Çocuğunuzu ödüllendirirken cezalandırmayın

Çocuğunuzu ödüllendirirken cezalandırmayın

Eğitim uzmanları ve pedagoglar, çocuklara pazarlık usulü ya da vaat şeklinde verilen ödülü, gizli bir ceza olarak yorumlarken, bir davranışı sürekli olarak ödül ile yaptırmanın, çocuğun başarısının düşmesine yol açabileceğini belirtiyor.

Eğitim yılının ilk yarısının sona ermesine sayılı günler kala, çocuklar bir taraftan tatil yapacak olmanın heyecanını yaşarken, bir taraftan da anne-babalarından alacakları karne hediyesi için sabırsızlanıyor.  Bu ödül ve hediye seçkisi, her karne döneminde, her yaş grubuna göre değişkenlik gösteriyor. Uzun yıllar süren eğitim hayatı göz önünde bulundurulduğunda, çocuğun hediye-ödül beklentisi de her geçen yıl artıyor.

Çocukluk çağında oyuncak ile başlayan ödül seçkisi, ilerleyen yaşlarda telefon, bilgisayar, tablet, oyun konsolu, ailenin ekonomik durumuna göre tatil ya da araba almaya kadar gidebiliyor. Uzmanlar, pazarlık usulü ya da vaat şeklinde verilen ödülü gizli bir ceza olarak yorumlarken, bir davranışı sürekli olarak ödül ile yaptırmanın, çocuğun başarısının düşmesine yol açabileceğini belirtiyor.

Pazarlık Usulü Verilen Ödüller Doğru Değil

Pedagoji Derneği Başkanı Klinik Psikolog ve Pedagog Mehmet Teber, pedagoji biliminde her alanda olduğu gibi farklı düşünce ve akımların bulunduğunu, bu akımlardan davranışçı akıma göre ödüllerin, beklenen davranışın ortaya çıkma sıklığını arttırdığını söyledi. Ancak bazı ekollere göre de ödül ve ve cezanın kesinlikle kullanılmaması gerektiğini belirten Teber, sözlerine şöyle devam etti:

"Ben daha ılımlı bir yaklaşımdan yanayım. Ödüle dayalı bir eğitim sistemi çocuğa zarar verir ama işin için de hiçbir şekilde ödül yoksa bunu da doğru bulmuyorum. Bu nedenle çocuğun karnesine bir küçük ödül verdik diye çocuğa büyük zarar verdik gibi bir genellemeye katılmam mümkün değil.

Ödül doğru kullanıldığında çocuğu teşvik edebilir. Bu nedenle aileler, karnesi iyi olan çocuklarına küçük sürpriz yapabilirler. Onlara 'Bu dönem her gün sabah erken kalktın okula gittin, birçok yazılıya girdin ve yoruldun dolayısı ile bu küçük sürprizi hak ettin' diyerek küçük ödüller verilebilir. Ama 'karnende notlar şöyle gelirse sana şunu alırım' gibi önceden söylenmiş pazarlık usulü verilen ödüller doğru değildir."

Ödül Spontane Biçimde Kullanılmalı

Karne geldikten sonra ailenin çocuğun sene içindeki performansını görüp onu takdir ederek sürpriz yapması gerektiğini anlatan Teber, önceden ilan edilmiş anlaşmalı bir karne-ödül ilişkisinin doğru olmadığını vurguladı. Eğer bir aile sürekli olarak bir davranışı ödül ile yaptırıyorsa bu ailenin genel örüntüsünün çocuğa zarar vereceğini ve çocuğun ödülsüz iş yapamaz hale geleceğini belirten Teber, bu nedenle başarının da düşeceğini ifade etti. Teber, ödülün spontan biçimde, rastgele ve bazen kullanılması gerektiğini sözlerine ekledi.

Ödül, Kaygı Yaratıyor

Eğitim Bilimci ve Yazar Dr. Özgür Bolat, çocuklar karne aldıklarında aileleri tarafından ödüllendirilirken aslında cezalandırıldıklarını ve bunun birçok sebebinin olduğunu söyledi.

"İlk olarak aileler, çocuğa ödül vaat ettiği an aslında bir de gizli ceza vermiş oluyor. Çünkü çocuk o ödüle ulaşamazsa kendisini cezalandırılmış hissediyor. Çocuk sömestre boyunca, bunun kaygısıyla yaşıyor. Ödül, kaygı yaratıyor" diyen Bolat, sözlerine şöyle devam etti:

"İkinci olarak karne hediyesi çocuğa şöyle bir mesaj verir; okulda başarılı olmak tek başına değerli değildir. Öğrenmek asıl amaç olmaktan çıkar ve karne hediyesine yani ödüle götüren bir araca dönüşür. Böylece asıl amaç, hediyeye ulaşmak olur ve öğrenme değersizleşir. Çocuk sadece öğrenmek için öğrenmelidir ama karne hediyesi bu amacı değiştirir, gerçek öğrenme ikinci plana atılır. Bu da olumsuz durumlara sebep olur. Mesela çocuk öğrenmesi zor olan işleri başarısız olma korkusundan dolayı seçmez, kolay işleri seçer ve başarıyı gelişmeye tercih eder."

Ödüle Ulaşamayacağını Düşünen Çocuk, Çalışmayı Bırakır

Karne hediyesinin bazı çocukları yanlış sebepten dolayı motive etse de bazılarında da çaresizlik oluşturduğunu anlatan Bolat, şöyle devam etti:

"Çünkü ödüle ulaşamayacağını düşünen çocuklar, bir süre sonra çalışmayı bırakır. 'Ben ne yaparsam yapayım zaten ödüle ulaşamam' der. Bu durumda üzülmezler bile çünkü karne hediyesi çocuğa kötü not alma hakkı verir. Aile bu durumda çocuğuna bir şey diyemez çünkü çocuk, 'İyi not alırsam hediye alacağınızı söylediniz. Ben hediye istemiyorum. Öyleyse kötü not alabilirim' der. Yani, kötü not alma hakkı otomatikman meşrulaşır."

Karne hediyesinin bir çeşit yapay sevgi mekanizması olduğunu ifade eden Bolat, "Eğer aile karne hediyesi vaat ediyorsa ve çocuk iyi notlar almadıysa aile hediye almaz. Bu durumda çocuğa şu mesajı vermiş olur; 'Biliyorum sen bu hediyeyi çok istiyorsun ve ben bunu seni sevdiğim için, seni mutlu etmek için almalıyım ama almıyorum çünkü benim istediğimi yapmadın.' Böylece çocuk ödüle ulaşamadığı için kendisini değersiz hissetmeye başlar" diye konuştu.

Hediye Talepleri Gittikçe Artıyorsa, Bu Ödül Ceza Yerine Geçer

Üsküdar Üniversitesi NP İSTANBUL Beyin Hastanesi Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mine Elagöz Yüksel de çocuğun hediye için çalışmamış olduğunu bilmesi gerektiğini, bununla beraber ufak bir ödülün motive edici olabileceğini söyledi. Karne hediyesi vermenin, gelenek haline geldiğini ve ceza sayılmayacağını belirten Yüksel, "Ancak çocuk sadece hediye için çalıştığını düşünüyor ve hediye talepleri gittikçe artıyorsa bu ödül ceza yerine geçer" dedi. Çocukla ilgili iyi görülen değerlendirmelerin takdir edilmesi gerektiğini ifade eden Yüksel, fakat pahalı ve abartılı ödüllerden kaçınılması gerektiğini vurguladı. Yüksel, karne hediyesi bir alışkanlık olmakla beraber çocuğa hediye amacıyla değil, sorumluluk bilinciyle çalıştığını hissettirmenin öneminin altını çizdi.

Paylaş
OluşturanNP İstanbul Hastanesi Yayın Kurulu
Güncellenme Tarihi05 Mart 2024
Oluşturulma Tarihi20 Temmuz 2018
Sizi Arayalım
Phone