Duyguları uçlarda ve yoğun yaşayan çocuklara dikkat!

Duyguları uçlarda ve yoğun yaşayan çocuklara dikkat!

İçerik Özeti

Yıkıcı Duygudurum Düzenleyememe Bozukluğu (YDDB), çocukluk çağında görülen ve 2013'ten beri tanımlı bir ruhsal bozukluktur. YDDB, haftada en az üç kez görülen şiddetli öfke nöbetleri ve sürekli kızgın/sinirli ruh hali ile karakterizedir. Bu durumun en az bir yıl devam etmesi ve iki farklı ortamda gözlenmesi tanı için önemlidir. YDDB, halk arasında "manik depresif" olarak bilinen duygu durum bozukluklarıyla ilişkili olabilir ve düzenli tedavi, atak sıklığını azaltarak yaşam kalitesini artırır. YDDB, depresyon, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gibi diğer rahatsızlıklarla birlikte görülebilir ve 6-18 yaş arasında tanı konulabilir. Tedavi seçenekleri arasında ilaç tedavisi, davranış terapisi, grup terapisi ve ebeveyn eğitimi yer almaktadır. Belirtiler görüldüğünde uzman desteği alınması önerilir.

Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, genellikle 6 ila 10 yaşları arasında başlayan Yıkıcı Duygudurum Düzenleyememe Bozukluğu (YDDB) hakkında değerlendirmelerde bulundu.

 Yıkıcı Duygudurum Düzenleyememe Bozukluğu’nun (YDDB), çocukluk çağında görülen ruhsal bir bozukluk olduğunu aktaran Yrd. Doç. Dr.Başak Ayık, 2013 yılından beri çocukluk çağı ruhsal hastalıkları arasında tanımlandığını söyledi.

Çocuğunuz sık sık şiddetli öfke patlamaları yaşıyor, sürekli kızgın ve sinirli bir ruh hali yansıtıyorsa Yıkıcı Duygudurum Düzenleyememe Sorunu (YDDB) ile karşı karşıya olabilir. Ani ve çok şiddetli görülen öfke patlamalarının haftada en az üç kez görülmesinin önemli bir belirti olduğunu belirten uzmanlar, mutlaka uzman desteği alınması uyarısında bulunuyor.

Bir yıldır devam eden öfke dikkate alınmalı

Yıkıcı Duygudurum Düzenleyememe Bozukluğu’nun (YDDB) ani ve çok şiddetli öfke patlamalarıyla kendini gösterdiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr.Başak Ayık, “Bu öfke patlamaları sık sık tekrarlanır. Haftada en az 3 kez görülmesi tanı koymak için bir koşuldur. Öfke patlaması olmayan dönemlerde çocuğun ruh hali kızgın ve sinirlidir. Ve yine bu durumun en az 1 yıldır devam etmesi gereklidir. Ortada çocuğun sinirlenmesine sebep olacak bir olay olsa bile çocuğun tepkisi bu olay ile karşılaştırılamayacak derecede şiddetli olur. En az 2 farklı ortamda gözlenebilen bir durumdur ve çoğunlukla ortamlardan birinde ağır seyir gösterir. Yani çocuk sadece evde anne ve babasına bu tepkiyi veriyor ancak okul veya arkadaş ortamında hiçbir öfke sorunu yaşamıyorsa bu çocukta YDDB‘dan söz edilemez” diye konuştu.

Halk arasında manik depresif olarak biliniyor

Duygudurum bozukluklarının halk arasında “manik depresif” veya “iki uçlu bozukluk” olarak da bilindiğini aktaran Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, bütün hastalarda iki ruh hali görünmese de bu hastaların kendilerini çok iyi hissettikleri ve çok enerjik oldukları yükselme dönemleri (mani) ile mutsuz ve enerjisiz oldukları düşüş (depresyon) dönemleri arasında gidip geldiğini kaydetti.

Düzenli tedavi yaşam kalitesini yükseltiyor

Düzenli tedavinin önemine işaret eden Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, tedavinin aksatılmaması gerektiğini vurgulayarak “Duygudurumları yani kendilerini nasıl hissettikleri ve buna eşlik eden uyku, yeme alışkanlıkları gibi günlük etkinlikleri ve enerji düzeyleri değişken bir seyir gösterir. Bu hastaların tedavisinde en önemli nokta “atak dönemi” olarak tarif edilen belirgin sıkıntıların olduğu şiddetli belirtiler ile seyreden dönemler haricindeki sessiz, sakin geçen ara dönemlerde de tedavilerini aksatmamaları gerektiğidir. Düzenli tedaviler bu hastaların atak sıklığını azaltır ve şiddetli atakları önleyerek kişinin hayat kalitesini arttırır. Erişkinlerdekinin aksine çocuklarda görülen duygudurum değişimleri çok daha hızlı olmaktadır ve sıklıkla bu duruma gerginlik, sinirlilik eşlik etmektedir” şeklinde konuştu.

Belirtiler görülüyorsa uzmana başvurulmalı

YDDB’nin depresyon, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, davranım bozukluğu, madde kullanım bozukluğu ve kaygı bozukluğu ile yüksek oranda bir arada görüldüğüne dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Başak Ayık, genellikle belirtilerin 10 yaşından önce başladığına dikkat çekerek “Bu tanı 6 yaşından önce ve 18 yaşından önce konamaz. Bu nedenle erişkinlerde görülmesi ancak çocukluk çağında tanı konmuş bir kişinin 18 yaşını doldurması ile söz konusu olabilir. Yeni bir tanım olduğundan erişkin yaşta kaydedilen çok fazla hasta tanımlanmamıştır. Yine bu nedenle hastalığın sıklığına dair az sayıda çalışma mevcuttur” dedi.

Öfke nöbetlerinin tedaviyle önlenmesi mümkün

Çocuklarında yukarıda sayılan belirtileri gören ebeveynlerin uzmana danışmaları gerektiğini hatırlatan Yrd. Doç. Dr.Başak Ayık, öfke nöbetlerini önlemeye yönelik ilaç tedavileri, davranış odaklı terapiler ve grup terapileri fayda sağladığını ifade etti. Ayrıca hastaların ve ailelerin hastalık hakkında eğitilmesi ve ebeveyn eğitim programlarının oldukça faydalı ve gerekli girişimler olduğunu sözlerine ekledi.

Paylaş
OluşturanNP İstanbul Hastanesi Yayın Kurulu
Güncellenme Tarihi15 Ocak 2025
Oluşturulma Tarihi05 Kasım 2020
Sizi Arayalım
Phone