NPİSTANBUL Hastanesi, psikiyatrik tedavide bireysel farklılıkları dikkate alan çağdaş bir yaklaşımı klinik uygulamaya taşıyor. Farmakogenetik temelli kişiye özel tedavi modelleri, moleküler psikiyatriyle entegre edilerek hastalara daha etkili, güvenli ve bireye özgü çözümler sunuluyor.
İçindekiler
Gelişen moleküler biyoloji, genetik analiz teknolojileri ve psikiyatrideki ileri görüntüleme yöntemleriyle birlikte, kişiye özel tedavi artık sadece bir vizyon değil, uygulamada karşılık bulan bir gerçekliğe dönüşüyor. Bu dönüşümde öncü kurumlardan biri olan NPİSTANBUL Hastanesi, Klinik Farmakogenetik Laboratuvarı aracılığıyla psikiyatrik ilaçların bireysel genetik profillere göre etkilerini analiz ediyor ve tedavi planlarını bu veriler doğrultusunda şekillendiriyor.
Gelecek Burada Başlıyor
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, NPİSTANBUL Hastanesi’nin moleküler düzeyde gerçekleştirdiği bu çalışmaların, yalnızca bugünün değil, yarının da tedavi anlayışına yön verdiğini belirterek, “Uluslararası yayın platformlarıyla uyumlu bu çalışmalar, hastalıkların daha iyi yönetilmesine, tedavi yanıtlarının öngörülmesine ve hasta güvenliğinin artırılmasına büyük katkı sağlıyor.”
Laboratuvar altyapısı göz önüne alındığında şu anda Türkiye’de bu konuda birçok ilki başlatmış konumda olduklarını dile getiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Özellikle üniversitenin kuruluşunda tema olarak konseptimiz sağlık alanında davranış bilimlerine odaklandığımız için nörobilimi önemli bir AR-GE odağı olarak tercih ettik. Uygulama ve bilim ortağımız NPİSTANBUL Hastanesi bu çalışmaların bir parçası. Orası en son tedavi yöntemlerini uygulama konusunda bize ciddi destek veriyor. Tıp Fakültesi de aynı şekilde. Aynı zamanda nörobilim ve nörogenetikle ilgili çalışmalara olanak sağlayan laboratuvar altyapılarımız var. Kök hücre çalışmalarını gerçekleştirebileceğimiz laboratuvarla ilgili girişimlere başladık” diye konuştu.
Beyin bilimleri ile ilgili yani nörobilimlerle bilgisayar bilimlerinin ve diğer psikolojik bilimlerin birlikte olduğu multidisipliner bir alanda çalıştıklarını kaydeden Tarhan, “O yüzden üniversitenin ilk kuruluş zamanında özellikle bilgisayar, yazılım mühendislikleri, biyo mühendislik, Türkçe ve İngilizce moleküler biyoloji ve genetik bölümlerini ilk senede açtık, mezunlar verdik. Özellikle Covid-19 pandemisi döneminde üniversitemizden mezun olan biyo mühendisler ve moleküler biyoloji – genetik mezunları ciddi şekilde aranan eleman oldular. Her yerde iş imkanı buldular. Şu anda birçok kuruma girişte kapıda PCR testi uygulanıyor. 1 – 1.5 saat içinde sonuç veriyor ve yapılmıyorsa içeri almıyorlar. Geleceğin mesleği olarak öngördüğümüz için bu alana önem ve öncelik verdik. Gençlerimiz de bunun faydasını gördüler” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Psikiyatristler yerinde sayarsa şizofreniyi de kaptıracaklar”
Üniversite olarak AR-GE alanında Alzheimer, otizm gibi nörogelişimsel, nörodejeneratif hastalıkları seçtiklerini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, pek çok psikiyatrik hastalığın artık nörologlar tarafından incelendiğini belirterek psikiyatri uzmanlarına uyarılarda bulundu: “Şizofreni de bir nörodejerenatif hastalık değil diyemiyoruz şu anda. Özellikle beyinde hastalıkla ilgili konnektomlar anlaşılmaya başlandı. Belki de 5-10 yıl sonra şizofreni yerine beynin şu konnektom bozukluğu diyeceğiz. Beynin şu bölgesinde ya da bu bölgesinde konuşamama bozukluğu var diyeceğiz. Depresyon ya da bipolar demeyeceğiz de patolojiden hareketle tanı konacak. Şu anda psikiyatride patolojiden hareketle değil, sınıflandırmadan hareketle deskriptif olarak tanı konuluyor. Nörologlar şu anda daha çok otizmle, şizofreniyle ilgileniyor. Eğer psikiyatristler halen aynı yerde sayarlarsa Alzheimer’ı kaptırdıkları gibi şizofreniyi davranış nörologlarına ve çocuk nörologlarına otizmi de emanet edecekler. Bunu bilmek gerekiyor. Nörobilimdeki yeniliği takip etmezse psikiyatristin elinde sadece depresyon kalacak, o zaman da psikiyatri sadece depresyon uzmanlığına indirgenebilir. Depresyonun da artık şu anda ön beynin bir hastalığı olduğu ile ilgili kanıtlar çok fazla. Bu nedenle psikiyatri ve psikoloji profesyonelleri eğer klinisyense bir hastaya dokunmak istiyorsa beyni bilmek zorunda. Temel beyin bilgisi olmayan bir insana psikoloji diploması verilmesi etik değil.”
Üniversite olarak Türkiye’de ilk defa Nöropazarlama Yüksek Lisans Programı açtıklarını da belirten Tarhan, nörobilimle ilgili stratejik hedeflerinin bulunduğunu belirterek “Bununla ilgili yayınlarımız da belli bir noktada epeyce çoğaldı. Daha çok araştırma yapılabilmesi, TUBİTAK projelerinin alınabilmesi için AR-GE ve yenilikçi politikalarla ilgili bir yapı da oluşturduk. Uluslararası projelerin bir parçası olabilmek çok önemli.” dedi.
Moleküler Psikiyatri ve Genetik Uyumu: Bilimsel Geleceği Bugüne Taşıyoruz
Molecular Psychiatry gibi uluslararası saygınlığı olan bilimsel yayınlarda da altı çizildiği gibi, günümüzde biyolojik düzeydeki mekanizmaları anlamaya yönelik çalışmalar, psikiyatrik hastalıkların tedavisinde devrim yaratıyor. NPİSTANBUL Hastanesi, bu bilimsel paradigmaya yanıt olarak, farmakogenetik testlerle desteklenmiş bireyselleştirilmiş tedavi programlarını hastaların hizmetine sunuyor.
NPİSTANBUL Hastanesi, laboratuvarında yapılan CYP2D6, CYP2C9, CYP2C19, CYP1A2 ve CYP3A4 genotiplemeleri, ilaç metabolizmasını etkileyen en kritik genetik varyasyonları ortaya koyarak tedaviye yön veriyor. Ayrıca, 5HTT ve COMT gibi nöropsikiyatrik etkilerle ilişkili genlerdeki polimorfizmler de analiz edilerek antidepresan ve antipsikotik tedaviler optimize ediliyor.
Kişiye Özel Psikiyatrik Tedavi: Deneme-yanılma Dönemi Geride Kalıyor
Farmakogenetik testler sayesinde artık şu soruların yanıtı genetik düzeyde verilebiliyor:
- Bu hasta hangi ilaca yanıt verecek?
- Hangi doz, onun için en uygun olan?
- Hangi yan etkiler riski yüksek?
- Hangi ilaç kombinasyonları güvenli?
Bu sorulara verilen bilimsel yanıtlar, tedavi sürecini deneme-yanılma çemberinden kurtararak daha hızlı, etkili ve güvenli hale getiriyor. Laboratuvarımızda uygulanan Therapeutic Drug Monitoring (TDM) yöntemleri ve probe drug ile yapılan fenotipleme çalışmaları, genotip-fenotip korelasyonunun kurulmasına ve tedaviye biyolojik düzeyde yön verilmesine olanak sağlıyor.
Klinik Farmakogenetik Laboratuvarı: Bilimsel Altyapı, Klinik Etki
NPİSTANBUL Hastanesi ve Üsküdar Üniversitesi iş birliğiyle hayata geçirilen Tıbbi Genetik ve Moleküler Tanı Laboratuvarı, ileri düzey cihaz altyapısı ve uzman kadrosuyla aşağıdaki olanakları sunuyor:
- DNA/RNA izolasyonu
- Konvansiyonel PCR, RFLP, dizi analizi ve Real-time PCR
- Gen ekspresyon analizleri
- Fenotipleme ve ilaç düzeyi takibi
Bu kapsamlı altyapı sayesinde psikiyatrik hastalıkların bireysel doğasına uygun tedavi yaklaşımları geliştiriliyor. Tedavi sırasında ortaya çıkabilecek yan etkiler önceden tahmin edilebiliyor ve bu sayede ilaç güvenliği ve hasta memnuniyeti artırılıyor.
Psikiyatride Bireyselleşmiş Tedavinin Önemi Artıyor
Dünyada hızla yayılan “kişiselleştirilmiş tıp” anlayışının psikiyatrik hastalıkların tedavisinde daha fazla karşılık bulması, hasta sonuçlarında olumlu değişimleri beraberinde getiriyor. NPİSTANBUL Hastanesi, bu dönüşümün Türkiye’deki öncülerinden biri olarak, bilimsel temelli, etik ve hasta odaklı yaklaşımıyla moleküler psikiyatriye yön veriyor.
Detaylı Bilgi İçin:
https://npistanbul.com/klinik-farmakogenetik-laboratuvari
Detaylı Bilgi İçin:
https://npistanbul.com/psikiyatri