Erken teşhisin önemine dikkat çeken uzmanlara göre, bağırsak alışkanlığı değişikliği, rektal kanama ve beklenmeyen kilo kaybına dikkat etmek gerekiyor. 50 yaş üzerine rutin kontrol öneren uzmanlar, erken saptamada 5 yıllık sağ kalım oranının %93 olduğunu vurguluyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi’nden Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ahmet Murat KOCA, kolon kanserinin 50 yaş üzerinde daha sıklıkla görüldüğünü belirterek erken teşhisin önemini vurguladı.
Üçüncü ölüm kanserdir
“Kolon kanseri” olarak da bilinen kolonektal kanserin, mide-bağırsak yapısı içinde en fazla kanser görülen bölümü olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Ahmet Murat KOCA, “Amerika’da 140 bin yeni tanı konmakta ve yılda 50 binden fazla hasta bu sebeple yaşamını yitirmektedir. Üçüncü ölümcül kanserdir. Tarama programları görülme oranını azaltmış, erken tanı ise ölüm oranını azaltmıştır” diye konuştu.
Kolon kanseri olgularının %90’ından fazlasının 50 yaş üzerinde görüldüğünü ifade eden Yrd. Doç. Dr. Ahmet Murat KOCA, diğer risk faktörlerinin ailesel, çevresel, yeme alışkanlığı, inflamatuvar bağırsak hastalığı olduğunu söyledi. Yrd. Doç. Dr. Ahmet Murat KOCA, şöyle konuştu:
“Kolorektal kanserlerin %20’sinde bilinen ailesel kolorektal kanser vardır. Bu ailesel bozuklukların anlaşılması, erken tanı için genetik testler yapılmasını sağlamaktadır. Hayvansal yağ tüketiminin fazlalığı, liften fakir beslenme, alkol kullanımı ve obezite, kolorektal kanseri ve ölümcüllüğünü arttıran faktörler arasında yer almaktadır. Kolitin yaygınlığı ve şiddeti risk ile orantılı olarak artmaktadır.”
Sigaranın önemli risk faktörleri arasında yer aldığını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Ahmet Murat KOCA, “Özellikle 35 yıldan fazla içimlerde polip gelişim riskini arttırmaktadır. İdrar yolunun kalın bağırsağa bağlanması sonucu hastalarda hem adenoma hem de karsinom formasyonu riski artar. Karın alt bölgeye uygulanan radyoterapi rektal kanser gelişimini arttırır” dedi.
Bağırsak alışkanlıklarına dikkat!
Kolon kanserinin bazı belirtilerle kendini gösterebileceğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Ahmet Murat KOCA, “Kabızlık ya da ishal gibi bağırsak alışkanlığı değişikliği, rektal kanama, kanlı dışkı, siyah yumuşak dışkı, beklenmeyen kan azlığı, beklenmeyen kilo kaybına dikkat etmek gerekmektedir” diye konuştu.
Kalın bağırsaklarda oluşan poliplerin mutlaka takip edilmesi gerektiğini de ifade eden Yrd. Doç. Dr. Ahmet Murat KOCA, “Bütün polipler takip edilmeli, gen testleri yapılmalı, patolojik olarak adları konulmalıdır” uyarısında bulundu.
50 yaşından sonra kontrol yaptırın
Günümüzde orta riskli popülasyonda yani belirtileri, ailesel öyküsü, kişisel kolon polibi veya kolorektal karsinom öyküsü olmayan kişilerde tarama programlarının 50 yaşında başlamasının önerildiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Ahmet Murat KOCA, şu tavsiyelerde bulundu:
“Yıllık gaytada gizli kan (GGK) testi, 5 yılda bir fleksible sigmoidoskopi, 5 yılda bir baryumlu lavman ya da 10 yılda bir kolonoskopi uygulanmalıdır. Risk faktörlerine sahip hastalar daha erken ve sık taranmalıdır. Mide- bağırsak sistemi ile ilgili yukarıda saydığımız belirtilerden herhangi biri olan hastalarda kolonoskopi ile tam bir değerlendirme yapılmalıdır. Adenomatöz polip saptananlarda, ilk tespitte kolonoskopi sonrasında 3 yıl içinde kolonoskopi. Daha fazla polip yoksa her 5 yılda bir kolonoskopi. Polipler varsa, her 3 yılda bir kolonoskopi, 5’ten fazla ise her yıl kolonoskopi yaptırılmalıdır. Birinci derece akraba ailesel kolorektal kanserde, 40 yaş veya en genç etkilenen akrabadan 10 yaş önce başlayarak her 5 yılda bir kolonoskopi önerilmektedir. Etkilenen aile bireyi sayısında artış olursa özellikle 50 yaş altında sıklık artmaktadır.”
Erken tanı ömrü uzatıyor
Kolon kanserinde tedavi hedefinin primer tümörü lenfovasküler yapıları ile birlikte çıkarmak olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Ahmet Murat KOCA, “Hastanın genel durumu, kanserin nitelikleri, yandaş hastalıklar tedavi yöntemlerini, sırasını, yapılacak işleri belirler. O kısım multidisipliner tibbi değerlendirmelerle planlanır. Sağ kalım süreleri, erken tanıyla orantılıdır. Erken saptananda 5 yıllık sağ kalım %93.2 iken, gecikmiş olgularda bu oran düşmektedir. Risk faktörlerini bilmek, muayene ve tetkikleri ihmal etmemek, erken yakalamak gerekli tedavinin yapılmasını sağlar” dedi.