Sosyal medya üzerinden kurulan sanal ilişkiler, kimi zaman istenmeyen şekilde sonuçlanabiliyor. Sanal dünyadaki tuzaklara karşı alınabilecek önlemler olduğunu belirten Prof. Dr. Sevil Atasoy, özellikle çocukların aileleri tarafından bilgilendirilmesinin önemli olduğunu vurguladı. Sahte profillere, profil fotoğraflarına ve kimlik bilgilerine dikkat etmek gerekiyor.
Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Bağımlılık ve Adli Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy, internet üzerinden kurulan tuzaklara karşı bilinçlenmenin önemine işaret etti.
İnternet üzerinden kurulan ilişkilerin bir kısmının hayal kırıklığıyla ya da istenmeyen şekilde sonuçlanabildiğini belirten Prof. Dr. Sevil Atasoy, “Sanal dünyada arkadaş aramak isteyenler için şartlar çok cazip gibi görünebiliyor. Kişi, evinde yani kendini en güvende ve en konforlu olduğu alanda iletişim kuruyor. Sosyal medya platformları iletişimi kolaylaştırdı. Ancak ne yazık ki karşısındaki kişi gerçek bir kişi olmayabilir. Profildeki fotoğraf, gerçekten o kişi olmayabilir ve bu işin sonu hiç beklenmedik noktalara da gidebilir” dedi.
Profil fotoğrafı geriye dönük aranabilir
Sosyal medya hesaplarında sahte fotoğraf ve isimle kendine hayali bir kimlik uyduran kişileri saptamanın bazı yöntemleri olduğunu belirten Prof. Dr. Sevil Atasoy, “En basiti profildeki fotoğraf araştırılabilir. Google’da yer alan, geriye yönelik fotoğraf arama motorunu kullanarak söz konusu fotoğrafın daha önce başka bir yerde yayınlanıp yayınlanmadığını tespit edebilirler. İkincisi bu kişinin belirttiği yerde oturup oturmadığını anlayabilmek üzere IP sayısının bildirdiği şehirle bağlantılı olup olmadığına bakılabilir. Google’ın IP arama motorundan yararlanılabilir” diye konuştu.
Gerçekten aynı okulda mı okuduk?
Sosyal medya üzerinden tanımadığı kişilerle bağlantı kurmak isteyen kişilerin, karşı tarafla eski okulundan ya da eski iş yerinden olduğunu iddia ederek iletişime geçtiklerini belirten Prof. Dr. Sevil Atasoy, bu kişinin gerçekten kendisini tanıyıp tanımadığını tespit etmek için bazı sorular sorulması gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Sevil Atasoy, basit gibi görünen ama karşı tarafı rahatsız eden sorular yöneltilmesi gerektiğini ifade ederek “Mesela ‘Hangi liseye gittin?’ sorusu sorulabilir. Ya da ‘Hangi öğretmeni en çok seviyordun? O öğretmen hangi dersi anlatıyordu?’ şeklinde sorular yöneltilerek kontrol edilebilir. Geriye yönelik sorularla o kişiyi rahatsız etmek hem de onu kontrol etmek mümkün olabilir. Bunun yanı sıra karşımızdaki kişiden bir elektronik posta adresi istediğimizde bu kişi bir elektronik posta adresi vermekte tereddüt ediyorsa bu da büyük bir soru işareti” uyarısında bulundu.
Tehditten korkmamak gerekiyor
Sanal dünyada kurulan bu tip ilişkilerin kimi zaman tehdit ve şantaja varan olaylarla sonuçlanabileceği tehlikesine dikkat çeken Prof. Dr. Sevil Atasoy, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Sosyal medya üzerinden karşısındaki kişiyi tanımadan uzunca bir süre ilişki yürüten, kimi zaman cinsellik içeren iletişime giren, kimi zaman karşısındaki kişiye özel fotoğraflarını gönderen kişiler bir süre sonra bu ilişkiyi sonlandıramıyor. Çünkü korkuyorlar. ‘Ya bu ilişki ortaya çıkarsa, ya benim böyle bir şeyler yazdığım birisi tarafından aileme iletilirse, ailem tarafından onlara verdiğim fotoğraf anlaşılırsa çok zor durumda kalırım’ diyerek korku ve endişe yaşıyorlar. Ancak bundan korkmamak lazım çünkü zararın ve tehlikenin neresinden dönülürse kardır.”
Bu tuzakların bir numaralı nedeni; ekonomik çıkar
Bu tip tuzak ve tehlikelerin en büyük nedeninin ekonomik çıkar olduğunu belirten Prof. Dr. Sevil Atasoy, “Ekonomik çıkar için bunu yapan insanlar var. Yani internet üzerinden görüştüğünüz kişi bir gün sizi bir yere davet eder ve buluşmaya gidersiniz ya da ‘Yanına gelmek istiyorum ama param yok’ diye bir süre sonra sızlanmaya başladığı zaman büyük hata yapar ve para göndermeye başlarsınız. İşin içine para girdiği zaman burada bir ekonomik çıkar oluyor. Ne yazık ki onun yanına gitmeye kalktığınız zaman ve de kendinize göre uzunca süre bir ilişki kurmak için gittiğinizde daha ağır bedeller ödeyebilirsiniz. Bu kişiyle iyi anlaştığınızı ve artık bir arada yaşamak istediğinizi düşünüyorsunuz. Eğer sizin kendi paranız yoksa yavaş yavaş evdekilerin eşyalarını ya da annenizin altınlarını dahi alıp yollara düşebilirsiniz. Ve gittiğiniz yerde de maalesef sizi aslında bir çete bekliyor olabilir” uyarısında bulundu.
Çocuklara tehlikeleri anlatmak gerekiyor
Sosyal medyadaki tehlikeler konusunda ailelerin çocuklarını mutlaka kontrol etmelerini, gereken uyarılarda bulunmalarını ifade eden Prof. Dr. Sevil Atasoy, “Çocuklara başka şeyler öğretmek gerekiyor. Bunlardan bir tanesi tabi ki internet üzerinden görüştüğü hiç kimseye güvenmemesi gerektiği anlatılmalı. İletişim kurduğu kişinin aslında başka biri olabileceği, kimliğini gizlemiş biri olabileceği, 11-12 yaşında olduğunu zannettiği kişinin aslında erişkin biri ya da kız olarak tanıdığı kişinin aslında yetişkin bir erkek olabileceği söylenmelidir. İnternet üzerinden görüşülen kişiyle buluşulmaması gerektiği ya da bu kişinin adresini öğrenmek istemesine karşı özel bilgilerin kesinlikle verilmemesi gerektiği anlatılmalı. Bu tip bilgilerin istenmesi halinde çocuğun mutlaka ailesini haberdar etmesi istenmeli. Çocukla her zaman yakın ilişkide bulunmak ve güçlü bir iletişim kurmak önemli” diye konuştu.
Hiçbir erişkinin bir çocuğun yardımına ihtiyacı yoktur
Dışarıdaki tehlikelere karşı çocuğa bilgi vermenin önemine işaret eden Prof. Dr. Sevil Atasoy, “Çocuğun şunu bilmesi lazım; hiçbir erişkinin bir çocuğun yardımına ihtiyacı yoktur. ‘Köpeğimi kaybettim gel beraber arayalım’ diye çocuktan yardım istenmez ya da ‘Şuraya nasıl gidilir?’ diyerek yol tarifini çocuğa sormaz. Böyle bir soruyla karşılaştığı zaman çocuğun bundan tedirgin olmasını öğretmek lazım. İkinci önemli nokta, hiçbir şekilde bir yabancıyla bir otomobile binmemesi gerekiyor. Okuldan onu kim alacaksa o kişiyle beraber okuldan ayrılması gerekiyor” uyarısında bulundu.