Hayvana şiddet uygulayana zorunlu ıslah!

Hayvana şiddet uygulayana zorunlu ıslah!

İçerik Özeti

Prof. Dr. Nevzat Tarhan'ın açıklamalarına göre, hayvanlara şiddet uygulayan kişilerin büyük çoğunluğu akıl sağlığı yerinde olup, tedaviye değil rehabilitasyona ihtiyaç duyar. Bu kişilerin acıma ve merhamet duygusunun gelişmemiş olması, başkalarının haklarına saygı duymamaları ve yalan söyleme yetkinlikleri ortak özellikleridir. Hayvanlara şiddet uygulayan bireylerin ileride eş ve çocuklarına da şiddet uygulama riski yüksektir. Dünyada artan hayvan şiddeti, egoyu yücelten eğitim sistemleri ve haz peşinde koşmayı teşvik eden kültürle bağlantılıdır. Çocuklukta şiddet mağduru olan kişilerin hayvanlara şiddet uygulama olasılığı daha yüksektir. Şiddet eğiliminin tedavisi, kişinin tedaviyi istemesiyle kolaylaşır ve agresyonun altta yatan nedeninin belirlenmesi önemlidir. Ağır psikiyatrik bozukluklarda görülen hayvan şiddeti ise, sanrısal algılama gibi algı bozukluklarından kaynaklanır; bu kişiler düzenli ilaç tedavisiyle tehlikeli olmaktan çıkabilirler.

Hayvanlara şiddet uygulayan kişiler incelendiğinde büyük çoğunluğunun ceza ehliyeti yerinde ve akıl sağlığı bozuk olmayan insanlar olduğunu söyleyen Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu kişilerin tedaviye değil, zorunlu ıslaha yani rehabilitasyona ihtiyaçları olduğunun altını çizdi.

Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu tarafından 1931 yılında ilan edilen 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü’nde hayvanların korunmasına yönelik farkındalık çalışmaları yürütülüyor.

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, hayvana şiddet uygulayan kişilerin kişilik bozukluğu içinde olduğunu ve empati becerilerinin gelişmediğini belirterek bu kişilerin 3 genel ortak özelliğe sahip olduğunu söyledi.

Acıma ve merhamet duyguları gelişmemiş kişiler

Tarhan, bu kişilerin acıma duygularının gelişmediğini yani merhametsiz olduklarını, başkalarının hakkına saygı duymayarak sorumsuzca hareket ettiklerini, yalan söylemeye yetkin ve suça elverişli kişiler olduğunu açıkladı. Bu konuda önemli bir uyarıda bulunan Tarhan, hayvana şiddet uygulayan kişilerin evlenince eşine ve çocuklarına da aynı şekilde davranacağını bu nedenle toplumun ve yakın çevresinin bu kişilere mutlaka tavır koymaları gerektiğini kaydetti.

Dünyada hayvana şiddet artıyor

Tüm dünyada hayvana şiddet olaylarında bir yükseliş olduğunu söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Egoyu kutsallaştıran eğitim sistemleri haz peşinde koşmayı yüceltiyor. Zevk için hayvanlara eziyet eden gençler, okula silah götüren gençler artmaya başladı. Duygusal zekâ çalışmalarını pozitif psikoloji eğitiminde vererek çözüm bulmaya çalışılıyorlar. Gelişmiş ülkelerde bağışlayıcılık, minnettarlık, şefkatli olmak gibi modüllerle eğitim verme örnekleri var. Özellikle çocuk ıslah evleri bu anlamda önemli. Ayrıca tedavide bilimsel yöntemlerde mevcut.” diye konuştu.

Şiddete meyilli insanın tedavi olmayı istemesi ile sürecin kolaylaştığını dile getiren Tarhan, tedavi aşamasında öncelikle durumun bir hastalıktan kaynaklanmadığının belirlenmesi gerektiğini ifade etti. Özellikle erkeklerde agresyon duygusunun örtülü depresyona bağlı ve doğru ilaçla düzelebileceğini kaydeden Tarhan, “Kadınların engellendiğinde duygu ifade dili ağlamak, erkelerin ise engellendiğinde duygu ifade dili genellikle öfke oluyor.” dedi.

Çocuklukta şiddet kurbanı kişiler daha çok şiddet uyguluyor

Hayvana şiddetten zevk alanların genellikle çocukluk dönemlerinde çoklu travması olan şiddet kurbanı kişiler olduğunu sözlerine ekleyen Tarhan, “Birikmiş öfke beyinde dopamin, endorfin gibi haz hormonları salgılatır. Hatta kendi kendini kesen kişiler acı duymadıkları gibi morfin almış gibi olurlar. Maalesef öğrenilmiş şiddet davranışı ters psikoloji ile düzeltilir. “Yap bunun sonucunda şunu yaşa, bedel ödemek seni bekliyor” diyerek davranışlarının doğal sonucunu yaşatmak gerekmektedir.” açıklamasını yaptı.

Hayvanlara şiddetin ağır psikiyatrik bozuklarda görülme nedeninin genellikle sanrısal algılama denilen algı bozukluğu gerçekleştiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu kişilerin iyi kötü, dost düşman, güvenilir güvenilmez gibi beyinsel algılamalarının bozulmuş olduğunu vurguladı.

Muhakeme kusuru nedeniyle en yakınlarının içinde şeytan olduğunu, kılık değiştirilmiş düşman olduğuna inanabildiklerini kaydeden Tarhan, “Çoğu zaman maalesef tedavisiz kalmış vakalarda bunu görüyoruz, düzenli tedavi gören depo ilaçlarla takip edildiğinde bu kişiler tehlikeli olmaktan çıkıyorlar. Beyinlerinin bir bölgesi farklı çalışarak hatalı düşünce üretir ve kişiler davranışlarından sorumlu olmazlar. Çoğu aile bu durumun beyinsel bir hastalık olduğunu bilmediği için tıp dışı yollarla vakit kaybederler.” hatırlatmasında bulundu.

Paylaş
OluşturanNP İstanbul Hastanesi Yayın Kurulu
Güncellenme Tarihi15 Ocak 2025
Oluşturulma Tarihi03 Ağustos 2018
Sizi Arayalım
Phone