Ortalama bir kişinin bedeninin yüzde 70’inin su olduğu düşünülürse, okyanuslarda oluşan önemli gelgitleri kontrol altında tutan Ay’ın, insan üzerinde oluşturduğu etkileri görmezden gelinemez. Ay döngüsünün ruh halimize etkileri teorisi yüzyıllar öncesinde kalsa da modern bilim birçok kez bu teorileri geçersiz saymıştır. Ancak yapılan son araştırmalara göre Ay döngüsü kişinin ruh halini, duygularını ve hislerini etkiliyor olabilir.
Eski kültürler, Ay’ın kadınsal sezgiler ve derin ruhlar bağlantılı ile olduğunu söylerler. Dişil enerjiler ile ilişkilendirilmekte olan Ay; kendini tanıma, yaşamı ele alma ve gibi ifadeleri içermektedir. Birçok kültürde Ay, iç gözlem olarak tanımlanmaktadır. Bundan dolayı kişilerin düşünce yapısı ve hissettikleri Ay’ın fazlarıyla ilişkilendirilmektedir. Periyodik biçimde zihnin yapısının değişmesi eski dönemlerde Ay’ın fazlarıyla açıklanmıştır.
Ay Döngüsünün İnsan Ruhu Üzerindeki Paralel Etkileri
Ay’ın insan ruhu üzerinde oluşturduğu paralel etkilerini anlamak için ilk önce gelgitleri bilme gerekmektedir. Ay’ın çekim gücü, dünya üzerindeki su birikintileri ile meydana gelgitleri teşvik etmektedir. Dünyanın üzerinde oldukça önemli bir etkiye sahip olan Ay, yakın olduğu bölgelerdeki suların artmasına, dolayısı ile kürenin arka kısmında kalmış olan suların inmesine sebep olur. Bu durumun insan duyguları üzerinde de benzer bir biçimde etki sağladığı düşünülmektedir. Tıpkı suları bulunduğu merkeze doğru çeken Ay, kişilerin hislerini de kendine doğru çekmektedir. Sonuç itibariyle de suların yükselmesi gibi, bazı duygular da yükselip ve baskın duruma gelir. Ayın evreleri insan üzerinde ruhsal olarak şu şekilde açıklanabilir;
Dolunay: Gökyüzünün yükünün azalmasına ve kişilerin auraların çoğalmasına yani enerji artışına yol açar. Ay’ın manipülasyonu ile meydana gelen bu ekstra enerji artışı ise dengeli ve tutarlı olmayan hareketleri tetiklemektedir. Sonuç itibariyle kişiler kendilerini dolunay zamanı; gergin, halsiz, kaygılı ve duygusal olarak karışık hissedebilir.
Amerika’nın Florida eyaletinde gerçekleştirilen sosyolojik bir çalışmaya göre, dolunayın etkilerini ispat eder niteliktedir. Suç eğilimi, şiddet ve cinayetleri araştırmakta olan bir grup gözlemci, beş yıllık polis raporlarını inceleyip dolunay zamanlarında suç oranlarının gözle görülür bir biçimde arttığını tespit etmiştir. Aynı çalışmada elde edilen farklı bir bulgu ise; dolunay zamanlarında kişilerin uykularının kısa olduğudur. Bilimsel bir bulgu elde edilmese de yapılan bu araştırmaların sonunda ayın döngüsü ve biyolojik ritmin ilişkili olabileceği düşünülmektedir.
Yeniay: Dolunayın analitik zekayı olumsuz etkileyen ve primitif dürtüleri harekete geçiren bu etkileri, yeni ay döneminde tersine dönmektedir. Yeniay fazı, Ay’ın karanlık tarafı şeklinde de bilinmektedir, bireylerin kendi içlerine dönmeleri ve kendi duygudurumlarını incelemeleri ile karakterizedir. Ayın gökyüzünde görünmeyip, ışık saçmaması durumunda kişiler için erişebilir olan enerji azalmaktadır. Bundan dolayı bu karanlık faz, kişilerin kendi içlerine dönmeye, düşüncelerini incelemeye ve hedeflerini kurcalamaya davet etmektedir.
Antik kültürlerde dişil enerjiler ile bağlantısı olduğu düşünülen Ay, kadınları daha fazla bir biçimde etkilemektedir. Bilim bu ilişkilendirilen bağı kanıtlar nitelikte bulgular vermese de Ay döngüleri ve kadınsal döngüler ilişkilendirilmektedir. Bilimsel araştırmalar, sosyal bulgular ve antik kültürler ışığında; ruhsal durum, düşünce yapısı, enerji geçişleri ve ay döngüleri arasında bir bağlantı varmış gibi görünmektedir.