hücreleri genel olarak kendi etrafında bulunan yapılara tutunup belirlenen bir bölgede büyümeye başlar. Haricen el ile fiziki muayenenin sonunda farkına varılan bu topaklanma, bu kanser türünün bazı kanser çeşitlerine göre daha basit farkına varılmasını sağlamaktadır.
Erken safhada teşhis konulması ve etkili bir biçimde tedaviyi kolay hale getirir. Bundan dolayı kendiliğinden meme muayenesi yapılarak isimlendirilen bu işlem, meme kanseri ile mücadelede çok kritiktir.
Meme Kanseri Belirtileri Nelerdir?
Bu kanser türü uzun yıllarca herhangi bir semptom belli etmeden sinsi bir şekilde ilerlediği gibi rahatsızlığın safhalarına göre değişik gözlemler meydana gelebilir;
Memede kitle: Göğüste elle fark edilen kitle varlığı, meme kanserinin en kritik semptomlarından bir tanesidir. Kitle, süt kanallarında ya da memenin yapısında meydana gelebileceği gibi koltuk altı bölgesinde de fark edilebilir. Genel olarak ağrı olmadan ilerleyen bu sert kitleler, meme kanserinin ilk belirtilerinden birisi olarak sayılı ve uzman kontrolü ile detaylı bir şekilde görüntülenebilir.
Meme başı akıntısı: Memede görülen akıntı hormonlardan, dönemsel ya da mikrobik gibi birtakım olaylara bağlı meydana gelebilir. Akıntının seviyesi, yoğun olması, renk tonunda farklılık gözlemlenerek meme kanseri ile bağlantılı olup olmadığı belirlenir. Meme kanseri ile meydana gelen meme başı akıntısı genel olarak tek bir göğüsten, kanama, olağan akıntı biçimindedir.
Memede şekil bozukluğu: Meme yapısında meydana gelen kitleler genellikle hızla büyümekte olur ve memenin şeklinin bozuk olmasına neden olur. Bilhassa iki memenin boyunun ve şeklinin değişmesi insanın aklına meme kanseri ile bağlantılı kitle varlığını getirir.
Meme cildinde değişiklik: Memenin cildinde kalınlık, selülit olmuş gibi görünme, meme yüzeyinde yaralar, ödem ve ödeme bağlı kısmi çukurlaşmalar oluşabilir.
Meme başında çekilme: Oluşan kitlenin meme yapısındaki yerleşim bölgesine karakterize olarak memenin başı kısmında çekilme ya da çukur gibi semptomlar meydana gelebilir. Kitle olan kısma yakın bölgede cilt yapısında çekilme, gerginleşme, şekilde bozukluk ve yumru şeklinde oluşumlar yaşanır.
Meme Kanseri Evreleri Nelerdir?
Meme kanseri devamlı ortaya çıkabilen ve ani bir şekilde ilerleyen bir kanser türüdür. Erken safhada teşhis konulduğu zaman etkili bir şekilde tedavisi mümkündür, sonuçları olumlu olabilmektedir. Kanserin ilk safhasında memede oluşan tümörlü yapının çap oranı 2 santimetreden ufaktır ve koltuk altı kısmında lenf bezi büyümesi yaşanmaz. Evre 1 şeklinde isimlendirilen bu safhada teşhis koyulup tedavi edilmeye başlanan bireylerde 5 yılın ardından hayatta kalma oranı %98 seviyelerindedir. Kitle çapının iki santimetreden fazla olduğu safha, 2. evre olarak isimlendirilir ve bu safhada lenf bezlerinde büyümeler olabilir ya da olmayabilir. Evre 3 olarak belirtilen safhada ise tümörlü yapının çap oranı 5 santimi aşıp, koltuk altında lenf büyümesi belirginleşmiştir. Bu safhada teşhis konulan meme kanserine yakalanan kişilerde tedavinin ardından 5 yıl gibi bir zamanda hayata kalma oranı yarı yarıya düşer ve %50,7 gibi bir seviyede başarı elde edilmiş olur.
Meme kanseri ile savaşma kapsamında erken teşhis kritik önem taşıdığından dolayı kanser safhaları ile ilgili bilgilenmek, kişinin kendisine meme muayenesi yaparak oluşabilecek kitleyi erken dönemde belirlemek, doğru zamanda bir uzmana kontrol olmak ve mamografi çekimi gibi ileri görüntüleme yöntemlerine başvurmak büyük önem taşır.
Kişi Kendine Meme Muayenesi Nasıl Yapar?
Kişinin kendine meme muayenesi yapması için ilk olarak adet döngüsünü uygun bir biçimde takip etmesi gerekmektedir. İlk olarak her aylık evrenin 1. günü ilk gün olarak kabul edilir ve bugünün ardından 5. gün ile 14. günün arasında herhangi bir gün saptanarak meme muayenesi için sürekli olarak aynı gün seçilir. Örnek verecek olursak, birinci kontrol için o ay yaşanan adet takviminde kanamanın başladığı zamandan sonraki 10. günü belirlenmişse sonraki aylarda da tekrar aynı biçimde regl kanamasının başladığı zamandan itibaren 10 gün sayılmalı ve kontrol o gün tekrar edilmelidir. Birey menopoz evresinde ise her ayın belirli bir gününü kendi kendine meme kontrolü için tercih edebilir.
Muayeneden evvel bedenin üst bölgesindeki kıyafetlerin hepsi çıkarılmalıdır. Aynanın karşısında kollar sıra ile yukarı doğru kaldırılmalı meme yapısındaki çıkıntılı kısım, gerginlik, memenin başında çekilme, yaralanma, renk farklılığı gibi semptomlar göz önünde bulundurulmalı ve her iki meme de tüm bu durumlar bakımından değerlendirilmelidir.
Mamografi Çekimi Ne zaman Yapılmalıdır?
Mamografi, şimdiki zamanda meme kanserinin teşhis edilebilmesi oldukça önemli standartlardan biridir. Fakat memede kitlenin erken safhada farkına varılması ve mamografi gereksiniminin belirlenebilmesi için her kadının ilk olarak ayda bir defa düzenli bir şekilde kendi kendini kontrol etmesi gerekir.
20-40 yaş arası kadınları içeren belirli bir risk etkeni yoksa 3 yılda bir detaylıca uzman kontrolü yeterli olabilir. Ailede ve birinci derece yakınlardan bir kişide meme kanseri hastalığı mevcut ise bireyin meme kanseri olma oranı yüksektir. Bu yüzden risk taşıyan kadınların, uzman önerisi ile yakı takip altına alınması gerekebilir.
40 yaşın üzerinde bulunmak meme kanseri riskini direkt yükseltmektedir. 20’li yaşlardan başlayarak her yaş grubunda olan kadında meydana gelebilen bu kanser çeşidi en yaygın 45-60 yaş aralığında meyana gelir. Bu yüzden 40 yaşından başlayarak bütün kadınların yılda bir defa meme kontrolüne gitmeleri ve tercih edilirse meme cerrahisine başvurmaları önerilmektedir.
35-40 yaş aralığında en az bir kez dijital mamografi çektirmek, bireyin ilerleyen zamanlarda yaptırmış olduğu incelemeleri daha doğru değerlendirme olanağı tanır. Birinci mamografi çekimi ve aynı anda gerçekleştirilen detaylı meme kontrolü, 40-45 yaş aralığındaki kontrolün nasıl belirleneceğinin beli olması bakımından oldukça faydalıdır. 45 yaşın ardından ise her sene kesinlikle bir defa mamografi çekimi önerilmektedir.
Belirli zaman aralıkları ile mamografi taramaları kanserle mücadele açısından çok önemlidir. Siz de olası kanser durumunun erken safhada fark edilmesi ve başarılı tedavi olanaklarından faydalanılması için olağan muayeneler içinde meme kontrolüne yer vermeyi unutmayın.