Daha çok kanser tedavilerinde gündeme gelen genetik testler, gençlerin başarılı olabileceği spor dallarını belirlemede de kullanılıyor. Üsküdar Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğrt. Gör. Genetik Uzmanı Doç. Dr. Korkut Ulucan, erken yaşta yapılacak analizlerle sporcuların önemli başarılar elde edebileceğini söylüyor.
Tıp dünyasının insan genom projesini tamamlamasından sonra genlere bakılarak yapılan tedaviler, en çok kanser alanında kullanılmaya başladı. Tümörün genetik haritasının çıkarılması ile gelişen immünoterapilerle kanser tedavisinde önemli başarılar elde edildi. Ancak genetik bilgiden sadece kanser tedavisinde değil hayatın tüm alanlarında faydalanılıyor.
Genler, “süper sporcuların” yetiştirilmesinde de kılavuz oluyor.Üsküdar Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğrt. Gör.Genetik Uzmanı Doç. Dr. Korkut Ulucan öncülüğünde Ulusal Spor Genom Projesi’nde, genç sporcuların genetiğine bakılarak uygun antreman modelleri, beslenme ve psikolojik destek yönetimleri oluşturulmaya çalışılıyor. Proje kapsamında bir gen havuzu oluşturulduğunu ve yaklaşık 2000 sporcunun genetik materyalinin toplandığını söyleyen Doç. Dr. Ulucan, “Hedef uluslararası başarılara imza atan sporcular yetişmesine destek olmak” dedi.
GERÇEK DOPİNG GENLERDE GİZLİ
Kişinin birçok özelliğinin genetik yapısında gizli olduğunu söyleyen Doç. Dr. Ulucan “Kaslarımızın çalışma şeklinden kasılmalarına, oksijen tüketimlerinden ortam değişikliklerine adaptasyonları genlerin kontrolünde oluyor. Günümüzde genlerdeki bu değişiklikleri belirleyebiliyoruz. Bu farklılıklara bakılarak bir kişinin ne tarz bir fiziksel aktiviteye yatkın olabileceği belirleniyor. Kişinin özelliklerine göre de bireysel antreman programları ile sporcu performansları geliştirilebiliyor. Amacımız, gençleri bir spor dalına yönlendirmek değil, ilgi duydukları spor dalında hangi alanda daha başarılı olabileceklerini belirlemek. Mesela atletizme ilgi duyuyorsa, maratonda mı yoksa kısa mesafe koşuda mı daha başarılı olabileceğini tespit edebiliyoruz. Amaç, dopingsiz, sürdürülebilir başarılara ulaşmak. Hep şunu söylüyoruz gerçek doping genlerinizde gizli. Başka bir maddeye gerek yok. Eğer biz sporculara genetik, biyokimyasal açıdan ve fizyolojik açıdan güzel yaklaşım yapmayı bilirsek dopingsiz süper sporcular yetiştirebiliriz” diye anlattı.
16 GEN BÖLGESİ ARAŞTIRILIYOR
Genç sporcu adaylarının genetik testlerinin Marmara Üniversitesi ve Üsküdar Üniversitesi’ndeki laboratuvarlarda yapıldığını anlatan Doç. Dr. Ulucan, “Ulusal Spor Genom Projesi için bir çekirdek gen grubu belirledik. 15-16 gen bölgesine bakıp bireyler hakkında sonuç elde edebiliyoruz. Bunu istersek 100 tane gene de bakıp yapabiliriz. Şu anda sakatlığa yatkınlıklarına, atletik performanslarına ve psikolojik durumlarına etki eden genleri okuyoruz. Benim asıl isteğim bunu federasyonlarla ortak geliştirmek. Birkaç pilot konu belirleyip genetik haritalamayı olimpik sporculara, bizim U 15, U 14 sporcularımıza uygulayarak pilot çalışma yapmak. Zaten bu çalışmanın çıktıları ele alındığında fark ortaya çıkacak, bütün takımlar bunu uygulayacak. Bilim bu yöne doğru gidiyor” dedi.
İngiliz olimpik sporcuların ve Barcelona, Almanya ve Polonya’nın bu testleri yaptıklarını anlatan Doç. Dr. Ulucan, genetik testlerin etkinliğinin en çarpıcı örneğinin Mısır millî futbol takımında yaşandığını söyleyerek; “Mısır futbol millî takımı 2015’te tüm futbolcuların beslenme ve atletik performans genlerine baktırdı ve Mısır 30 yıl aradan sonra dünya kupasına katıldı” dedi.
ÇOCUĞUNU SPORA YÖNLENDİREN AİLELERE REHBER
Genetik testler çocuğunu spora yönlendiren ve bu şekilde eğitim bursu kazanması için çaba gösteren aileler için de rehber. Olimpik sporcular yetiştirebilmek için federasyonların bu konuya el atmasını isteyen Doç. Dr. Korkut Ulucan, “Bütün kabiliyetlerimiz genlerde gizli. Hastalıklara yatkınlık, zayıf ve güçlü yönlerimiz DNA’mızda... Son yıllardaki bilimsel gelişmeler, genetik materyalleri okuyarak sağlığı yönlendirmek üzerine kuruluyor” dedi.
HER YAŞIN EGZERSİZİ VAR
Her yaşta egzersiz tavsiye edildiğini hatırlatan Doç. Dr. Korkut Ulucan, “Şunu unutmamak gerekir ki, egzersiz ilaçtır. Özellikle damar sisteminin iyi çalışması için metabolizmaya uygun egzersiz yapılmalıdır. Egzersiz kalpte ve beyinde plak birikimini engeller ve zararlı maddeleri temizler. O yüzden egzersiz yapanların Alzheimer’a yakalanma riskleri daha düşüktür. Ayrıca egzersiz, mutluluk hormonu olarak da bilinen endorfin salgılanmasını sağlayarak sağlık verir. Her yaşın, her hastalığın egzersizi var. Yatalaksanız bile uzmanların tavsiye ettiği ezgzersizi yapmak zorundasınız” dedi.
Egzersizin uzman tavsiyesi ile yapılması gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Ulucan özellikle ileri yaşta bunun çok önemli olduğunu belirterek, aşırı egzersizin zararlı olduğunu belirtti. Her dönemde yapılacak egzersizin farklı olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Ulucan, “İleri yaşta en iyi egzersiz yürüyüştür. Diğer sporları yapmak isteyenlerin öncelikle aile hekimlerine giderek sağlık kontrollerini yaptırmaları ve onların izin verdiği ağırlıkta spor yapmaları daha faydalıdır. Ezbere yapılan ağır sporlar ileri yaşta kalp krizi riskini artırır” dedi.
ŞİŞMANLIĞIN TEMELİNDE DE GENETİK YATIYOR
Obezitenin gelişiminde çevresel faktörlerin yanında genetik altyapının da çok önemli etkisinin olduğunu söyleyen Doç. Dr. Korkut Ulucan, “İki kişi aynı yaşta, kilosu her şeyi aynı. Aynı egzersizi yapıyor, aynı şeyleri yiyip içiyor, biri kilo verebiliyor diğeri veremiyor. İşte burada kişinin gen yapısı devreye giriyor. Bizi birbirimizden farklı kılan binde birlik genom farkıdır. Bizler laboratuvarda bu binde birlik farkları analiz edip, ona göre “sen şunu şu kadar yersen senin için daha iyi olabilir” tavsiyesinde bulunuyoruz. Bizim yaptığımız genetik testler, kişinin dışarıdan aldıklarından bağımsız olarak olaya karşı verdiği cevabı gösteriyor. Mesela, kafeini metabolize eden geni analiz edip kişiye gün içinde kaç gram kafein tüketebileceğinin tavsiyesini yapabiliyoruz. Bu genetik bilgiye sahip olmak neyi engeller? Taşikardi, yüksek tansiyon gibi problemlerin ortaya çıkışını, genç bireylerse gebelikteki düşük riskini engeller” dedi.
METABOLİZMAYI HIZLANDIRALIM AMA NE KADAR?
Son yıllarda “metabolizmayı hızlandırmak”la alakalı birçok tavsiye duyuyoruz. Beslenme uzmanları spor hocaları sağlığın, kilo vermenin ve daha fit görünmenin formülünün metabolizmayı hızlandıran davranışlardan geçtiğini savunuyorlar. Peki metabolizmayı hızlandırmanın bir sınırı var mı? Doç. Dr. Korkut Ulucan, her yaşın metabolizma hızının farklı olması gerektiğini söylüyor. Aşırı sporla metabolizmayı hızlandırmaya çalışmanın tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini hatırlatan Doç. Dr. Ulucan, “25 yaşındaki bir insanın metabolizma hızı ile 55 yaşındaki bir insanın metabolizma hızı bir değil. Benim en çok karşı çıktığım olay, herkese ‘metabolizma hızını hızlandırın’ tavsiyesi yapılması. Hayır, belli bir yaşta metabolizmanın yavaşlaması lazım. Metabolizmanın yavaşlaması birçok hastalığın yayılmasını engelliyor” diyor.
ANİ KALP ÖLÜMLERİ DE ÖNLENEBİLİR
Genetik testler sayesinde genç yaştaki sporcu ölümlerinin önüne geçebileceğini belirten Doç. Dr. Korkut Ulucan, “Ailesel formları olan kalp-damar hastalıkları önceden tahmin edilebilir, tedbirleri daha belirtiler başlamadan alınabilir. Özellikle profesyonel sporcular hayatlarında sadece bir defa yaptırabilecekleri genetik testlerle herhangi bir hastalığa yatkın olup olmadıklarını öğrenebilirler” dedi.