Beynimizin ödül ve haz sistemi üzerinde önemli etkisi olan dopaminin sadece iyi hissetme molekülü olmadığını belirten uzmanlar, dopaminin genlerin düzenlenmesindeki rolüne de dikkat çekiyor. Yapılan bir çalışmada dopaminin sinir hücrelerinin epigenetik düzenlenmesinde aktif rol oynadığı tespit edildi.
Üsküdar Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Korkut Ulucan, beynimiz için önemi çok büyük olan dopaminin tirozin adı verilen bir amino asitten üretildiğini söyledi.
Doç. Dr. Korkut Ulucan, “Bizlerin ödül mekanizması gibi herhangi bir olaya duyduğumuz istek, sonucunda elde ettiğimiz haz gibi birçok biyolojik sürecin merkezindedir. Serotonerjik sistemle birlikte çalışarak birçok duygu durumumuzun düzenlenmesinde görevleri vardır. Yapılan son çalışma ile dopaminin sadece haz molekülü değil, aynı zamanda epigenetik düzenleyici olduğu belirlendi” diyerek dopaminin önemini vurguladı.
Epigenetik düzenleme hücre metabolizması için olmazsa olmaz
Epigenetik mekanizmaların çok önemli olduğunu ve giderek de önem kazanacağını kaydeden Doç. Dr. Korkut Ulucan, şunları söyledi:
“Genlerin ne zaman çalışması ya da ne zaman susması gerektiğini epigenetik mekanizmalar sağlar. Beslenme, uyku ve psikolojik faktörler epigenetik düzenleyiciler arasındadır. Yapılan bir çalışmada sıçanlarda kokain eksikliğinde gösterdikleri davranış farklılıklarını, dopaminin epigenetik mekanizmasını düzenleyerek geri döndürmüşler. Bu çok önemli bir bulgu ve dopaminin fiziksel olarak molekül modifikasyonları ile epigenetik etkisini gösteren ilk çalışmalardan. Yani dopamin sinir hücreleri arasındaki nörotransmiter etkisinin yanında histon adı verilen proteinlere de bağlanarak bazı genlerin düzenlenmesinde aktif rol oynuyor.”
Bağımlılık mekanizmasına yeni bir bakış açısı getirebilir
Bağımlılık biyolojisinin çok karmaşık olduğunu belirten Doç. Dr. Korkut Ulucan “Bağımlılıkla mücadelede dopamin molekülünün bu etkisi belki de ilaç endüstrisine yön verecek ve yeni nesil ilaçların epigenetik açıdan yeni hedefi olacak. Buradaki önemli bilgi yoksunluk etkisinin sıçanlarda geri döndürülmesidir ki bu da bağımlılık çalışmaları için oldukça önemlidir” diyerek yeni tedavi mekanizmalarının ortaya çıkma ihtimallerinin olduğunu belirtti.