Video paylaşım sitelerine içerik hazırlayarak, kısa yoldan şöhret ve gelir sağlayan YouTuberlığın çocuk ve gençlerde çocuk istismarı ve psikolojik sorunları beraberinde getirdiği kaydedildi.
'Kısa yoldan kazanç ve şöhret gayesi YouTuberlığa özendiriyor'
Video paylaşım sitelerine içerik hazırlayarak, kısa yoldan şöhret ve gelir sağlayan YouTuberlığın çocuk ve gençler arasında hızla yayılmasının çocuk istismarı ve psikolojik sorunları beraberinde getirdiği bildirildi.
Uzmanlar, ailelerin kazanç elde etme uğruna çocukların sosyal medyadaki faaliyetlerine göz yumabildiğine dikkati çekerek, içerikleri yeterli ilgiyi görmeyen, daha önceki şöhretini kaybeden veya bir süre sonra olumsuz yorum alan çocukların gelecekte onarılmayacak psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalabileceğini kaydetti.
"Çocukların bilinçaltına mesaj gönderiliyor"
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar 5-15 yaş arası çocukların gözlerini video sitelerinden ayıramadıklarını belirtti.
Sayar, çocukların ünlü YouTuber olma hayali kurduklarını, ebeveynlerin de şaşkınlık ve endişe içinde bu durumu izlediklerini kaydederek, "Ebeveynler için çocuklarını dış dünyaya açan bu ürkütücü, güvensiz, yabancı kapı, çocuk ve gençler için dünya ile iletişim kurmanın eğlenceli bir yoludur. Değişen dünyanın iyi ve kötü özelliklerine uyum sağlayabilen, doğruyu yanlışı ayırt edebilen ve kendisini tehlikelerden koruyabilen çocuklar yetiştirebilmek ne yazık ki onların bu gibi sosyal mecralarla iletişimlerini keserek olamıyor." dedi.
Bu tehlikeden kurtulmak için anne ve babanın sosyal medyanın doğru kullanımı konusunda çocuklarına örnek olması gerektiğini dile getiren Sayar, çocuğu doğduğu andan itibaren her anını sosyal medyadan paylaşan ebeveynin, çocuğundan sosyal medyadan uzak durmasını, özel hayatının mahremiyetine dikkat etmesini beklemesinin pek mantıklı olmayacağını bildirdi.
Sayar, ailelerinin her anlarını paylaşan yetişkinlerin bazen daha çok izleyici toplamak adına "şaka" adı altında çocuklarına olmadık eziyetler edebildiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçtiğimiz yıl YouTube videolarında izleyicileri eğlendirecek bir şaka olarak çocuklarını yapmadıkları işlerle suçlayıp tartaklarken, onlara küfürler edip oyuncaklarını kırarken çektikleri görüntüleri paylaşan bir çift, 5 çocuğundan ikisinin velayetini kaybetmişti. Ailelerin sosyal mecrada yapabilecekleri istismar, bu kadarla da sınırlı değil. Çocuğunun gündelik faaliyetlerini ve eğitimini aksatacak biçimde YouTube kanalında paylaşım yapmasını destekleyerek bu işten reklam geliri elde etme çabasında aileler de var. Bu da çocuk istismarının modern ve teknolojik bir türü olsa gerek. Çocuklarının bu durumdan memnun olduğunu bildiren açıklamaları ise ne yazık ki bu aileleri haklı kılmaz. Zira çocuklarla ilgili ebeveynlerin doğru karar verme yükümlülükleri vardır. Çocuğun muhakemesi henüz gelişmemiş olduğundan kendisi ile ilgili istediği her şeyin onun için en doğrusu olacağını kabul etmek büyük hata olur."
"Kanal açmak için izin isteme çok önemli"
Çocukları video paylaşım sitelerinden uzak tutmanın veya sosyal medyayı yasaklamanın çözüm yolu olmayacağının altını çizen Sayar, "Sosyal mecralar, bilinçli kullanıldığında çocuğun kendini ifade etmesine, dijital video becerilerini öğrenmesine, arkadaşlarıyla paylaşmasına, yaratıcı bir şekilde deneyler yapmasına yardımcı olacak. Endişelerinizi alabileceği faydalarla dengelemek önemlidir. Örneğin, 'YouTube' kanalı açmak için izin isteyen bir çocuk, bunun için izin istemiş olmasının ne kadar önemli ve güzel olduğu belirtilerek, takdir edilmelidir. Gizli kapaklı yapacakları işlerde ne yazık ki sizin rehberliğinizden ve denetiminizden faydalanamayacaklardır. Bu nedenle 'izin isteme' çok önemlidir." ifadelerini kullandı.
"Çocuk ve gençler için paylaştıkları her içeriğin beğeni almadığını, bazen hiç kimsenin umurunda olmayabileceğini görmek, eğer doğru biçimde ele almazsanız oldukça üzücü ve özgüven sarsıcı bir deneyim olabilir." diyen Sayar, ebeveynlerin çocuğa insanların bakış açılarındaki farklılıkları anlatması, beğeni bildirilmese de bunu yapabilmiş olmasının bile çok değerli olduğunu bildirmesi gerektiğini vurguladı.
Sayar, bu tür deneyimlerin kişilik gelişimine olumlu katkıda bulunacağını, ayrıca izleyicilerin ya da ona rehberlik eden anne ve babanın geri bildirimlerinden sonuç çıkararak, paylaşımlarını düzenleyebilmesinin çocukların öğreneceği çok önemli bir beceri olduğunu dile getirdi.