Çağımızın en yaygın hastalıklarından biri olan kanser, günümüz insanının en büyük korkuları arasında geliyor.
Kanser fobisi olanlar masum sebeplerle açıklanabilecek bir belirtiyi dahi felaketleştirme, en kötüye yorma eğilimi gösterirken, ufak rahatsızlıkta hastaneye koşabiliyor ya da tam tersi kanserden korktuğu için rutin kontrollerini ihmal edip erteleyebiliyor.
Uzmanlar makul ölçüdeki kaygı ve korkunun hastalığı önleme ya da erken teşhis konusundaki önemine dikkat çekiyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi’nden Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Emre Tolun Arıcı, kişileri çaresiz ve umutsuz hissettiren kanserin korkulan hastalıkların başında geldiğini belirterek son yıllarda hem kanser tanılarının hem de kanser farkındalığının artması nedeniyle sıklıkla gündeme geldiğine dikkat çekti.
Kanserden korunma yolları, kansere yol açan etkenler ya da olumsuz hastalık hikâyelerinin medyada ve sosyal hayatta sürekli karşımıza çıkması nedeniyle kanserle ilgili fobilerin yaşandığını ifade eden Arıcı, bu durumun psikiyatri kliniklerine çeşitli şekillerde yansıdığını söyledi.
MAKUL SEVİYEDEKİ KORKU ÖNLEM ALMADA ETKİLİ OLUYOR
Kanser olmak ya da yakınlarımızın kanser olması ile ilgili makul seviyelerde korku ve kaygının kişileri önlem almaya sevk ettiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Emre Tolun Arıcı, “Bu sebeple sigaradan uzak durmak, yaşam tarzı değişiklikleri yapmak, hekimlerin önerdiği aralıklarla kanser taramalarını yaptırmak gibi önlemler sağlıklıdır. Ve bunları yaptığında kişinin rahatlaması beklenir. Fakat kanserle ilgili aşırı, rasyonel olmayan korku duymak, bununla ilgili aşırı önlemler almak kanser fobisi olarak adlandırılabilecek bir özgül fobi ile açıklanabilir” dedi.
Kanser fobisinde kişilerin kanserle ilgili her şeyden kanserli kişiler ile temastan, kanser kelimesinin kendisini duymaktan bile rahatsız olabildiğini belirten Arıcı, “Bu durumlar anksiyete yaşamaya neden olur. Anksiyetenin düzeyi; çarpıntı, titreme, terleme, göğüste sıkışma, vücutta uyuşmalar, ateş basması, bayılma hissi gibi belirtilerin şiddetine göre panik atağa kadar yükselebilir. Kişi bu korkunun çoğunlukla aşırı olduğunun farkındadır fakat engelleyememektedir. Kanser fobisi olan kişiler diğer hastalık fobilerinde olduğu gibi bu durumla baş etmek için hastanelerden, muayene olmaktan, tetkik yapılmasından, kanser tarama testlerinden kaçınmaya başlarlar” diye konuştu.
Hastaların elinde olmadan yaptığı bu uygunsuz baş etme yolunun anksiyetenin daha da artmasına neden olduğunu kaydeden Arıcı, “En önemlisi de sağlık kontrollerine gidememek olası sağlık sorunlarının teşhis ve tedavi edilmesine engel olmaktadır. Kaçınmalarla birlikte aşırı önlemler de kişilerin sosyal, ailesel ya da çalışma hayatlarını güçleştirebilmekte, hayattan zevk almasına engel olabilmektedir. Şiddetine göre depresyon gibi bazı hastalıkların eklenmesine neden olabilmektedir” dedi.
HASTALIK HASTASI OLUNABİLİR
Kanser korkusunun başka bir şeklinin de tam tersi etkilerle ortaya çıkabileceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Emre Tolun Arıcı, şunları söyledi:
“Kişi sağlık kuruluşlarına sık sık başvurabilir, bu konuyla aşırı meşgul olur ve internette sağlık sitelerinde çokça vakit geçirir. Sağlık anksiyetesi olarak tanımlanan bu durum oldukça yaygındır. Yakınlarından birinin kanser hastalığın yakalanması, ya da duyulması, olumsuz haberler, internetteki asılsız bilgilere ulaşmak tetikleyici olabilir. Bu kişilerin kendilerinde kanser hastalığı olması ile ilgili yoğun düşünceleri vardır, bunun için çeşitli branşlara başvurup, çeşitli tetkikler yaptırırlar. Bunların tekrar etmesi üzerine hekimler tarafından psikiyatriye yönlendirilirler.
MASUM SEBEPLERLE AÇIKLANACAK BELİRTİYİ FELAKETLEŞTİRİYORLAR
Hastalığın başında vücutlarında bir sertlik hissedilmesi, baş dönmesi, halsizlik gibi masum sebeplerle açıklanabilecek bir belirtiyi felaketleştirme; en kötüye yorma eğiliminde olurlar. Bazen internette bu belirtileri ararken ihtimaller arasında geçen kanser kelimesi onları dehşete düşürür. Ya da daha önce duydukları bir kanser belirtisi ile örtüştürebilirler. Çoğunlukla anksiyeteye duyarlı, vücut duyumlarına hassas kişilerdir. Yapılan tetkikler, hekim başvuruları bazen rahatlama sağlayabilse bile, bazen de emin olamama, başka belirtileri yeniden kanser gibi yorumlama ile zorlu süreç devam edebilmektedir. Gereksiz pek çok tetkik yapılması, sağlık harcamalarının artması, bununla harcanan zamanın kişinin hayatını olumsuz etkilemesi yanında hasta yakınlarını da etkileyebilmektedir.”
Kanser korkusunun depresyon ve diğer anksiyete bozukluklarına sebep olabildiğini belirten Arıcı, “Kanser korkusu fobi, sağlık anksiyetesi, hipokondriazis, yaygın anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk gibi pek çok hastalıkla ve bazen bu hastalıkların semptomlarının bir arada bulunması ile açıklanabilir” dedi.
Tedavinin öncelikle hasta ve yakınlarını bilgilendirmekle başladığını belirten Yrd. Doç. Dr. Emre Tolun Arıcı, “Psikoeğitim verilmesi tedavinin ilk basamağıdır. İlaç tedavileri, bilişsel davranışçı terapiler, EMDR, dinamik yönelimli terapiler tedavi seçenekleridir” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Emre Tolun Arıcı, “Belli zamanlarda hekimlerin önerdiği sıklıkta sağlık kontrolleri yaptırmak genel olarak kaygıyı azaltacaktır. Beden duyumları ile ilgili meşguliyetleri azaltmaya çalışmak, internetten sağlıkla ilgili haberler okumamak yersiz endişelerin oluşmasını engelleyecektir. Spor yapmak, sağlıklı beslenmek, hobi edinmek, sosyal olmak, sanat aktivitelerine katılmak gibi depresyondan korunmak için öneriler bu hastalıklarda da yararlı olacaktır” tavsiyesinde bulundu.
Yrd. Doç.Dr. Emre Tolun Arıcı, kişinin yaşam kalitesi herhangi bir düzeyde bozulmuşsa psikiyatri polikliniklerine başvurması gerektiğini de vurguladı.