Günümüzün en önemli sağlık sorunlarının başında gelen Alzheimer konusunda uyarıda bulunan uzmanlar, bireylerin unuttuklarını unutmaları veya unutmalarını kabul etmemelerinin Alzheimer işareti olabileceğine dikkat çekiyor. Nöroloji uzmanı Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, kişinin birkaç dakika önce söylenilenleri duymamış gibi yeniden sormasının veya kendi söylediklerini unutarak tekrar etmesi durumunun da Alzheimer için tehlike işareti olduğunu vurguluyor. Kadınların erkeklere oranla daha fazla Alzheimer hastalığına yakalandığını belirten Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, kronik depresyonun Alzheimer riskini iki kat artırdığını, alternatif tıp yöntemlerinin Alzheimer’a çare olmadığının altını çiziyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, Alzheimer hastalığına yol açan etkenleri ve dikkat çekici korunma yöntemleri hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Son yıllarda unutkanlık arttı
Yaşamın devamı süresince beyne her gün artan sayıda veri girdikçe zihin, akışkanlığını sürdürebilmek için bu verileri sınıflandırdığını kaydeden Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, “Benzer olanlarla olmayanları, tekrar edenlerle etmeyenleri, az görülenlerle sık görülenleri, heyecan yaratanlarla yaratmayanları ve tehlike arzedenlerle etmeyenleri birbirlerinden ayırıyor. Bu verilerden olağan sayılanlar, birbirlerine benzeyenler ve tekrar edenler, kişinin yarını için daha az önem arzedenler bireyin dikkat kıskacından kurtulur ve bunlar diğerlerinden daha zor hatırlanırlar. Buna unutma diyoruz. Son yıllarda unutkanlıklar artarken aynı zamanda farkındalıklar da arttı. Yaşamın karmaşıklığı, bilgi ve veri akışı arttıkça doğal biçimde daha fazla şey unuturuz. Bu verilerin son yıllarda medya, internet ve eğitim ortamlarına yansımalarının artmasıyla her konuda olduğu gibi unutkanlık konusunda da farkındalığımız artış gösterdi. Yaşam süresinin artmasıyla insanların unutkanlık konusuna gösterdikleri ilgi de arttı” dedi.
Kadın ve erkeğin unutma nedeni aynı oranı farklı!
Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, kadınlarla erkelerin unutma nedenleri arasında fark olmadığını söyleyerek sözlerine şöyle devam etti:
“Unutma oranları arasında fark olabilir. Genel anlamda kadınlar erkeklerden ortalama olarak 10 yıl fazla yaşıyor. Bu yaşlılık ve unutma ilişkisi açısından bir unutma fazlalığı nedenidir. Unutmayı tetikleyen etkenler arasında sayılan kansızlık, B12 vitamin eksikliği, hipotiroidi ve depresyon kadınlarda daha sık görülüyor. Menopoza bağlı östrojen hormonunun azalmasını başka bir unutkanlık artırıcı neden olarak sayabiliriz. Unuttuğunu unutmak ya da unuttuğunu kabul etmemek, biraz önce söylenilenleri hiç duymamış gibi davranarak yeniden sormak ya da kendi söylediğini unutarak tekrar etme durumları başka bir belirtiye gerek duyulmadan tehlike işareti olarak kabul edilmelidir.”
Kronik depresyon riski iki kat artırıyor
Toplumlara ve ırklara yönelik farklılaşan unutma nedeninin sadece yaşam süresi faktörüyle açıklanabileceğini belirten Tanrıdağ, “Genel bir kural olarak Alzheimer hastalığı, uzun yaşayan toplumlarda fazlayken kısa yaşayan toplumlarda az görülür. Örneğin, İsveç’te daha fazla, Somali’de daha az görülür. Bu durumun genetik ve ırk özelliklerle bir ilişkisi yoktur lakin sosyal ve tıbbi bir konu olarak değerlendirilebilir. Boşanma, ölüm, işten veya okuldan atılma gibi olaylar unutkanlık üzerinde etkilidir. Bu nedenler öncelikle depresyon nedenidir. Kronik depresyonun Alzheimer riskini en az ikiye katladığı araştırmalarca gösterilmiştir. Unutkanlık gösteren bir çok erken Alzheimer vakasının depresyon tanısı aldığı bir gerçektir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, 60 yaşlarından sonra yaşanan acı ve kayıpların ardından unutkanlık dikkat çekecek biçimde ortaya çıkıyorsa bunu sadece depresyon olasılığı değil Alzheimer olasılığı açısından da araştırmak gerekir. Geç başlangıçlı depresyon ve Alzheimer neden-sonuç ilişkisi bakımından yumurta-tavuk örneği gibidir” dedi.
Alternatif tıp Alzheimer’a çare değil
Tanrıdağ, önem verilmesi gereken konunun unutkanlık değil patolojik unutkanlık biçimleri olduğunu söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu ayrım önemli çünkü sorunun genel düzeyde unutkanlık olarak ele alınmasıyla toplumsal bir paranoya zemini oluşuyor. Bu durumdan da Alternatif Tıp Sektörü faydalanıyor. Ancak Alzheimer hastalığı için alternatif tıp tavsiyelerinin ve yöntemlerinin hastalara sağlayacağı hiçbir fayda olmadığını söylemekte fayda var. Alzheimer’a yakalanma korkusu sadece alternatif tıp yalanlarının artmasına yarıyor. Havuç suyu, ananas suyu, siyah üzüm gibi öneriler kesinlikle fayda sağlamıyor. Ortada 100 yıldır çözülmemiş, hala genetik riskleri tam ortaya konmamış ciddi bir hastalık var. Alzheimer hastalarına tanı koyma yönünden öne çıkan iki uzmanlık alanı nöroloji ve psikiyatri. Şu an için her iki tarafta da küçük doktor grupları dışında bu hastalık yeni bilgiler eşliğinde değil 50-60 sene öncenin bilgileriyle anlaşılıyor. Henüz tam çözülmüş bir hastalık olmasa da çözüm listesinde yer alıyor. Sıtmanın, tüberkülozun, epilepsinin ve birçok kanser türünün tedavisi için nasıl beklendiyse Alzheimer için de beklemek gerekiyor ancak bu bekleyiş kaderci bir bekleyiş olmamalı. Farkındalığın artışıyla özellik kazanan bir bekleyiş olmalı.”
Gündelik eşyaların yeri unutuluyorsa DİKKAT!
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ, Alzheimer hastalığına yol açabilen ve 1 kez bile yaşanması durumunda dikkat edilmesi gereken unutkanlıkları şöyle paylaştı:
• 50 yıldan beri sahip olunan ve son yıllarda içinde yaşanmayan ev ya da evlerin var oldukları veya nerede oldukları unutuluyorsa,
• Gündelik olarak sık kullanılan eşyaların yerleri hatırlanmakta zorluk çekiliyorsa,
• 15 - 20 yıl önce ölmüş bir Cumhurbaşkanı şimdiki ile karıştırılıyorsa,
• Daha önceden iyi tanınan ve ölmüş oldukları da bilinen insanlardan yaşıyormuş gibi söz ediliyorsa,
• 5 – 6 kadar, çok fazla sayıda olmayan torunların adları ve yaşları karıştırılıyorsa,
• Yukarıda sayılanlar söylendiğinde unutulduğu kabul edilmiyorsa bu belirtiler Alzheimer için önemli işaretlerdir.
Alzheimer’dan değil, geç kalmaktan korkulmalı
Alzheimer’a karşı tavsiyeleri anlatırken beyin ve moral güçlendirici etkenlerden bahsetmenin daha gerçekçi olacağını belirten Tanrıdağ, “Alzheimer, beyinde ne zaman başladığı belli olmayan, aynı zamanda beyni zayıf düşüren ve depresyonla da bağlantısı olan bir hastalık. Bu bağlamda hastalığın ne zaman ortaya çıkacağını beklemek yerine yaşam tarzıyla ilgili bazı öneriler getirmek hem gerçekçi olur hem de toplumun morali üzerinde olumlu etkileri olur” dedi.
Prof. Dr. Oğuz Tanrıdag, Alzheimer’a karşı benimsenmesi gereken yaşam tarzı önerilerini şöyle paylaştı:
• Hastalıkla ilgili efsanelere inanmayın,
• Yalnız yaşamayın, eve kapanmayın,
• Hep aynı işlerle uğraşmayın, yeni şeyler deneyin,
• Yaşınızın insanı olmayın! Statünüzden sıyrılın,
• Dünyanın merkezinde oturmaktan vazgeçin,
• Mantığınızdan önce sezgilerinize güvenin,
• Kontrollu açlık tavsiye ediliyor, bizde oruç bu tavsiyeye karşılık gelebilir.
• Alternatif tıbbın hiçbir faydası yok,
• Erken emekli olup kabuğunuza çekilmeyin,
• Bulmaca çözecekseniz sudokuyu tercih edin,
• Nefret duygusundan uzak durun, olumlu düşünün,
• Çocukluğunuzun ve gençliğinizin mekanlarına gidin,
• Müzik dinleyin, mümkünse şarkı söyleyin,
• Sabahları ilk işiniz gazete okumak olmasın,
• Televizyondaki haber ve tartışma programlarından mümkün olduğunca uzak durun,
• Daha çok belgeselleri, dizileri, müzik ve yemek programlarını izlemeyi tercih edin,
• Düzenli cinsel yaşam beyni uyarıyor,
• Ailenizde Alzheimer gibi herhangi bir bunama hastalığı varsa genetik riskinizi dikkate alın.
• 65 yaşın üstündeyseniz hiçbir neden görünmese de yıllık beyin Check – Up’ı yaptırın.