Aralıklı patlayıcı bozukluk, saldırgan davranışlar sergileyerek insanlara veya insanların sahip olduğu eşyalara karşı sözlü veya fiziksel olarak zarar verme durumudur. Dürtü kontrol bozukluğu olarak bilinir. Kişinin olay anında kontrol edemediği ve sonrasında tekrarının yaşandığı durumlardır. Çocukluk dönemlerinde yaşanan travmalar, psikososyal nedenler, genetik faktörler gibi birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkabilir. Erken fark edilmesi ve tedavinin yapılması gereken psikolojik bir sorundur.
İnsanlara, hayvanlara ya da eşyalara fiziksel zarar verme veya sözel saldırıda bulunma gibi durumlara verilen isimdir. Yıkıcı bozukluklar, davranım bozuklukları ve dürtü kontrol bozuklukları başlığı altında yer alan sorunlardan biridir. Bazı olaylar karşısında kişilerin tepki vermesi, öfkelenmesi normal olarak görülür. Ancak bu bozuklukta verilen tepkiler yaşanılan olayla orantılı değildir ve ciddi sorunlara neden olabilir. Verilen tepkilerin herhangi bir amacı yoktur. Kişi, öfke nöbetinin ortadan kalktığı durumlarda yapılan eylemlerin doğru olmadığının farkına varır. Ancak nöbet sırasında bu durumu kontrol edemediğini hisseder.
Aralıklı Patlayıcı Bozukluk Belirtileri
Belirtilerin ortaya çıkması ve agresif dürtülere karşı direnç gösteremeyen olaylar sonucunda yaşanan problemlerdir. Patlamalar çoğunluklar yarım saat gibi bir süreden daha az sürerken, ciddi saldırılara ya da kişilerin sahip olduğu mal ve mülke zarar verme olabilir.
Vakaların çoğun gözlemlenen belirtiler aynıdır. Semptom ve bulgular üzerinde yapılan çalışmalarda kişinin öfke ve patlayıcı tepkiyi göstermeden önce yaşadığı bazı durumlar vardır.
Aralıklı patlayıcı bozukluk belirtileri şu şekildedir:
- Sinir ve öfke
- Anormal heyecan ve gerginlik
- Çok fazla enerji ve güç hissi
- Hızlı düşünme
- Karıncalanma hissi ve titremeler
- Çarpıntı ve basınç hissi
- Yankı hissi
Bu gibi semptomların yaşanmasının ardından ortaya çıkan dürtü kontrol bozukluğu, kontrol edilemeyen ve engel olunamayan gerginliğin, öfkenin ve patlamanın tamamlanmasının ardından ortadan kalkar ve kişide pişmanlık gibi duygular yaşanabilir.
Herhangi bir öfke, sinir veya gerginliği olmadığı durumlarda bu kişilerde bir saldırganlık durumu söz konusu değildir. Ancak
Aralıklı Patlayıcı Bozukluk Nedenleri
Aralıklı patlayıcı bozukluk nedenleri arasında; çocukluk travması, psikososyal nedenler, genetik faktörler ve hormon değişikliklerinin yanında birçok etken faktör yer alır. Aile içinde bu duruma benzer özellikleri olan bireylerin olması, çocukluk dönemlerinde yaşanan fiziksel şiddet ortaya çıkma riskini artırır.
Ayrıca strese bağlı olarak çıkabileceği gibi, aile içi problemler, madde kullanımı, alkol tüketimi, herhangi birini kaybetme, ekonomik kaygılar, hayal kırıklığı ve iletişim bozukluğu da bu durumun nedenleri arasında yer alabilir.
Kişide depresyon, anksiyete, alkol ve madde kullanımı, kendini yaralaması ve intihara meyilli olması gibi ciddi durumlara neden olabilir. Vakaların çoğu bu gibi davranışların yaşandığı ve sık görüldüğü ailelerin içinde yaşayan bireyler arasındadır.
Erken yaşlarda şiddete maruz kalınması, ilerleyen yaşlarda aynı özelliklerin kişide ortaya çıkmasına neden olabilir. Vakaların çoğu 35 yaş altı bireylerdir ve erkeklerde daha yaygın olarak görülen bir durumdur. Bozukluğun nedenleri arasında şiddet davranışlarının ve eylemlerinin önemli bir rolü vardır.
Günlük yaşantıda önemli sorunlara neden olan bir durumdur. Kişinin sosyal çevresinde olumsuzluklara, işini kaybetmesine, eğitimin hayatının zorlu geçmesine, boşanmalara, kavgalara, trafik kazalarına, ekonomik sorunlara, hapis ya da farklı yasal problemlere neden olmaktadır.
Aralıklı Patlayıcı Bozukluk Teşhisi
Aralıklı patlayıcı bozukluk teşhisi, kişinin bir insana, hayvana ya da eşyaya karşı üç aylık bir süre zarfında haftada en az iki defa fiziksel veya sözlü olarak saldırganlık eyleminde bulunması gerekmektedir.
Saldırganlık durumu sadece fiziksel ya da şiddet olarak görülmemelidir. Sözlü şiddet de bu sorunun yaşandığı anlamına gelebilir. Yılda en az 3 veya daha fazla öfke nöbeti yaşanması halinde teşhis edilebilir.
Normal insanlara oranla bu kişilerin olaylara karşı verdikleri tepki çok şiddetli ve güçlüdür. Yaşanılan olaylarla bağlantılı olmayan bu eylemler, ciddi sorunlara yol açabildiğinden fark edildiği durumlarda destek alınması gerekir.
Dürtü kontrol bozuklukları arasında yer alan bu sorunlar kişinin önceden planladığı herhangi bir eyleme, amaca veya düşünceye bağlı olarak görülmez. Kişinin olayların yaşandığı sırada farkında olmaması ve bu durumlara engel olamaması kötü sonuçlara yol açabilir.
Öncelikle problemi yaşayan kişi tarafından bu durumun kabul edilmesi ve psikolojik bir sorun olduğunun farkında varılması önemlidir. Sonrasında gerekli kontrollerin ve tedavinin yapılması için vakit kaybetmeden destek alınması gerekir.
Aralıklı Patlayıcı Bozukluk Tedavisi
Aralıklı patlayıcı bozukluk tedavisi kişiye özel olarak yapılmaktadır. Kişiden kişiye değişebilen tedavide en etkili yöntem psikoterapilerdir. Yaşa ve durumun şiddetine bağlı olarak ilaçların terapilerle birlikte kullanımı sürdürülebilir. Tedavide hedeflenen amaç ise yaşanan patlamaların ortadan kalkması veya hafifletilerek kontrol altına alınmasıdır.
Bilişsel davranışçı terapiler ve bireysel psikoterapi en çok tercih edilen ve uygulanan terapi yöntemleridir. Bilişsel davranışçı terapilerle kişinin olumsuz düşüncelerinin olumsuz davranışlara yol açtığının farkına varması, bu düşüncelerin olumlu düşüncelerle yer değiştirilmesi sonucunda yeni alışkanlıklar kazanılması amaçlanır.
İlaçlarla tedavide öfke eşiğini yükselterek kişiye fayda sağlamak hedeflenir. Terapi ve ilaçlarla yönetilebilen bir durum olmasına rağmen, çoğunlukla uzun süreli tedavilerdir. Bazı durumlarda ömür boyu tedavi gerekebilir.
Bu durumu yaşayan kişilerle yaşamak, çalışmak ve aynı okulda olmak da zordur. Kişilerarası ilişkilerde problemler yaşanır ve sorunlara neden olur. Bu kişilerle yaşayan aileler, aynı ortamda çalışanlar veya okulda birlikte olmak zorunda kalan kişilerde daha fazla stres ve depresyon gibi sorunlar görülmektedir.
Bu nedenle hangi yaşta olursa olsun tedbir alınmalı ve tedavi edilmelidir. Farkında olunduğu durumlarda teşhis edilmesi için klinik psikologlardan veya uzman psikiyatristlerden destek alınması ve durumun belirlenmesi gerekmektedir.